626
marsilya takımının müstakbel oyuncusu.
8 yaşından beri galatasaray altyapısından yetişen, 10 yıl süreyle kendisine emek verilen bir çocuğun, ilk fırsatta menajeriyle koşa koşa marsilya'ya kapak atması benim içimi coşkuyla kaplamıyor. kendisinden gelecekte çok şeyler bekleyecek takımını, kendi ağzıyla söylediği şekilde uzun yıllar terletmek istediği formayı, türkiye altyapı ortalamasından çok daha erken yaşta sırtına geçirmediği için pazarlık malzemesi haline getiren ve masadan hızlıca kalkan bir oyuncunun kaçıp kendini kurtarması beni hiç ilgilendirmiyor.
x maçta forma giymedi diye marsilya'ya gidişi doğru karar diyen var.
1- ligde yerli kuralı 1-2 sene içinde daha da katılaşacak, üstelik altyapıdan yetişen oyuncu koyma zorunluluğu gelecekken, bartuğ'un önümüzdeki 3 yıl içinde hangisinde forma giyme şansı daha yüksek: altyapısından çıktığı galatasaray mı? yabancısı olduğu marsilya mı?
2- o kadar bekleyemezse, işi aceleyse marsilya'ya gitmesinin mantığı ne? oradaki çok pahalı ve geniş rotasyonda hemen forma şansı bulacağını mı düşünüyor?
3- marsilya'da son derece olası şekilde 1 yıl daha forma giymezse oradan da mı kaçıp kurtulması istenecek? biz niye bu adamın kaçıp kurtulmasına bu kadar taktık bu adam escape to victory filmindeki sylvester stallone mi?
4- her şeyi geçtim, kendisini 10 yıl boyunca yetiştirmiş kulübü, en azından birkaç yıllık daha imza atıp bonservis kazandırarak gidecek kadar düşünmüyor mu? düşünmüyorsa ben niye bu çocuğu düşüneyim? kariyerinde yaptığı hamleleri neden destekleyeyim? bu çocukla aramdaki bağ ne? aynı bağ neden atıyorum fransa'da oynayan metehan güçlü ile yok? onun kariyeriyle ya da u-19 milli takımındaki diğer onlarca çocuğun kariyeriyle pek ilgilenmiyorken, arda güler napacak acaba, burak ince almanya'ya hazır mı demiyorken, niye bartuğ'u bu kadar düşünüyoruz? ortak nokta galatasaray ise belli ki bu adamın umrunda değil galatasaray.
bu adam senin canın kadar sevdiğin kulübün içinden yetişmesine rağmen katkı yapma zamanı geldiğinde bu fırsatı elinin tersiyle itmiş bir adam. senin kulübüne kendini adayan adamlar istemeyerek kulübe zarar verdiğinde çiğ çiğ yiyorken, umrumda olmaz deyip giden adama yolun açık olsun paşam demenin mantığını anlamıyorum.
türk futbolunun yetiştirdiği belki de en kariyerli futbolcu olan arda turan, tam da bartuğ'un marsilya'ya imza attığı yaşta kiralık olarak manisa'ya doğru yol alıyordu. kanatta bir çok maç cihan haspolatlı oynamasına rağmen, bir önceki senenin son maçındaki 26 dakika harici hiç süre almamıştı. o kendini kaçıp kurtarmadı; 5 yıl oynayıp, kulübe 10 milyon euro kazandırıp gitti. oradan da 5 yıl sonra barcelona'ya transfer oldu.
bugünkü halinden bağımsız olarak, genç yaşında forma pazarlığı yapmadan gönül verdiği takıma kendini emanet eden arda'nın kariyerini ve yükselişini umursarım. ama henüz hiçbir şey iken kulübün 50 yıllık efsanesinin değil mirsad türkcan'ın kariyer tavsiyesini dinleyen çocuğun da vekili olmayayım bir zahmet.
başarılı olması umrumda olmayacak, başarısız olması da hafiften hoşuma gidecek, floryadaki esareti 6 ay sonra sona erecek modern zamanın andy dufrense'i.
8 yaşından beri galatasaray altyapısından yetişen, 10 yıl süreyle kendisine emek verilen bir çocuğun, ilk fırsatta menajeriyle koşa koşa marsilya'ya kapak atması benim içimi coşkuyla kaplamıyor. kendisinden gelecekte çok şeyler bekleyecek takımını, kendi ağzıyla söylediği şekilde uzun yıllar terletmek istediği formayı, türkiye altyapı ortalamasından çok daha erken yaşta sırtına geçirmediği için pazarlık malzemesi haline getiren ve masadan hızlıca kalkan bir oyuncunun kaçıp kendini kurtarması beni hiç ilgilendirmiyor.
x maçta forma giymedi diye marsilya'ya gidişi doğru karar diyen var.
1- ligde yerli kuralı 1-2 sene içinde daha da katılaşacak, üstelik altyapıdan yetişen oyuncu koyma zorunluluğu gelecekken, bartuğ'un önümüzdeki 3 yıl içinde hangisinde forma giyme şansı daha yüksek: altyapısından çıktığı galatasaray mı? yabancısı olduğu marsilya mı?
2- o kadar bekleyemezse, işi aceleyse marsilya'ya gitmesinin mantığı ne? oradaki çok pahalı ve geniş rotasyonda hemen forma şansı bulacağını mı düşünüyor?
3- marsilya'da son derece olası şekilde 1 yıl daha forma giymezse oradan da mı kaçıp kurtulması istenecek? biz niye bu adamın kaçıp kurtulmasına bu kadar taktık bu adam escape to victory filmindeki sylvester stallone mi?
4- her şeyi geçtim, kendisini 10 yıl boyunca yetiştirmiş kulübü, en azından birkaç yıllık daha imza atıp bonservis kazandırarak gidecek kadar düşünmüyor mu? düşünmüyorsa ben niye bu çocuğu düşüneyim? kariyerinde yaptığı hamleleri neden destekleyeyim? bu çocukla aramdaki bağ ne? aynı bağ neden atıyorum fransa'da oynayan metehan güçlü ile yok? onun kariyeriyle ya da u-19 milli takımındaki diğer onlarca çocuğun kariyeriyle pek ilgilenmiyorken, arda güler napacak acaba, burak ince almanya'ya hazır mı demiyorken, niye bartuğ'u bu kadar düşünüyoruz? ortak nokta galatasaray ise belli ki bu adamın umrunda değil galatasaray.
bu adam senin canın kadar sevdiğin kulübün içinden yetişmesine rağmen katkı yapma zamanı geldiğinde bu fırsatı elinin tersiyle itmiş bir adam. senin kulübüne kendini adayan adamlar istemeyerek kulübe zarar verdiğinde çiğ çiğ yiyorken, umrumda olmaz deyip giden adama yolun açık olsun paşam demenin mantığını anlamıyorum.
türk futbolunun yetiştirdiği belki de en kariyerli futbolcu olan arda turan, tam da bartuğ'un marsilya'ya imza attığı yaşta kiralık olarak manisa'ya doğru yol alıyordu. kanatta bir çok maç cihan haspolatlı oynamasına rağmen, bir önceki senenin son maçındaki 26 dakika harici hiç süre almamıştı. o kendini kaçıp kurtarmadı; 5 yıl oynayıp, kulübe 10 milyon euro kazandırıp gitti. oradan da 5 yıl sonra barcelona'ya transfer oldu.
bugünkü halinden bağımsız olarak, genç yaşında forma pazarlığı yapmadan gönül verdiği takıma kendini emanet eden arda'nın kariyerini ve yükselişini umursarım. ama henüz hiçbir şey iken kulübün 50 yıllık efsanesinin değil mirsad türkcan'ın kariyer tavsiyesini dinleyen çocuğun da vekili olmayayım bir zahmet.
başarılı olması umrumda olmayacak, başarısız olması da hafiften hoşuma gidecek, floryadaki esareti 6 ay sonra sona erecek modern zamanın andy dufrense'i.