• 44
    doğru ve olması gereken halinin ''8 mart dünya emekçi kadınlar günü'' olması gereken başlık.

    gerçekle olan en büyük bağımız dildir. bu yüzden dil, bilinçli olarak yozlaştırılır. mesela kocaman kocaman kitleler, duygularını, eleştirilerini, düşüncelerini emojilerle ortaya koyuyorlar artık. kolay, yoz ve gerçeklikten sonsuza kadar kopuk olacak bir dil bu. böyle "fikir" üretilemez. okuyanlar bilir, 1984 romanında dil için özel bir bölüm vardır. gerçekten bir distopya içinde yaşıyoruz. (daha fazla bilgi isteyenler jacques ellul'in "sözün düşüşü" kitabının 27-63 arası sayfalarına bakabilir. sırıtan emoji.)

    bu yüzden "dünya kadınlar günü" ile "dünya emekçi kadınlar günü" arasında dağlar kadar fark vardır. yanlış anlaşılmasın, emekçi olmayan kadınları sallamayalım demiyorum. iktidara yalakalık olsun diye, "gerekirse simit yeriz" diyen hülya avşar'ın bile 8 mart dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun. derdim "emekçi" ibaresinin bilinçli olarak göz ardı edildiğini ifade edebilmek. sözlük yönetiminin bu konuda hassas davranacağını umuyorum.

    8 mart 1857'de ne olmuş, internetten kolayca öğrenebilir. ben bu topraklarda yaşanmış en destansı mücadelenin destanı olan "kuvayi milliye destanı"ndan bir bölümle dünya üzerindeki tüm emekçi kadınları selamlamak isterim. hani şu "vatan haini" olan nazım'dan:

    ...
    ayın altında kağnılar gidiyordu.
    kağnılar gidiyordu akşehir üstünden afyon'a doğru.
    toprak öyle bitip tükenmez,
    dağlar öyle uzakta,
    sanki gidenler hiçbir zaman
    hiçbir menzile erişmiyecekti.
    kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
    ve onlar
    ayın altında dönen ilk tekerlekti.
    ayın altında öküzler
    başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
    ufacık, kısacıktılar,
    ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
    ve ayakları altından akan
    toprak,
    toprak
    ve topraktı.
    gece aydınlık ve sıcak
    ve kağnılarda tahta yataklarında
    koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
    ve kadınlar
    birbirlerinden gizleyerek
    bakıyorlardı ayın altında
    geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
    ve kadınlar,
    bizim kadınlarımız :
    korkunç ve mübarek elleri,
    ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
    anamız, avradımız, yârimiz
    ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
    ve soframızdaki yeri
    öküzümüzden sonra gelen
    ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
    ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
    ve karasabana koşulan
    ve ağıllarda
    ışıltısında yere saplı bıçakların
    oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
    kadınlar,
    bizim kadınlarımız
    şimdi ayın altında
    kağnıların ve hartuçların peşinde
    harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
    aynı yürek ferahlığı,
    aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
    ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
    ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
    ve ayın altında kağnılar
    yürüyordu akşehir üstünden afyon'a doğru.

    ...
App Store'dan indirin Google Play'den alın