29
uzuvdan gelen topa elle müdahale durumu, 2 ya da 3 sene önce (tam sezonu hatırlamıyorum) verilen eğitimlerde elle müdahale sayılmaması noktasında değerlendirilmişti. ancak elle oynama kuralı yorumu en çok değişen kurallardan biri olduğu için çok kısa bir süre içerisinde tekrar değişti ve uzuvdan seken topun hızı, elin konumu gibi parametrelerle tekrar elle oynama olarak değerlendirilebilecek noktaya getirildi. yani artık uzuvdan gelen top kesinlikle elle oynama olarak değerlendirilmez diyemiyoruz.
ilgili maçta yaşanan pozisyon özelinde değil, türkiye süper ligi'nin genelinde hakemler bu tip pozisyonları skor, maçın senaryosu, dakika gibi değişkenlerden bağımsız düşünemiyor. en büyük problem bu, bakın farklı bir maçta değil, bu maçın 90. dakikasında trabzonspor'un kalesinde maç 2-1 trabzon lehineyken bu pozisyon yaşansa hakem o penaltıyı kesin verirdi diyemiyorum. çünkü ligimizde, her maç ve her pozisyon için hakemler hakkında bilen bilmeyen herkes o kadar çok konuşuyor ki, hakemler de psikolojik olarak "tadımız kaçmasın" düşüncesiyle yönetiyorlar maçları. bu da belli bir karar standartının yakalanmasına engel oluyor. her hakem çok kaliteli de hepsi hakemleri konuşanların suçu demek istemiyorum elbette, ama bu futbol ikliminde bataklığa dönmüş bir bahçede çiçek yetişmez, sivrisinek olur. hakemler da bu sivrisineklerden birileri sadece, asıl sorun o bataklığı kurutmak ve tekrar güzel çiçeklerin olduğu bir bahçe haline getirebilmek. ama bu bahçenin suyunu, bir renkli kulüp başkanı başka renkli kulübün çiçekleri daha güzel diye, başka renkli bir kulüp başkanı kendi çiçekleri bir türlü yetişmiyor diye o kadar çok kesti ki; elimizde sadece balçık kaldı.
ilgili maçta yaşanan pozisyon özelinde değil, türkiye süper ligi'nin genelinde hakemler bu tip pozisyonları skor, maçın senaryosu, dakika gibi değişkenlerden bağımsız düşünemiyor. en büyük problem bu, bakın farklı bir maçta değil, bu maçın 90. dakikasında trabzonspor'un kalesinde maç 2-1 trabzon lehineyken bu pozisyon yaşansa hakem o penaltıyı kesin verirdi diyemiyorum. çünkü ligimizde, her maç ve her pozisyon için hakemler hakkında bilen bilmeyen herkes o kadar çok konuşuyor ki, hakemler de psikolojik olarak "tadımız kaçmasın" düşüncesiyle yönetiyorlar maçları. bu da belli bir karar standartının yakalanmasına engel oluyor. her hakem çok kaliteli de hepsi hakemleri konuşanların suçu demek istemiyorum elbette, ama bu futbol ikliminde bataklığa dönmüş bir bahçede çiçek yetişmez, sivrisinek olur. hakemler da bu sivrisineklerden birileri sadece, asıl sorun o bataklığı kurutmak ve tekrar güzel çiçeklerin olduğu bir bahçe haline getirebilmek. ama bu bahçenin suyunu, bir renkli kulüp başkanı başka renkli kulübün çiçekleri daha güzel diye, başka renkli bir kulüp başkanı kendi çiçekleri bir türlü yetişmiyor diye o kadar çok kesti ki; elimizde sadece balçık kaldı.