1573
27 şubat 2022 galatasaray çaykur rizespor maçı sonrası iyi bir basın toplantısı yapmış olan teknik direktör. basın toplantılarında genel çabası futbol konuşmak üzerine ama geldiği zaman ve ortamda daha çok futbol dışı sorulara maruz kalıyor. kalacak. üst düzey basın mensuplarımızın sordukları sorulara cevap verirken maç özelinden ziyade neden işler olduğu gibi oluyoru açıklamaya çalışıyor. hala bir insan ve teknik direktör olarak kendisini anlatmaya çalışıyor. yeni gelen bir yabancı hoca için normal diyebiliriz tabi. fatih hoca'nın taktik konuştuğu basın toplantıları da gayet doyurucu geçiyor burda herkes "sen anlat biz dinleyelim hocam" moduna geçiyordu. son zamanlarda bu tarz basın toplantıları malesef azaldı. son üç senede sözlükte fatih hocamızın basın toplantıları sonrası "hocam iyi güzel ama biz ne oynuyoruz bize bir onu anlatsan", "hocam biz neyi oynamaya çalıştık ne yaptık ne yapamadık?", "hocam bu takım nasıl gol atacak bunu söyle yeter" gibi sorular yazılıp durur oldu. dome hoca geldiğinden beri bunların cevabını her basın toplantısında vermeye çalışıyor. bu sefer de kendisine sorulan sorular saha içinden ziyade saha dışıyla alakalı. ben fatih hocamızın bu sorulara cevap vermemesini, possession oyununa geçene kadar anlayabiliyordum. tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz insan. beni sevenler, beni bilir diye düşünmüş olabilir. basın da zaten taktikten ziyade "bu neden oynadı? bu neden oynamadı?", "tff/mhk hakkında ne düşünüyorsunuz" tarzı sorular sorduğu için demek ki merak etmiyorlar/zaten farkındalar diye taktik kısmını açıklama ihtiyacı hissetmemiş de olabilir.
dome hoca basın toplantılarında amaçlayıp başardıklarının yanında başaramadıklarını da neden başarmadığını taktiksel olarak anlatarak başlıyor. kendisini takip edenler de "öyle diyordun ama böyle oldu" diye elle tutulur yapıcı bir şekilde eleştirebiliyor. günü kurtarmak için mi konuşuyor; kafasında bir plan mı var? fikir sahibi olabiliyor. söylediklerinde istikrarsızlık varsa hesap sorma şansı oluyor. aksi haldeki durumda burada kendi aramızda havanda su dövüp durduğumuz gün sayısını toplasak yıllar olmuştur. dünkü basın toplantısında dikkatimi çeken diğer bir nokta da "değişikliklerle oyunu aldınız" sorusu gelince bunu gerine gerine anlatmak, tüm krediyi almak yerine "şimdi böyle düşünüyorsunuz ama beraber kalsak böyle düşünmeyecektiniz. bu değişiklikleri oyunun genelinde değerlendirmek lazım" benzeri şeyler söyledi. tercüman sıkıntısı var gibi o yüzden tam ne dediğini anlamak zor ama şu bile karakteri hakkında bir çok şey söylüyor.
oynatmaya çalıştığı oyun sürekli tekrar ile oturacak bir oyun. oyuncuların bu oyuna adapte olması hemen olacak şey değil. üstüne üstlük bir de eski ezberleri ve yeni öğrendikleri arasındaki bocalamalar ile uğraşıyorlar. takım hala atak yaparken setleri hatırlamaya çalışıyor. daha çok maç oynayıp daha çok antrenman yapıp tekrar ederek aşılması gereken sorunlar bunlar. üstelik bunları da kendi seçmediği oyuncular ile yapmak zorunda. geldiği kulübün bir önceki hocası o kulübün yaşayan efsanesi. oyuncuları kendi sistemine ikna etmek zorunda. top kanatlara açılınca oradaki oyuncu hala defans arkasına koşu atana değil kendine güvenmediği için topu kaybetmemek adına defansa dönüp garanti pas atıyor. bu sistem arkadaşın orda diye ezbere pas atıp boş alana kaçmayı gerektiren bir sistem. oyuncular hocanın sistemine güvendikçe inandıkça bu konuda daha hızlı yol alabilirler. bazı sorunlar yolda çözülür kazanırız. bazı sorunlar çözülmez kaybederiz. hala her şey tamam, olduk artık noktasında değil. bu noktaya gelebileceğimiz bile meçhul. o yüzden ne göklere çıkartmak ne yerin dibine gömmek için erken ama bu süreçte takımda başaramadığı şeyler kadar başardığı şeyleri de konuşursak bu bize bir şey kaybettirmez. aksine takımımızın hocasının kendi taraftarından saygı görmesi ağzında salyalarla köşede bekleyenlere fırsat tanımaması adına faydalı bile olur. sezon sonunda iyi veya kötü takımı aldığı yerden nereye götürebilmiş ona bakmak lazım. sezon sonuna kadar oyunculara değer kazandırsa benim için kafi. avrupa bileti de gelirse ne ala. yönetimin akıbeti belli değil. o süreçler zaten ayrı işliyor. "galatasaray'ın yararına olacak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım." noktasında ben kendisine, ondan önceki her hocamıza da yaptığım gibi, kazandırdığı ve kazandıracağı her galibiyet için teşekkür ederim.
dome hoca basın toplantılarında amaçlayıp başardıklarının yanında başaramadıklarını da neden başarmadığını taktiksel olarak anlatarak başlıyor. kendisini takip edenler de "öyle diyordun ama böyle oldu" diye elle tutulur yapıcı bir şekilde eleştirebiliyor. günü kurtarmak için mi konuşuyor; kafasında bir plan mı var? fikir sahibi olabiliyor. söylediklerinde istikrarsızlık varsa hesap sorma şansı oluyor. aksi haldeki durumda burada kendi aramızda havanda su dövüp durduğumuz gün sayısını toplasak yıllar olmuştur. dünkü basın toplantısında dikkatimi çeken diğer bir nokta da "değişikliklerle oyunu aldınız" sorusu gelince bunu gerine gerine anlatmak, tüm krediyi almak yerine "şimdi böyle düşünüyorsunuz ama beraber kalsak böyle düşünmeyecektiniz. bu değişiklikleri oyunun genelinde değerlendirmek lazım" benzeri şeyler söyledi. tercüman sıkıntısı var gibi o yüzden tam ne dediğini anlamak zor ama şu bile karakteri hakkında bir çok şey söylüyor.
oynatmaya çalıştığı oyun sürekli tekrar ile oturacak bir oyun. oyuncuların bu oyuna adapte olması hemen olacak şey değil. üstüne üstlük bir de eski ezberleri ve yeni öğrendikleri arasındaki bocalamalar ile uğraşıyorlar. takım hala atak yaparken setleri hatırlamaya çalışıyor. daha çok maç oynayıp daha çok antrenman yapıp tekrar ederek aşılması gereken sorunlar bunlar. üstelik bunları da kendi seçmediği oyuncular ile yapmak zorunda. geldiği kulübün bir önceki hocası o kulübün yaşayan efsanesi. oyuncuları kendi sistemine ikna etmek zorunda. top kanatlara açılınca oradaki oyuncu hala defans arkasına koşu atana değil kendine güvenmediği için topu kaybetmemek adına defansa dönüp garanti pas atıyor. bu sistem arkadaşın orda diye ezbere pas atıp boş alana kaçmayı gerektiren bir sistem. oyuncular hocanın sistemine güvendikçe inandıkça bu konuda daha hızlı yol alabilirler. bazı sorunlar yolda çözülür kazanırız. bazı sorunlar çözülmez kaybederiz. hala her şey tamam, olduk artık noktasında değil. bu noktaya gelebileceğimiz bile meçhul. o yüzden ne göklere çıkartmak ne yerin dibine gömmek için erken ama bu süreçte takımda başaramadığı şeyler kadar başardığı şeyleri de konuşursak bu bize bir şey kaybettirmez. aksine takımımızın hocasının kendi taraftarından saygı görmesi ağzında salyalarla köşede bekleyenlere fırsat tanımaması adına faydalı bile olur. sezon sonunda iyi veya kötü takımı aldığı yerden nereye götürebilmiş ona bakmak lazım. sezon sonuna kadar oyunculara değer kazandırsa benim için kafi. avrupa bileti de gelirse ne ala. yönetimin akıbeti belli değil. o süreçler zaten ayrı işliyor. "galatasaray'ın yararına olacak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım." noktasında ben kendisine, ondan önceki her hocamıza da yaptığım gibi, kazandırdığı ve kazandıracağı her galibiyet için teşekkür ederim.
