1981
https://www.youtube.com/watch?v=GPQ4y68auOs #t=1m10s
kendisinin bu takım için yaptıkları ve bacağını bırakması yukarıdaki videodadır. gencecik çocuk iken vermiştir o bacağı da.
sonrasında yazdığı destanı anlatmama gerek yok.
2000 yılında uefa kupası zaferine giderken o zamanki başkan (şu anki başkanın kayınbabası olan zat) ve yönetimi başta fatih terim olmak üzere sözleşme önermekte gecikmiş veya bilerek önermemiştir. o sezonun sonunda da fatih terim "kal bu sene" tezahüratlarına rağmen takımdan ayrılmış ve takımdaki ayrılıkların ateşini yakmıştır. zaten takım deyim yerindeyse neredeyse para almadan sezonu tamamlamıştır.
peşine hakan şükür ve arif erdem ayrılmak istemiş, birisi inter diğeri sociedad'a gitmiştir. okan ve emre'nin ise sözleşmelerinin bitimine 1 yıl kalmıştır. sözleşme önerilmezse kendileri bosman kuralları gereği 6 ay sonra istedikleri yere gidebileceklerdir.
kendileri ile sözleşme görüşmeleri yapıldı yapılmadı hatırlayamayacağım. ama o kadar kıymetli iki adam ile sözleşme görüşmeleri yapılır. sözleşme uzatılamıyorsa o zaman sezon başında satılmaları gerekilirdi.
gelelim malum ankaragücü maçına. o maçta okan buruk ikinci sarı karttan atılmıştır.
atıldığı pozisyonda aşağıdadır.
https://www.youtube.com/watch?v=mE1WB5CShJg #t=1m18s
bu pozisyonda yine kendisini neredeyse sakınmadan topa müdahaleye gitmiştir. sonra da sarı kart görmüş ve atılmıştır.
hakemin art niyeti de ilgili maçın başlığına gidilirse görülebilir.
italya dönüşü türkiye'de galatasaray'a dönmek istemiştir ama yönetim kendisine ilgi göstermeyince beşiktaş'a gitmiştir. zaten asıl tepkiler de o dakikadan sonra başlamıştır. eğer beşiktaş'a değil de galatasaray'a dönmüş olsa idi bugün bu mevzuların hiçbiri konuşulmuyordu.
ne oraya ne buraya ait olamamıştır o dakikadan sonra da.
2005 yılında o dönemki başkanın yumuşaması ile galatasaray kadrosuna yeniden dönmüştür. yani zaten dönmüştür.
kendisinin galatasaraylı olduğu herkesçe bilinmektedir.
bu kadar zamandır da galatasaray hocalığını beklemektedir.
teknik adam olarak yaptıkları da ortadadır.
dolayısıyla bu takımın kendisine, kendisinin de bize ihtiyacı vardır.
kendisinin bu takım için yaptıkları ve bacağını bırakması yukarıdaki videodadır. gencecik çocuk iken vermiştir o bacağı da.
sonrasında yazdığı destanı anlatmama gerek yok.
2000 yılında uefa kupası zaferine giderken o zamanki başkan (şu anki başkanın kayınbabası olan zat) ve yönetimi başta fatih terim olmak üzere sözleşme önermekte gecikmiş veya bilerek önermemiştir. o sezonun sonunda da fatih terim "kal bu sene" tezahüratlarına rağmen takımdan ayrılmış ve takımdaki ayrılıkların ateşini yakmıştır. zaten takım deyim yerindeyse neredeyse para almadan sezonu tamamlamıştır.
peşine hakan şükür ve arif erdem ayrılmak istemiş, birisi inter diğeri sociedad'a gitmiştir. okan ve emre'nin ise sözleşmelerinin bitimine 1 yıl kalmıştır. sözleşme önerilmezse kendileri bosman kuralları gereği 6 ay sonra istedikleri yere gidebileceklerdir.
kendileri ile sözleşme görüşmeleri yapıldı yapılmadı hatırlayamayacağım. ama o kadar kıymetli iki adam ile sözleşme görüşmeleri yapılır. sözleşme uzatılamıyorsa o zaman sezon başında satılmaları gerekilirdi.
gelelim malum ankaragücü maçına. o maçta okan buruk ikinci sarı karttan atılmıştır.
atıldığı pozisyonda aşağıdadır.
https://www.youtube.com/watch?v=mE1WB5CShJg #t=1m18s
bu pozisyonda yine kendisini neredeyse sakınmadan topa müdahaleye gitmiştir. sonra da sarı kart görmüş ve atılmıştır.
hakemin art niyeti de ilgili maçın başlığına gidilirse görülebilir.
italya dönüşü türkiye'de galatasaray'a dönmek istemiştir ama yönetim kendisine ilgi göstermeyince beşiktaş'a gitmiştir. zaten asıl tepkiler de o dakikadan sonra başlamıştır. eğer beşiktaş'a değil de galatasaray'a dönmüş olsa idi bugün bu mevzuların hiçbiri konuşulmuyordu.
ne oraya ne buraya ait olamamıştır o dakikadan sonra da.
2005 yılında o dönemki başkanın yumuşaması ile galatasaray kadrosuna yeniden dönmüştür. yani zaten dönmüştür.
kendisinin galatasaraylı olduğu herkesçe bilinmektedir.
bu kadar zamandır da galatasaray hocalığını beklemektedir.
teknik adam olarak yaptıkları da ortadadır.
dolayısıyla bu takımın kendisine, kendisinin de bize ihtiyacı vardır.
