2117
her pazartesi haftanın en ofsayt entryleri açıklanıyor. bu hafta açıklanan 20 entrynin 18 tanesi domenec torrent'i eleştiren entry. bu istatistik tekil bir örneklem içermediği ve birkaç haftadır böyle olduğu için sözlüğün genel kanısı hakkında çok şey söylüyor.
torrent'in galatasaray'ın bu durumda olmasında bir suçu yok bence de. torrent galatasaray için yetersiz bir hoca. bu çook açık. cv'si buraya gelmek için yeterli değildi, bizdeki sonuçları zaten tamamen tepe taklak.
ama buradaki tehlikeli kısım ilk paragraftaki zihniyet bence. tehlikeli derken etik olarak vs değil tabiki, isteyen istediğini düşünsün. galatasarayın uzun vadeli çıkarları için tehlike. aylarca, şampiyon olduğumuz ya da şampiyonluk yarışında olduğumuz süreler dahil 'terimcilik' sözlük içinde bir düşman oldu. özgür düşünceye ket vuran tek adamcı bir zihniyetti, gerçekleri görmeyi engelliyor deniyordu. anti-terimciliğin sözlüğün esas motoru olduğunu da görmüş olduk torrent süreci ile.
hani, linkedin'e dolu gözüksün diye soft skilleri dayarlar ya o şekil bir torrent övücülüğü domine ediyor her yeri. ve üslup öyle bir seçiliyor ki herkesin kabul etmekte hemfikir olması gerekiyormuş gibi.
'fiziksel olarak daha iyi olduğumuz kesin' , 'artık anlamlı setler görebiliyoruz' , 'çok şükür sadece saha içini konuşan bir hocamız var'
ve benzeri. çoğu core işimiz ile ilgisi olmayan çogu da yalan olan argümanlar. sonuç ne? 12 maç 3 galibiyet. beşiktaş harici galibiyetlerimizde de en büyük pay allahta.
bu seneyi hep beraber yaşadık. ben bu seneki berbat gidişatta fatih hocanın sorumlulugunun torrent'ten büyük olduğunu rahatça söylüyorum. kadroyu o kurdu, hedefsiz kaldıktan sonra büyük takımları motive etmek zor olduğu için torrent'in eli dardı. bu sene için torrent'e tek günahı en baştaji tiyatroya alet olması olarak sayarım hatta. saha içine de günah bulmam,çünkü adamın seviyesi bu.
ama bu olay bence çok şeyi afişe etti. olay çoğu zaman galatasaray hatta terim de değil. terim'in onlarda çağrıştırdığı, zihninde uyardığı yeri sevmeyen galatasaraylılar ve bunu rasyonalize etme çabası. torrent değil aykut kocaman da gelse kornerde setlerin çok iyi olduğunu, çift antremanın harika oldugunu, oyunculara yedek kulübesinden bağıran biri olmayınca takımın ne kadar aktığını okuyacaktık.
fatih terim ne yaparsa yapsın avrupadan gelen noname biri kadar asla taktik bilemeyecek, ligi yaparsa avrupa; avrupayı yaparsa lig performansi eleştirilecek. susarsa susması, konuşuyorsa konuşması eleştirilecek. giderse kurduğu kadro, gitmezse de neden gitmediği. yeni hoca mı? her zaman terim'in en kötü zamanı ile karşılaştırılacak. ve arkasında desteği olacak. galatasaray taraftarı 1 puan ortalamalı hocayı bile arteta yapıyor. kalmadı artık o terim'in demokles kılıclığı. şimdi tam tersi, yeni gelene alan açmak için yakında terim zamanı dikilen korner bayrakları da suçlanacak. beklemedeyiz.
torrent'in galatasaray'ın bu durumda olmasında bir suçu yok bence de. torrent galatasaray için yetersiz bir hoca. bu çook açık. cv'si buraya gelmek için yeterli değildi, bizdeki sonuçları zaten tamamen tepe taklak.
ama buradaki tehlikeli kısım ilk paragraftaki zihniyet bence. tehlikeli derken etik olarak vs değil tabiki, isteyen istediğini düşünsün. galatasarayın uzun vadeli çıkarları için tehlike. aylarca, şampiyon olduğumuz ya da şampiyonluk yarışında olduğumuz süreler dahil 'terimcilik' sözlük içinde bir düşman oldu. özgür düşünceye ket vuran tek adamcı bir zihniyetti, gerçekleri görmeyi engelliyor deniyordu. anti-terimciliğin sözlüğün esas motoru olduğunu da görmüş olduk torrent süreci ile.
hani, linkedin'e dolu gözüksün diye soft skilleri dayarlar ya o şekil bir torrent övücülüğü domine ediyor her yeri. ve üslup öyle bir seçiliyor ki herkesin kabul etmekte hemfikir olması gerekiyormuş gibi.
'fiziksel olarak daha iyi olduğumuz kesin' , 'artık anlamlı setler görebiliyoruz' , 'çok şükür sadece saha içini konuşan bir hocamız var'
ve benzeri. çoğu core işimiz ile ilgisi olmayan çogu da yalan olan argümanlar. sonuç ne? 12 maç 3 galibiyet. beşiktaş harici galibiyetlerimizde de en büyük pay allahta.
bu seneyi hep beraber yaşadık. ben bu seneki berbat gidişatta fatih hocanın sorumlulugunun torrent'ten büyük olduğunu rahatça söylüyorum. kadroyu o kurdu, hedefsiz kaldıktan sonra büyük takımları motive etmek zor olduğu için torrent'in eli dardı. bu sene için torrent'e tek günahı en baştaji tiyatroya alet olması olarak sayarım hatta. saha içine de günah bulmam,çünkü adamın seviyesi bu.
ama bu olay bence çok şeyi afişe etti. olay çoğu zaman galatasaray hatta terim de değil. terim'in onlarda çağrıştırdığı, zihninde uyardığı yeri sevmeyen galatasaraylılar ve bunu rasyonalize etme çabası. torrent değil aykut kocaman da gelse kornerde setlerin çok iyi olduğunu, çift antremanın harika oldugunu, oyunculara yedek kulübesinden bağıran biri olmayınca takımın ne kadar aktığını okuyacaktık.
fatih terim ne yaparsa yapsın avrupadan gelen noname biri kadar asla taktik bilemeyecek, ligi yaparsa avrupa; avrupayı yaparsa lig performansi eleştirilecek. susarsa susması, konuşuyorsa konuşması eleştirilecek. giderse kurduğu kadro, gitmezse de neden gitmediği. yeni hoca mı? her zaman terim'in en kötü zamanı ile karşılaştırılacak. ve arkasında desteği olacak. galatasaray taraftarı 1 puan ortalamalı hocayı bile arteta yapıyor. kalmadı artık o terim'in demokles kılıclığı. şimdi tam tersi, yeni gelene alan açmak için yakında terim zamanı dikilen korner bayrakları da suçlanacak. beklemedeyiz.