13
''herkes yüreğini sahaya koysun'' ''herkes mücadele etsin'' ya da göztepe'nin artist hocasının zırvaladığı gibi -ki bu hafta dersibi verdiler çok konuşunca- ''futbol 11 kişinin birbirini acı, gözyaşı ve bilmem neye ikna ettiği ıvır tırıvırıdır'' vs. vs.
bunlar 20. yüzyılın söylemleri. toprak sahaların, çamurların, bir iki özel yetenek hariç mücadele ve fizik gücün fark yarattığı, komplike sistemlerin olmadığı, istatistiklerin günümüzdeki gibi pek çok şeye ışık tutmadığı zamanların söylemleri. söylem olarak güzeller ama sahada hiçbir karşılığı yok artık.
bugün profesyonel her takım diğerleri kadar koşabilecek kondisyona sahip. herkes aynı imkanlarla antrenman yapıyor. farkı yaratan şey nüansları yakalayıp oradaki açıkları sezen teknik direktörler ve onların kafalarındakini sahaya yansıtacak zekada futbolcular ama daha önemlisi bu futbolcuların bir araya gelerek oluşturdukları bir takım.
her sorunun koşmakla çözülebileceğini zanneden zihniyetten günümüzde hiçbir şey olmaz bence. önemli olan doğru yerde doğru koşmaktır. önemli olan bir plan dahilinde koşmaktır. zaten böyle olursa oyuncu koşar. yüreğini sahaya koyduğundan değil; takıma, oyuna, hocaya inandığından koşar. koşmadığında dişlinin aksayacağını bilir. o dişliyi aksatmamak için koşar.
ben artık çok sıkıldım bu söylemlerden. çıkarsın, plan dahilinde mücadele edersin ve kazanır ya da kaybedersin. ama bir plan yoksa ya da var olan plana inanç yoksa sabaha kadar durmadan koş sahada; iyi bir takım 4 pasta senin bütün koşunu boşa çıkarır. bana göre galatasaray'ın 3 senedir fatih hoca ile de şu an torent ile de yaşadığı sorun budur. bu takım, bu oyuncular mevcut plana inanmıyorlar, buna ikna edilemiyorlar. cica, berkan, taylan, bekler, forvetler... bunların hepsi ama hepsi bu ligde her takımda oynar. biz ise hiçbirinin beğenmiyor hepsi değişsin istiyoruz. bu normal değil ve bunun adanmamış olmakla, yürekten oynamamakla bir alakası yok. bu adamlar plan her neyse ona ikna olmamışlar.
bunlar 20. yüzyılın söylemleri. toprak sahaların, çamurların, bir iki özel yetenek hariç mücadele ve fizik gücün fark yarattığı, komplike sistemlerin olmadığı, istatistiklerin günümüzdeki gibi pek çok şeye ışık tutmadığı zamanların söylemleri. söylem olarak güzeller ama sahada hiçbir karşılığı yok artık.
bugün profesyonel her takım diğerleri kadar koşabilecek kondisyona sahip. herkes aynı imkanlarla antrenman yapıyor. farkı yaratan şey nüansları yakalayıp oradaki açıkları sezen teknik direktörler ve onların kafalarındakini sahaya yansıtacak zekada futbolcular ama daha önemlisi bu futbolcuların bir araya gelerek oluşturdukları bir takım.
her sorunun koşmakla çözülebileceğini zanneden zihniyetten günümüzde hiçbir şey olmaz bence. önemli olan doğru yerde doğru koşmaktır. önemli olan bir plan dahilinde koşmaktır. zaten böyle olursa oyuncu koşar. yüreğini sahaya koyduğundan değil; takıma, oyuna, hocaya inandığından koşar. koşmadığında dişlinin aksayacağını bilir. o dişliyi aksatmamak için koşar.
ben artık çok sıkıldım bu söylemlerden. çıkarsın, plan dahilinde mücadele edersin ve kazanır ya da kaybedersin. ama bir plan yoksa ya da var olan plana inanç yoksa sabaha kadar durmadan koş sahada; iyi bir takım 4 pasta senin bütün koşunu boşa çıkarır. bana göre galatasaray'ın 3 senedir fatih hoca ile de şu an torent ile de yaşadığı sorun budur. bu takım, bu oyuncular mevcut plana inanmıyorlar, buna ikna edilemiyorlar. cica, berkan, taylan, bekler, forvetler... bunların hepsi ama hepsi bu ligde her takımda oynar. biz ise hiçbirinin beğenmiyor hepsi değişsin istiyoruz. bu normal değil ve bunun adanmamış olmakla, yürekten oynamamakla bir alakası yok. bu adamlar plan her neyse ona ikna olmamışlar.