186
ligde yakaladığımız 3 maçlık seri ve özellikle 7-0'lık sansayonel başakşehir galibiyetinden sonra artık dünya kupası moduna girebilirim desem de bünyem inatla direniyo.
evin içinde kasım ayında hırkayla pandufla gezdiğim şu günlerde dünya kupası olur mu yahu diye. son büyük turnuva olan avrupa şampiyonası da zaten pandemi nedeniyle hem 1 yıl ertelenmişti hem de tam turnuva haftası covide yakalanıp bi de hastalığı ağır geçirince hiç keyif alamamıştım. nasıl eskiyi, eski turnuvaları özlemeyelim şimdi değil mi?
yine de bünyeyi zorlayıp moda girmeye çalışıp sözlüğe de bişeyler karalamak istedim. aslında katar 2022 daha başlamadan bir çok ilklerin olacağı bir turnuva. ortadoğu'da düzenlenen ilk dünya kupası organizasyonu olması, iklim şartları nedeniyle ilk defa kasım - aralık aylarında oynanacak olması, 220 milyar dolar harcanarak en masraflı dünya kupası olması, rusya 2018 ile beraber adaylığı esnasında seçilmesi için rüşvet, yayın ihalelerine fesat karıştırma gibi ağır suçlamalarla dönemin uefa ve fıfa başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmalarına sebebiyet veren, organizasyon hazırlıklarında bir çok göçmen işçinin ağır çalışma şartlarından dolayı hayatını kaybettiği, turnuvaya misafir olarak gelecek taraftarların alkol kullanımı ve özellikle eşcinsel taraftarların olası tespitlerde ne gibi yaptırımlara maruz kalacağının hala ülke yetkililerince net ifade edilmemesi gibi birçok soru işaretini de beraberinde getiren bir turnuva. bi enterasan bilgi de bugüne kadar hiç bir dünya kupasında mümkün olmayan bi şey. taraftarlar isterlese tabi hiç bir maçı kaçırmadan izleyebilecekler. zira maçların oynanacağı 8 stadyum da başkent doha'nın etrafına konumlandırılmış şekilde ve en fazla 1 saatlik mesafede.
bu kadar saha dışı bilgiden sonra biraz da saha içine dönersem, bugüne kadar 22 kez ile tüm dünya kupalarına katılan ve bu turnuvayı da en çok kazanan brezilya doğal favori konumunda. son 3 turnuvada son şampiyonların grup aşamasında elenmesi geleneği devam edecek mi diye son şampiyon fransa'yı ayrıca takip edeceğim, çünkü şampiyon kadroya göre biraz güç kaybetmiş gözüküyolar kağıt üstünde. yine de gruplarında danimarka'dan başka pek zorlayacak takım yok gibi fransa'yı. sözlük ahalisinin de sinerji yarattığı messi'nin arjantin'i belki de messi'nin etrafına en iyi kadroyu kurdu. böylesi bi kariyer dünya kupasını da kaldırmadan gitmemeli düşüncesindeyim ben de. bunun bi sebebi de uzun aradan sonra avrupa'dan gelen hiç bir takım için favori diyemediğimiz bir turnuva olması. buna almanya ve ispanya da dahil. sırbistan ve danimarka sürpriz yapabilecek flaş takımlar olabilirler göze hoş gelen futbolları ile ama her zaman boyundan büyük işler yapan bi takım da olur böyle turnuvalarda. bu takım da afrika'dan olursa tadından yenmez.
çok uzattım farkındayım ama muslera ve torreira'dan dolayı uruguay'ı desteklesem de turnuva ağacında grubu ikinci bitirirlerse brezilya ile eşleşmeleri kuvvetli ihtimal olduğundan çok fazla onları izleyemeyeceğiz gibi.
son cümlem; messi'nin kazandığı bir turnuva olsun diyorum.
evin içinde kasım ayında hırkayla pandufla gezdiğim şu günlerde dünya kupası olur mu yahu diye. son büyük turnuva olan avrupa şampiyonası da zaten pandemi nedeniyle hem 1 yıl ertelenmişti hem de tam turnuva haftası covide yakalanıp bi de hastalığı ağır geçirince hiç keyif alamamıştım. nasıl eskiyi, eski turnuvaları özlemeyelim şimdi değil mi?
yine de bünyeyi zorlayıp moda girmeye çalışıp sözlüğe de bişeyler karalamak istedim. aslında katar 2022 daha başlamadan bir çok ilklerin olacağı bir turnuva. ortadoğu'da düzenlenen ilk dünya kupası organizasyonu olması, iklim şartları nedeniyle ilk defa kasım - aralık aylarında oynanacak olması, 220 milyar dolar harcanarak en masraflı dünya kupası olması, rusya 2018 ile beraber adaylığı esnasında seçilmesi için rüşvet, yayın ihalelerine fesat karıştırma gibi ağır suçlamalarla dönemin uefa ve fıfa başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmalarına sebebiyet veren, organizasyon hazırlıklarında bir çok göçmen işçinin ağır çalışma şartlarından dolayı hayatını kaybettiği, turnuvaya misafir olarak gelecek taraftarların alkol kullanımı ve özellikle eşcinsel taraftarların olası tespitlerde ne gibi yaptırımlara maruz kalacağının hala ülke yetkililerince net ifade edilmemesi gibi birçok soru işaretini de beraberinde getiren bir turnuva. bi enterasan bilgi de bugüne kadar hiç bir dünya kupasında mümkün olmayan bi şey. taraftarlar isterlese tabi hiç bir maçı kaçırmadan izleyebilecekler. zira maçların oynanacağı 8 stadyum da başkent doha'nın etrafına konumlandırılmış şekilde ve en fazla 1 saatlik mesafede.
bu kadar saha dışı bilgiden sonra biraz da saha içine dönersem, bugüne kadar 22 kez ile tüm dünya kupalarına katılan ve bu turnuvayı da en çok kazanan brezilya doğal favori konumunda. son 3 turnuvada son şampiyonların grup aşamasında elenmesi geleneği devam edecek mi diye son şampiyon fransa'yı ayrıca takip edeceğim, çünkü şampiyon kadroya göre biraz güç kaybetmiş gözüküyolar kağıt üstünde. yine de gruplarında danimarka'dan başka pek zorlayacak takım yok gibi fransa'yı. sözlük ahalisinin de sinerji yarattığı messi'nin arjantin'i belki de messi'nin etrafına en iyi kadroyu kurdu. böylesi bi kariyer dünya kupasını da kaldırmadan gitmemeli düşüncesindeyim ben de. bunun bi sebebi de uzun aradan sonra avrupa'dan gelen hiç bir takım için favori diyemediğimiz bir turnuva olması. buna almanya ve ispanya da dahil. sırbistan ve danimarka sürpriz yapabilecek flaş takımlar olabilirler göze hoş gelen futbolları ile ama her zaman boyundan büyük işler yapan bi takım da olur böyle turnuvalarda. bu takım da afrika'dan olursa tadından yenmez.
çok uzattım farkındayım ama muslera ve torreira'dan dolayı uruguay'ı desteklesem de turnuva ağacında grubu ikinci bitirirlerse brezilya ile eşleşmeleri kuvvetli ihtimal olduğundan çok fazla onları izleyemeyeceğiz gibi.
son cümlem; messi'nin kazandığı bir turnuva olsun diyorum.