398
maçın ilk yarısında çektiğimiz en önemli sıkıntılardan birisi bence savunmadan çıkışlarda, orta saha oyuncularımızın gelip top almamasıydı. midtsjo'nun eksikliğini bu noktada fazlasıyla hissettik. top isteme, taşıma, pas istasyonu olma konularında çok iyiydi önceki maçlarda. emre akbaba'nın fazlasıyla geriye gelip top aldığını gördük ancak emre'nin yay civarında olması gerekiyor. ikinci yarı bu problem çözüldü sanki. biraz mertens'in girişinin ileride baskı sayesinde buna etki ettiğini düşünüyorum. biraz da torreira'nın oyuna ısındıkça gelip top alıp mücadele temposunu artırdığını düşünüyorum. torreira'nın maç sonu istatistikleri zaten takıma adapte olan bir torreira'nın neler yapabileceğini söylüyor. 2. yarı gözümüzü futbola doyurdu.
savunma hattında genel olarak muslera güven veriyor, sezona çok iyi başladı. nelsson'a güvenim tam. abdülkerim ise çok iyi oynuyor ancak her maç bir kritik hata yapma işine son vermesi gerekiyor. hiç risk almasına gerek yok. bunu başardığı an çok iyi olacaktır çünkü gerçekten çok çok iyi hamleleri olan bir stoper.
seferovic'ten bahsetmek isterim. direğe takıldığı pozisyon, maçın başında şut atmayıp emre'ye asist yapmak istediği pozisyon var. (bu arada emre o pozisyonda çok iyi pres yaparak kaptı topu hakkını verelim) seferovic zamanla kendisini gösterecektir. 2 maç skor üretemedi diye gömmek saçmalık. oyundan çıktığında kaçırdığı fırsatlar için yüzünde oluşan üzüntüyü okudum. bu bize oyuncunun karakteri hakkında fikir verir. çok iyi katkı vereceğine inanıyorum.
gomis özel bir oyuncu. optimum faydalanıyoruz. kötü oynarken kazanabilmemizi sağlıyor yazacağım ama kötü oynuyoruz yazmaya da elim varmıyor çünkü ciddi manada pozisyon ürettik. ha bu iyi oynadığımız anlamına da gelmiyor ama istediğimiz baskı ve futbol için takımın oturmasına ihtiyacımız var diye düşünüyorum. neyse gomis özel bir adam. her takımın böyle oyuna 70. dakikalar civarında girip oyunu değiştirecek özel kişilere ihtiyacı var. mesela x bir adam bunu rakip takımlarda yapsa kafayı yeriz ama bizde olunca kadir kıymet bilmiyoruz.
van aanholt meselesine girmeden yazıyı bitirmek istemiyorum. ben sözlükte ya da genel olarak taraftarlar arasında ayrışmaya, kutuplaşmaya her zaman karşıyım. o yüzden düzgün ifade etmek istiyorum. aanholt iyi futbolcu ancak formsuz başladı. ofansif anlamda gerçekten kötü oynuyor. maç içinde ofansif aksiyonlarda sadece orta açmak değil, yanındaki adama basit bir pası atmaktan bile aciz kaldı uzun süre. kısmet o ki, sıradan bir pasını gomis özel bir kontrol, dönüş ve güçlü bir şut ile asiste çevirdi. ofansif aksiyonları maç içinde rezalet olan kişinin, maçın tek asistini yapması ironik oldu. fiziği, tecrübesi, savunma özelliklerinin yanına ofansif aksiyonlarda isabet eklemesi gerekiyor. bek oyun kursun, onu yapsın, bunu yapsın demiyorum ama orta açmaktan da bu kadar aciz olunmaz.
belki sezonun ilk iç saha maçında 50.000 kişilik coşku varken yenilmek hayal kırıklığına sebep oldu ama ligin ilk 3 haftasında birisi çok kritik 2 deplasmandan 6 puan çıkarmak çok önemliydi. antalyaspor'un trabzonspor'a 5 attığını; ümraniyespor'un deplasmanda fenerbahçe'ye 3 gol atarak beraberlik aldığını unutmayalım. çok iyi oynamıyoruz ama kötü de değiliz ve takım oturma aşamasında. orta saha kurgumuz yerleştiğinde ve sergio gerçekten katkı vermeye başladığında inşallah çok mutlu olacağız.
ekleme: sacha boey'i nasıl unuturum? çocuk inanılmaz mücadele etti. biz bu mücadele ateşinin hastasıyız.
savunma hattında genel olarak muslera güven veriyor, sezona çok iyi başladı. nelsson'a güvenim tam. abdülkerim ise çok iyi oynuyor ancak her maç bir kritik hata yapma işine son vermesi gerekiyor. hiç risk almasına gerek yok. bunu başardığı an çok iyi olacaktır çünkü gerçekten çok çok iyi hamleleri olan bir stoper.
seferovic'ten bahsetmek isterim. direğe takıldığı pozisyon, maçın başında şut atmayıp emre'ye asist yapmak istediği pozisyon var. (bu arada emre o pozisyonda çok iyi pres yaparak kaptı topu hakkını verelim) seferovic zamanla kendisini gösterecektir. 2 maç skor üretemedi diye gömmek saçmalık. oyundan çıktığında kaçırdığı fırsatlar için yüzünde oluşan üzüntüyü okudum. bu bize oyuncunun karakteri hakkında fikir verir. çok iyi katkı vereceğine inanıyorum.
gomis özel bir oyuncu. optimum faydalanıyoruz. kötü oynarken kazanabilmemizi sağlıyor yazacağım ama kötü oynuyoruz yazmaya da elim varmıyor çünkü ciddi manada pozisyon ürettik. ha bu iyi oynadığımız anlamına da gelmiyor ama istediğimiz baskı ve futbol için takımın oturmasına ihtiyacımız var diye düşünüyorum. neyse gomis özel bir adam. her takımın böyle oyuna 70. dakikalar civarında girip oyunu değiştirecek özel kişilere ihtiyacı var. mesela x bir adam bunu rakip takımlarda yapsa kafayı yeriz ama bizde olunca kadir kıymet bilmiyoruz.
van aanholt meselesine girmeden yazıyı bitirmek istemiyorum. ben sözlükte ya da genel olarak taraftarlar arasında ayrışmaya, kutuplaşmaya her zaman karşıyım. o yüzden düzgün ifade etmek istiyorum. aanholt iyi futbolcu ancak formsuz başladı. ofansif anlamda gerçekten kötü oynuyor. maç içinde ofansif aksiyonlarda sadece orta açmak değil, yanındaki adama basit bir pası atmaktan bile aciz kaldı uzun süre. kısmet o ki, sıradan bir pasını gomis özel bir kontrol, dönüş ve güçlü bir şut ile asiste çevirdi. ofansif aksiyonları maç içinde rezalet olan kişinin, maçın tek asistini yapması ironik oldu. fiziği, tecrübesi, savunma özelliklerinin yanına ofansif aksiyonlarda isabet eklemesi gerekiyor. bek oyun kursun, onu yapsın, bunu yapsın demiyorum ama orta açmaktan da bu kadar aciz olunmaz.
belki sezonun ilk iç saha maçında 50.000 kişilik coşku varken yenilmek hayal kırıklığına sebep oldu ama ligin ilk 3 haftasında birisi çok kritik 2 deplasmandan 6 puan çıkarmak çok önemliydi. antalyaspor'un trabzonspor'a 5 attığını; ümraniyespor'un deplasmanda fenerbahçe'ye 3 gol atarak beraberlik aldığını unutmayalım. çok iyi oynamıyoruz ama kötü de değiliz ve takım oturma aşamasında. orta saha kurgumuz yerleştiğinde ve sergio gerçekten katkı vermeye başladığında inşallah çok mutlu olacağız.
ekleme: sacha boey'i nasıl unuturum? çocuk inanılmaz mücadele etti. biz bu mücadele ateşinin hastasıyız.