26
adam çalıştırdığı her takımda topu rakibe verip önde baskı yaparak rakibin hatalarından birşeyler yapmaya çalişmış. bundan ötürü takımlarında topla oynama yüzdesi düşük olmuş.
en başarılı olduğu barnsley'de maç başına şutta ligin en kötü takımıymış. ama top kesme ve top çalmada birinde ligin en iyisi diğerindeyse ligin 3. takımıymış. lask linz'de avrupa kupalarında iyi işler yaptı ama kendisinden önce 4 sezon oliver glasner görev yaptı. o yüzden orada yaptığı işlerin yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. ayrıca bizim ligde de mustafa reşit akçay vardı avrupa kupalarında iyi sonuçlar alan ki mustafa reşit hoca bunu 2 kez başardı. ama başarılarının devamını getiremedi.
çalıştırdığı bütün takımlarda hep 3-4-3 oynatmış. arada west bromwich de 5-4-1 ile oynadığı maçlar olmuş. ben 3-4-3 den başka bi taktik düzeni bildiğini zannetmiyorum. ayrıca oldukça agresif bir insan çalıştığı takımlarda hep yöneticilerle kavgaları oldu. ben bu adamın karekterini tolunay kafkasa benzetiyorum. o da çalıştığı takımlarda ya futbolcusuyla yada gazetecilerle kavga ederdi.
genelde anadolu takımları büyüklerle oynarken topu onlara verip kontralarla fırsat ararlardı. bu adam rakibin hatalarından faydalanan, oyun kuran değil oyun bozan taktik anlayışıyla nasıl beşiktaş'ta başarılı olacak.
ben bu adamın kötü hoca olduğunu düşünmüyorum. kücük takım hocası bence. bana göre alt sıralardaki takımları üst sıralara çıkarma konusunda oldukça iyi bir donanıma sahiptir ama şampiyon takımı yönetme konusunda çok kabiliyetli olduğunu zannetmiyorum.
birde yerli hocaların 4-2-3-1 i ezberlediği yorumu doğru değil. takım dizilişi futbolda taktiğin sadece çok küçük bir parçasıdır. her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır sözü burada da geçerli. önemli olan oyunlarının ne olduğu. yoksa takımın dizilişi cok önemli değil. zaten oyuncuları normal dizilişle sadece santralarda görüyorsun. maç içerisinde bir bakıyorsun forvet oyuncusu kanata geçmiş, bir bakıyorsun ortasaha oyuncusu forvette oynuyor falan. sadece dizilişe bakarak bilmem x takımla y takım aynı taktikle oynuyor denemez.
neyse ismael'e geri dönersek çalıştırdığı takımlardan lask linz ve barnsley toplam kadro değerleri hep bizim ligde küme düşme potasından olan takımlarla aynı değerde. tek yüksek bütceli takımı west bromwich de cuvalladı.
lask linz forumunda adamın bütün dünya corona döneminde kapanırken oyunculara zorla antreman yaptırdığı, bundan dolayı kulübün 6 puanının silindiği ve başkanla kavga ettiği, her maça aynı taktikle çıktığı rakiplerinin kendilerini ezberlediği, takımdaki oyuncularında hocaya karşı cephe aldığından, son olarak da adam kovulurken takımdaki oyuncuların kendisine karşı olduğu ve neden kovulduğunu anlamadığını belirtmiş
west bromwich taraftarları ise sürekli oyuna çok geç müdahale ettiğini en erken 60 dan sonra oyuncu alıyormuş, çok defansif takım yönettiği, taktiğinde herhangi bir esneklik kazandırarak birazcık daha farklı şekle getirme yetisinin olmadığı, maç içerisinde takımın taktik düzenini değiştirmediği, basın toplantılarında röportajlarında falan oldulça kibirli ve egolu gözüktüğü, yüksek egosundan yeni birşey öğrenmeye kendini geliştirmeye kapalı bir yapısı olduğu, oldukça dogmatik ve dikdatör gibi bir yapıya sahip olduğu, onun kendi sistemi ile uyumsuz oyuncuların gönderileceğine inanmadıği ve de yöneticilerin kadrolarıyla alakasız bir sisteme sahip bir teknik direktör getirdiği şeklinde yorumlar yapıyorlar forum sitelerinde. ayrıca antonio conte gibi her gittiği yerde 3 lü savunma oynattığı ama onun oyununun conte kadar iyi olmadığı vurgulandı.
en başarılı olduğu barnsley'de maç başına şutta ligin en kötü takımıymış. ama top kesme ve top çalmada birinde ligin en iyisi diğerindeyse ligin 3. takımıymış. lask linz'de avrupa kupalarında iyi işler yaptı ama kendisinden önce 4 sezon oliver glasner görev yaptı. o yüzden orada yaptığı işlerin yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum. ayrıca bizim ligde de mustafa reşit akçay vardı avrupa kupalarında iyi sonuçlar alan ki mustafa reşit hoca bunu 2 kez başardı. ama başarılarının devamını getiremedi.
çalıştırdığı bütün takımlarda hep 3-4-3 oynatmış. arada west bromwich de 5-4-1 ile oynadığı maçlar olmuş. ben 3-4-3 den başka bi taktik düzeni bildiğini zannetmiyorum. ayrıca oldukça agresif bir insan çalıştığı takımlarda hep yöneticilerle kavgaları oldu. ben bu adamın karekterini tolunay kafkasa benzetiyorum. o da çalıştığı takımlarda ya futbolcusuyla yada gazetecilerle kavga ederdi.
genelde anadolu takımları büyüklerle oynarken topu onlara verip kontralarla fırsat ararlardı. bu adam rakibin hatalarından faydalanan, oyun kuran değil oyun bozan taktik anlayışıyla nasıl beşiktaş'ta başarılı olacak.
ben bu adamın kötü hoca olduğunu düşünmüyorum. kücük takım hocası bence. bana göre alt sıralardaki takımları üst sıralara çıkarma konusunda oldukça iyi bir donanıma sahiptir ama şampiyon takımı yönetme konusunda çok kabiliyetli olduğunu zannetmiyorum.
birde yerli hocaların 4-2-3-1 i ezberlediği yorumu doğru değil. takım dizilişi futbolda taktiğin sadece çok küçük bir parçasıdır. her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır sözü burada da geçerli. önemli olan oyunlarının ne olduğu. yoksa takımın dizilişi cok önemli değil. zaten oyuncuları normal dizilişle sadece santralarda görüyorsun. maç içerisinde bir bakıyorsun forvet oyuncusu kanata geçmiş, bir bakıyorsun ortasaha oyuncusu forvette oynuyor falan. sadece dizilişe bakarak bilmem x takımla y takım aynı taktikle oynuyor denemez.
neyse ismael'e geri dönersek çalıştırdığı takımlardan lask linz ve barnsley toplam kadro değerleri hep bizim ligde küme düşme potasından olan takımlarla aynı değerde. tek yüksek bütceli takımı west bromwich de cuvalladı.
lask linz forumunda adamın bütün dünya corona döneminde kapanırken oyunculara zorla antreman yaptırdığı, bundan dolayı kulübün 6 puanının silindiği ve başkanla kavga ettiği, her maça aynı taktikle çıktığı rakiplerinin kendilerini ezberlediği, takımdaki oyuncularında hocaya karşı cephe aldığından, son olarak da adam kovulurken takımdaki oyuncuların kendisine karşı olduğu ve neden kovulduğunu anlamadığını belirtmiş
west bromwich taraftarları ise sürekli oyuna çok geç müdahale ettiğini en erken 60 dan sonra oyuncu alıyormuş, çok defansif takım yönettiği, taktiğinde herhangi bir esneklik kazandırarak birazcık daha farklı şekle getirme yetisinin olmadığı, maç içerisinde takımın taktik düzenini değiştirmediği, basın toplantılarında röportajlarında falan oldulça kibirli ve egolu gözüktüğü, yüksek egosundan yeni birşey öğrenmeye kendini geliştirmeye kapalı bir yapısı olduğu, oldukça dogmatik ve dikdatör gibi bir yapıya sahip olduğu, onun kendi sistemi ile uyumsuz oyuncuların gönderileceğine inanmadıği ve de yöneticilerin kadrolarıyla alakasız bir sisteme sahip bir teknik direktör getirdiği şeklinde yorumlar yapıyorlar forum sitelerinde. ayrıca antonio conte gibi her gittiği yerde 3 lü savunma oynattığı ama onun oyununun conte kadar iyi olmadığı vurgulandı.
