479
yaşasaydı bugün doğum gününü kutkayacaktık. iyi ki doğmuşsun abi keşke çıkıp şaka desen... nurlar içinde uyu.
alpaslan abiyi bilmeyen galatasaraylı yoktur neredeyse ama okumayan varsa eşi suna hanımdan birkaç yıl önce yazılmış bir metin.
--- alıntı ---
sene 1985...
fenerbahçe şampiyonluğu için fenerbahçe'de, fenerbahçe lisesinde okuyan,fenerbahçe de yaşayan henüz liseli bir kız var lise ikide mi ne okuyor henüz, üzerinde sarı lacivert forma arkadaşlarınla sözde şampiyonluk kutluyor...
belvü cafe de otururken, karşılarında aniden duran arabadan birkaç asık suratlı genç iniyor. ilgilenmiyor kız. içlerinden biri masaya yanaşıp, tanıdığı ortak arkadaşınla selamlaşıyor, masaya gelip kızın karşısına oturuyor. selamlaşma faslı sonrası masadakilerin hepsi fenerli olmasına rağmen bu genç fenere saydırıp duruyor, kız da "bu deli'nin burada işi ne ki!" diye içinden geçiriyor. bir şekil sohbet başlıyor, yakışıklı biri yemyeşil gözler, kız tom cruise fanatiği, birden bire çocuğun havasını ona benzetiyor
sohbet sardı mı ne birden! ilk gözleminde tuhaf bir galatasaraylı olduğunu düşündüğü bu kişi birden gözünde tom cruise oluyor. bu güzel başlayan hikayenin sonu 2008 eylül'e kadar devam ediyor. sözde fenerli bu kız, yürekten özde galatasaray'lı oluyor
oysa bu tanışma hikayesini birilerine anlatınca önce bana kızardın, sonrada gülerdik şimdi
değerli kardeşlerimize anlatıyorum...
seninle takım tutmanın ilk kez ne demek olduğunu anlamıştım.ilk kez bir takımın tarihini, futbolcular kimdir nedir öğrenmiş etkilenmiştim. ! o kadar çok sarı kırmızı anımız olmuştu ki beraber büyürken. çünkü ben yürekten galatasaraylı olmuştum artık...
sensiz; 20 aralıklar yokluğun ve varlığın birbirine karışmış şekilde geçiyor, tam hayatımızı oturttuğumuzda mutluluk içindeyken bazen nazara geldik düşüncesindeyim. mükemmel bir ilişkiyi, doğrular ve yanlişlardan geçip oturtmuşken dağılmıştı hayatımız. ikinci çocuğu düşünüyorduk herşeyimiz mükemmeldi, bir dediğim iki olmazdı sen de, şımartan, sahiplenen, güvenen eştin, ellerinle besler, kapı çalınca kim o dediğimde babanız derdin....
mükemmel eştin, mükemmel babaydın...
tabiki kızdın mı parlıyordun, ama saman aleviydin, bende atarlıydım, karadeniz damarımı attırma derdim gülerdin, koca orduya laf geçirir ah bu yok mu bu derdin.belki de o yönümü seviyordun, neydi adım dediğim dediks )) hatta kızınca az mı dedim git ali sami yen de kal diye....
gerçek sevgiydik, karşılıksız iyi kötü günde birbirinin yanında, hayat sınavlarından el ele kenetlenip çıkan. yaşarken insan tam anlasa da meğer anlamıyormuş elindeki değeri, sonradan çevremiz veya genel ilişkilere bakınca ne çok şanlı olduğumuzu daha çok anladım, çünkü biz herşeyden çok önce, herşeyi paylaşabilen iyi iki dosttuk...
kader buymuş, dünya hiç kimseye sonsuz değil, ama işte keşke keşke 40 lı yaşları seninle yaşasaydım hak etmiştik bunu, gerçi bizim farkımız ne ki vakit gelince emir büyük yerden...
geçen gün kötüleştim, acilden gidip ameliyat oldum, daha evvel alman hastanesinde olmuştum sen varken ve orada yaşadığımız anımız tüm güzelliğinle orada gece gözümde canlandı bana o koca koca camlı oda da kar manzarasıyla beraber ne güzel anılar bırakmıştın, süprizler yapıp çocuk gibi sevindirmiştin. gözümde canlandı sabaha kadar hastanede yatarken o yaşadığımız güzel anlar, persembe sabahı ameliyat'a alırlarken nasıl bir etkilenmişsem, birden bire narkozcuya ağlayıp senden bahsetmeye başladım,adam hemen uykuya yolladı beni, nereden bilecek ki öyle zamanlarda elimi hiç bırakmadığını ve geceden beri orada yatarken bunlari düşünüp o anımızla mutlu olup teselli olduğumu... seninle kazadan 7 saat evvel gittiğimiz yerdi bu hastahane yine 2. kat... belki onunda etkisi olan narkozcuya oldu çattık demiştir içinden...
bazen insan çocuklaşabiliyor ve en sevdiğinden güç almak istiyor öyle anlarda...
dik durduğum kadar, acım her an taze, kah mutlu, kah karışık ruh hali, hem kabullenmiş hem büyük özlem sana doğru. başardım ama sağlığım bazı başarılarımı engelledi, korkum yok hayata, bir ara kopmuştum çünkü, oda iyi oldu, hayati ve insanlari tanıdım...
biz çok iyiyiz buda senin için en güzel hediye olsun doğumgünün de...kendimiz ayaktayız çok şükür. dolu dolu sevenin senden bize kalan en güzel hediye, can kardeşlerimiz var, çoğu bildiğin, çoğu seni tanımadan seven, senin sevginle yolunda giden, bize en güzel hediye olan karşılıksız sevgileriyle...
dünya'da ardından büyük bir sevgi ve saygı seli bırakmaktan daha çok, bir insan daha ne isteyebilir ki?
kaç kişiye nasip olur ki bu güzellik. işte bu bizim acımızın en büyük tesellisi, seni seven kalpler...
hepsine sonsuz minnettarız var olsunlar....
sosyal medya da özel şeyler yazmayı sevmem, bunlar samimi ve anında düşünülmeden içten duygularım, sizlerle paylaşmak istedim eşimin doğum gününde, iyiki varsınız yüreğiyle yanımızda olan güzel insanlar...
iyiki doğdun alpaslanim
--- alıntı ---
alpaslan abiyi bilmeyen galatasaraylı yoktur neredeyse ama okumayan varsa eşi suna hanımdan birkaç yıl önce yazılmış bir metin.
--- alıntı ---
sene 1985...
fenerbahçe şampiyonluğu için fenerbahçe'de, fenerbahçe lisesinde okuyan,fenerbahçe de yaşayan henüz liseli bir kız var lise ikide mi ne okuyor henüz, üzerinde sarı lacivert forma arkadaşlarınla sözde şampiyonluk kutluyor...
belvü cafe de otururken, karşılarında aniden duran arabadan birkaç asık suratlı genç iniyor. ilgilenmiyor kız. içlerinden biri masaya yanaşıp, tanıdığı ortak arkadaşınla selamlaşıyor, masaya gelip kızın karşısına oturuyor. selamlaşma faslı sonrası masadakilerin hepsi fenerli olmasına rağmen bu genç fenere saydırıp duruyor, kız da "bu deli'nin burada işi ne ki!" diye içinden geçiriyor. bir şekil sohbet başlıyor, yakışıklı biri yemyeşil gözler, kız tom cruise fanatiği, birden bire çocuğun havasını ona benzetiyor
sohbet sardı mı ne birden! ilk gözleminde tuhaf bir galatasaraylı olduğunu düşündüğü bu kişi birden gözünde tom cruise oluyor. bu güzel başlayan hikayenin sonu 2008 eylül'e kadar devam ediyor. sözde fenerli bu kız, yürekten özde galatasaray'lı oluyor
oysa bu tanışma hikayesini birilerine anlatınca önce bana kızardın, sonrada gülerdik şimdi
değerli kardeşlerimize anlatıyorum...
seninle takım tutmanın ilk kez ne demek olduğunu anlamıştım.ilk kez bir takımın tarihini, futbolcular kimdir nedir öğrenmiş etkilenmiştim. ! o kadar çok sarı kırmızı anımız olmuştu ki beraber büyürken. çünkü ben yürekten galatasaraylı olmuştum artık...
sensiz; 20 aralıklar yokluğun ve varlığın birbirine karışmış şekilde geçiyor, tam hayatımızı oturttuğumuzda mutluluk içindeyken bazen nazara geldik düşüncesindeyim. mükemmel bir ilişkiyi, doğrular ve yanlişlardan geçip oturtmuşken dağılmıştı hayatımız. ikinci çocuğu düşünüyorduk herşeyimiz mükemmeldi, bir dediğim iki olmazdı sen de, şımartan, sahiplenen, güvenen eştin, ellerinle besler, kapı çalınca kim o dediğimde babanız derdin....
mükemmel eştin, mükemmel babaydın...
tabiki kızdın mı parlıyordun, ama saman aleviydin, bende atarlıydım, karadeniz damarımı attırma derdim gülerdin, koca orduya laf geçirir ah bu yok mu bu derdin.belki de o yönümü seviyordun, neydi adım dediğim dediks )) hatta kızınca az mı dedim git ali sami yen de kal diye....
gerçek sevgiydik, karşılıksız iyi kötü günde birbirinin yanında, hayat sınavlarından el ele kenetlenip çıkan. yaşarken insan tam anlasa da meğer anlamıyormuş elindeki değeri, sonradan çevremiz veya genel ilişkilere bakınca ne çok şanlı olduğumuzu daha çok anladım, çünkü biz herşeyden çok önce, herşeyi paylaşabilen iyi iki dosttuk...
kader buymuş, dünya hiç kimseye sonsuz değil, ama işte keşke keşke 40 lı yaşları seninle yaşasaydım hak etmiştik bunu, gerçi bizim farkımız ne ki vakit gelince emir büyük yerden...
geçen gün kötüleştim, acilden gidip ameliyat oldum, daha evvel alman hastanesinde olmuştum sen varken ve orada yaşadığımız anımız tüm güzelliğinle orada gece gözümde canlandı bana o koca koca camlı oda da kar manzarasıyla beraber ne güzel anılar bırakmıştın, süprizler yapıp çocuk gibi sevindirmiştin. gözümde canlandı sabaha kadar hastanede yatarken o yaşadığımız güzel anlar, persembe sabahı ameliyat'a alırlarken nasıl bir etkilenmişsem, birden bire narkozcuya ağlayıp senden bahsetmeye başladım,adam hemen uykuya yolladı beni, nereden bilecek ki öyle zamanlarda elimi hiç bırakmadığını ve geceden beri orada yatarken bunlari düşünüp o anımızla mutlu olup teselli olduğumu... seninle kazadan 7 saat evvel gittiğimiz yerdi bu hastahane yine 2. kat... belki onunda etkisi olan narkozcuya oldu çattık demiştir içinden...
bazen insan çocuklaşabiliyor ve en sevdiğinden güç almak istiyor öyle anlarda...
dik durduğum kadar, acım her an taze, kah mutlu, kah karışık ruh hali, hem kabullenmiş hem büyük özlem sana doğru. başardım ama sağlığım bazı başarılarımı engelledi, korkum yok hayata, bir ara kopmuştum çünkü, oda iyi oldu, hayati ve insanlari tanıdım...
biz çok iyiyiz buda senin için en güzel hediye olsun doğumgünün de...kendimiz ayaktayız çok şükür. dolu dolu sevenin senden bize kalan en güzel hediye, can kardeşlerimiz var, çoğu bildiğin, çoğu seni tanımadan seven, senin sevginle yolunda giden, bize en güzel hediye olan karşılıksız sevgileriyle...
dünya'da ardından büyük bir sevgi ve saygı seli bırakmaktan daha çok, bir insan daha ne isteyebilir ki?
kaç kişiye nasip olur ki bu güzellik. işte bu bizim acımızın en büyük tesellisi, seni seven kalpler...
hepsine sonsuz minnettarız var olsunlar....
sosyal medya da özel şeyler yazmayı sevmem, bunlar samimi ve anında düşünülmeden içten duygularım, sizlerle paylaşmak istedim eşimin doğum gününde, iyiki varsınız yüreğiyle yanımızda olan güzel insanlar...
iyiki doğdun alpaslanim
--- alıntı ---