11
ne yazık ki 2022 yılı içinde olduğumuz şu dönemlerde doğru olan önermedir. 2020 yılından beri galatasaray paralelinde düşünecek olur isek doğruluk bir nebze daha da artabilecek durumdadır.
ülkemiz 2019 sonu 2020 yılı başı itibari ile ekonomik kriz, genel bir işsizlik sorunu gibi olaylarla cebelleşirken bir nebze kendimizi futbolla avutmaya çalışıyorduk. o dönemler güzel bir seri yakalayan galatasaray da bu mutluluğa ortak olmamızı sağlıyordu. bireysel olarak konuşmak gerekir ise pandeminin ülkemize de sirayet edip, ilk tedbirlerin alınıp oynanmasına ama seyircisiz kalmasına karar verilen derbi sonrası kepenkler de kapatılmıştır (bkz: 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı)
o günden sonra hiçbirimizin hayatı eskisi gibi olmadı. önce sağlığımızın derdine düştük, ardından ekonomik sorunların derdine düştük. maslow'un piramidinde olan ve normalde yaparken ne kadar mühim olduğunu unuttuğumuz temel ihtiyaçlar kısmından keyfi ihtiyaçlara geçiş sağlayamayınca futbol, spor, sanat gibi tüm faaliyetler bizlere bir anda "uzak" konuma geldi.
futbol seyircisiz olarak, ardından da belirli bir kapasite ile yeniden hayatımıza girdiğinde de bu kez tuttuğumuz takımın sahada verdiği performans bizlere umut vermemeye başladı. gol yediğimizde "çeviririz biz bu maçı" algısı zihinlerimizde gidip yerine "heh bu maç da yalan oldu" algısı oturduğunda birçoğumuzun içinden bir şeyler kopuyor zaten.
futbola olan ilgi azalmasının son zamanlardaki en önemli sebebi ise elbette ki ekonomi ve mevcut ülke gündemi. güzide insan maslow'a yine atıf olacak ama bilete ya da kombine verilecek meblağ yerine artık arabaya atılacak benzine, 3 aylık süre zarfında gelecek doğalgaz faturasına, elektrik faturasına yatırım yapalım diye düşünmeye başlıyor insan. stat önünde turnikelerden geçmeyi bekleyen insan kuyrukları yerini yağ tenekesi almak için sıra bekleyen, hatta beklemeyen, insanlara evirdiği için ülke olarak keyif alma maksatlı bir aktivite olarak görmemiz gereken futbola da ilgimiz git gide azaldı.
bu sebeple futbola, spora, müziğe, sanata, yani keyif verebilecek sosyal aktivitelere yeniden rahatlıkla kafamızı yorabilmemiz için, sahadaki dizilişin nasıl olması gerektiğini arkadaş ortamına girdiğimizde tek konu kılıp tartışabilmemiz için, hayatımızın önceliğine koyduğumuz ana masraf kalemlerinin neredeyse günlük şekilde zamlanmasının önüne geçildiği, alım gücünün temel ihtiyaçlar sonrasında futbol maçlarını ama stattan ama televizyon karşısından izlemeye elverişli kılındığı bir ortamın oluşması gerekiyor. aksi durumlarda ilgi az kalmaya daha da azalmaya ne yazık ki mahkum olacaktır.
ülkemiz 2019 sonu 2020 yılı başı itibari ile ekonomik kriz, genel bir işsizlik sorunu gibi olaylarla cebelleşirken bir nebze kendimizi futbolla avutmaya çalışıyorduk. o dönemler güzel bir seri yakalayan galatasaray da bu mutluluğa ortak olmamızı sağlıyordu. bireysel olarak konuşmak gerekir ise pandeminin ülkemize de sirayet edip, ilk tedbirlerin alınıp oynanmasına ama seyircisiz kalmasına karar verilen derbi sonrası kepenkler de kapatılmıştır (bkz: 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı)
o günden sonra hiçbirimizin hayatı eskisi gibi olmadı. önce sağlığımızın derdine düştük, ardından ekonomik sorunların derdine düştük. maslow'un piramidinde olan ve normalde yaparken ne kadar mühim olduğunu unuttuğumuz temel ihtiyaçlar kısmından keyfi ihtiyaçlara geçiş sağlayamayınca futbol, spor, sanat gibi tüm faaliyetler bizlere bir anda "uzak" konuma geldi.
futbol seyircisiz olarak, ardından da belirli bir kapasite ile yeniden hayatımıza girdiğinde de bu kez tuttuğumuz takımın sahada verdiği performans bizlere umut vermemeye başladı. gol yediğimizde "çeviririz biz bu maçı" algısı zihinlerimizde gidip yerine "heh bu maç da yalan oldu" algısı oturduğunda birçoğumuzun içinden bir şeyler kopuyor zaten.
futbola olan ilgi azalmasının son zamanlardaki en önemli sebebi ise elbette ki ekonomi ve mevcut ülke gündemi. güzide insan maslow'a yine atıf olacak ama bilete ya da kombine verilecek meblağ yerine artık arabaya atılacak benzine, 3 aylık süre zarfında gelecek doğalgaz faturasına, elektrik faturasına yatırım yapalım diye düşünmeye başlıyor insan. stat önünde turnikelerden geçmeyi bekleyen insan kuyrukları yerini yağ tenekesi almak için sıra bekleyen, hatta beklemeyen, insanlara evirdiği için ülke olarak keyif alma maksatlı bir aktivite olarak görmemiz gereken futbola da ilgimiz git gide azaldı.
bu sebeple futbola, spora, müziğe, sanata, yani keyif verebilecek sosyal aktivitelere yeniden rahatlıkla kafamızı yorabilmemiz için, sahadaki dizilişin nasıl olması gerektiğini arkadaş ortamına girdiğimizde tek konu kılıp tartışabilmemiz için, hayatımızın önceliğine koyduğumuz ana masraf kalemlerinin neredeyse günlük şekilde zamlanmasının önüne geçildiği, alım gücünün temel ihtiyaçlar sonrasında futbol maçlarını ama stattan ama televizyon karşısından izlemeye elverişli kılındığı bir ortamın oluşması gerekiyor. aksi durumlarda ilgi az kalmaya daha da azalmaya ne yazık ki mahkum olacaktır.