30
3 gün öncesinde kendi sahamızda şampiyonlar ligi maçında psv yi hem sahadaki oyun hem de skor olarak ezdiğimiz maçtan sonra cuma gecesi oynanan maçtır. mecidiyeköy'den 8 otobüs yola çıkılmış, yalova'da feribottan itibaren hemen hemen her ilçe girişinden durdurulmuş, bu durumda 3 saatlik yolu 8 saatte kat etmemize sebebiyet vermiştir.
bu aranmalar ve kontrol noktalarında anlamsızca yapılan beklemelerden ötürü, o günlerde meşhur olan şarkıcı gökhan özen'in "aramazsan arama yar" adlı şarkısı bir anda arama yapan kolluk kuvvetlerine yönelik "zaten bir şey bulamazsın emanet zulada" şekline bürünmüş, yıllarca her tribünün bu durumda söylediği bir klasik halini almıştır. hatta abd'ye girişte gümrükte bile söyleyip federallerin sorgusuna maruz kalanların bile olduğunu duyduk(ayrı başlık ister ama bunun detayı:)
ayrıca feribotta iken şampiyonlar ligi kuralarını takip etmiş(radyo ve telefonla etrafı arayarak) kura öncesi bir dostumuzun "ulan düşünsenize barcelona, liverpool ve roma ile aynı gruba düşüyormuşuz ne komik olur" öngörüsüne "hadi lan oradan yok bir de brezilya çekelim tam olsun zuhahha" cevap ve efektleri ile karşılık verilmiş, çekilen kura sonucunun bu dostumuzun kehanetindeki gibi çıkması sonucu ilk başta inanmak istememiş, tepki koymuş, sonra sorgulamaya ve son olarak ise kabullenme aşamasına geçmiştik.
kısa mesafenin uzun süren yolculuğu sonunda şehir girişindeki aranmanın ardından önce hafif hafif başlayan sonra stada girmemizle sağanak ve etkili bir şekil alan yağış maç boyu sürmüş, 2.golden sonra artık sahayı bırakıp dakiklarca ve sadece "sen çok yaşa" yı her yediğimiz golde volum arttırarak, bağırarak maçı tamamlamıştık. bursa tribünlerinin 4. golden sonra abdurrahim albayrak'a yönelik" abdurrahim-abdurrahim aaaaaa" yönelik büyük makarası ise suratlarımızda acı bir tebessüm yaratmış, istanbul dönüşünde kendi ekibimiz içindeki makara envanterine eklenmiştir.
dönüş yolunda taşlanıp, o sinir ve ıslaklıkla inip birileri ile kapışmaya hazırdık ama gerek skorun onlara verdiği büyük mutluluk gerek ise devam eden yağıştan ötürü olsa gerek ev sahibi tribünlerden kaynaklı herhangi sorunla karşılaşmadan istanbul'a 2,5 saatte dönmüştük.
dönüşte ise bu sefer istanbul' da çok şiddetli bir yağışa denk gelmiştik. otobüslerden mecidiyeköy'de inip aracımızı park ettiğimiz, geçtiğimiz günlerde lansmanı yapılan, bugünün leo residansı o günün ise stadın yanındaki boş alan/arsa diye anılan(daha çadır store bile yoktu) yerden hareket etmiştik ki bu sefer aracımız bir anda bozuldu. köprüye çıkış yolunda aküsü bitmiş sabahın 3,5- 4 ünde kalakalmış, sonunda bir taksiyi durdurup yardım almış, ıslaklığımıza ıslaklık katıp, binlerce küfür ve nefret (tabii ki bir daha deplasmana gideni silsinler başta olmak üzere) cümleleri ile eve bir şekilde dönmüştük.
bu aranmalar ve kontrol noktalarında anlamsızca yapılan beklemelerden ötürü, o günlerde meşhur olan şarkıcı gökhan özen'in "aramazsan arama yar" adlı şarkısı bir anda arama yapan kolluk kuvvetlerine yönelik "zaten bir şey bulamazsın emanet zulada" şekline bürünmüş, yıllarca her tribünün bu durumda söylediği bir klasik halini almıştır. hatta abd'ye girişte gümrükte bile söyleyip federallerin sorgusuna maruz kalanların bile olduğunu duyduk(ayrı başlık ister ama bunun detayı:)
ayrıca feribotta iken şampiyonlar ligi kuralarını takip etmiş(radyo ve telefonla etrafı arayarak) kura öncesi bir dostumuzun "ulan düşünsenize barcelona, liverpool ve roma ile aynı gruba düşüyormuşuz ne komik olur" öngörüsüne "hadi lan oradan yok bir de brezilya çekelim tam olsun zuhahha" cevap ve efektleri ile karşılık verilmiş, çekilen kura sonucunun bu dostumuzun kehanetindeki gibi çıkması sonucu ilk başta inanmak istememiş, tepki koymuş, sonra sorgulamaya ve son olarak ise kabullenme aşamasına geçmiştik.
kısa mesafenin uzun süren yolculuğu sonunda şehir girişindeki aranmanın ardından önce hafif hafif başlayan sonra stada girmemizle sağanak ve etkili bir şekil alan yağış maç boyu sürmüş, 2.golden sonra artık sahayı bırakıp dakiklarca ve sadece "sen çok yaşa" yı her yediğimiz golde volum arttırarak, bağırarak maçı tamamlamıştık. bursa tribünlerinin 4. golden sonra abdurrahim albayrak'a yönelik" abdurrahim-abdurrahim aaaaaa" yönelik büyük makarası ise suratlarımızda acı bir tebessüm yaratmış, istanbul dönüşünde kendi ekibimiz içindeki makara envanterine eklenmiştir.
dönüş yolunda taşlanıp, o sinir ve ıslaklıkla inip birileri ile kapışmaya hazırdık ama gerek skorun onlara verdiği büyük mutluluk gerek ise devam eden yağıştan ötürü olsa gerek ev sahibi tribünlerden kaynaklı herhangi sorunla karşılaşmadan istanbul'a 2,5 saatte dönmüştük.
dönüşte ise bu sefer istanbul' da çok şiddetli bir yağışa denk gelmiştik. otobüslerden mecidiyeköy'de inip aracımızı park ettiğimiz, geçtiğimiz günlerde lansmanı yapılan, bugünün leo residansı o günün ise stadın yanındaki boş alan/arsa diye anılan(daha çadır store bile yoktu) yerden hareket etmiştik ki bu sefer aracımız bir anda bozuldu. köprüye çıkış yolunda aküsü bitmiş sabahın 3,5- 4 ünde kalakalmış, sonunda bir taksiyi durdurup yardım almış, ıslaklığımıza ıslaklık katıp, binlerce küfür ve nefret (tabii ki bir daha deplasmana gideni silsinler başta olmak üzere) cümleleri ile eve bir şekilde dönmüştük.