590
daha sözleşmesinin bitmesine 6 ay varken, altyapısından kendini yetiştirip a takımına çıkaran galatasaray’ı bırakıp marsilya’ya imza atmış 18 yaşında ön libero oyuncu..
eğri oturup doğru konuşalım:
menajerini mirsad türkcan olarak atayan kişi, öncesinde açık açık
“ ben galatasaray’a yaramam” demiştir zaten.
takımın en çok ihtiyacı olan bölgede ve yabancı sınırlamasından dolayı yerlinin önem kazanacağı yerde
sen o formayı kapmaya çalışmamışsan, zaten geçmiş olsun.
yeni jenerasyon, türkiye’nin zorlaşan koşullarından ötürü, batıya /avrupa’ya kapağı atmayı
amaç edinmiş vaziyette. vasıfsızsa veya zanaatı varsa , aynı tip fiziksel işi dışarıda yapmak daha iyidir.
ama orta/üst bir eğitim ve beceri gerektiren bir meslek varsa, doğru zamanda doğru yere gitmek daha da önemlidir. yurtdışı dikensiz gül bahçesi değildir ve kendine göre çok zorlukları vardır.
bartuğ/marsilya özelinde incelersek , şunları görüyoruz:
birincisi, galatasaray’da profesyonel a takım seviyesinde başardığı bir şey yoktur kendisinin .
yalnız olay top becerisi değildir, sosyal olarak profesyonel bir takımda yer bulabilmektir,
antrenörün gözüne girmektir, fiziksel olarak ayakta kalabilmektir.
anadilinin konuşulduğu bir takımda bunu beceremiyorsun,
fransızca gibi son derece zor ve ters bir lisanın, üstelik ağır aksanlı konuşulduğu
bir yerde nasıl becereceksin?
ikincisi, taraftar baskısının en ağır hissedildiği takımdır fransa’da marsilya.
iki yanlış pasta tefe koyarlar adamı.
zaten türk kimliği ile önyargılı yaklaşan çok olacak.
üçüncüsü, bütün kuzey afrika(magreb) kökenli genç oyuncuların hayalidir marsilya.
afrikadan oluk oluk akan siyahi fizikli oyuncuları saymıyorum. acayip rekabet olacak.
ön libero/orta saha bölgesi fiziki güç ve dayanıklılık ister. burak golcülüğü ve tecrübesi,
cengizde süratiyle ve tekniğiyle ayakta fransa’da
ön libero bölgesinde fizik gücü ve taktiksel bilgi önemli.
ikisi de bartuğ’da yok.
dördüncüsü, fransada en çok alavere dalavere yapan, eski başkanları bu yüzden hapiste yatmış, mafya ile içiçe, fransanın çukuru bir yer marsilya.
oyuncu ayartan, kaçıran ve de oyuncu harcayabilen bir kulüp.
ne insan, ne de oyuncu olarak bir kıymeti olmayacak oralarda.
bir ispanya ligi orta sıra takımı, almanya/belçika/hollanda gibi yetiştiren ve adam eden lig olsa
tamam akıllıca derdim. bir planı var derdim. ama marsilya seçimi, saçmalık.
peki neden, nasıl oldu bu transfer?
birincisi, mirsad türkcan, olası bir teşvik primi almamış olsa bile galatasaraylı bir genç oyuncuyu
yararlı olacağı bir yaşta yuvadan uzaklaştırmaktan büyük zevk duyar.
ikincisi, cengiz’e türkçe arkadaşlık yapacak birini bulalım ucuz yoldan,
ki performansını arttırsın, biz de onu parlatıp satabilelim hesabı vardır marsilya’da.
üçüncüsü de akmasa damlar, hem bu transferinden, hem de tutunamayacağı için
ardı arkası gelecek sıradaki transferlerden, mirsad’ın alacağı komisyonlar.
galatasaray için ise üzülmeye gerek yok. hem kafası çok çalışmayan,
hem karakter zaafı olan , hem de klüp aidiyeti olmayan bir oyuncuymuş bartuğ.
tarih göstermiştir ki bu zaafiyeti olanlar galatasaray’a yaramamakta,
veya sonunda zararı daha fazla olmaktadır.
pişmanlık ise , daha önce ilişkisinin kesilmemiş olması ve ona yakın ayarda altyapıda alternatif yaratılmamış olması olabilir.
eğri oturup doğru konuşalım:
menajerini mirsad türkcan olarak atayan kişi, öncesinde açık açık
“ ben galatasaray’a yaramam” demiştir zaten.
takımın en çok ihtiyacı olan bölgede ve yabancı sınırlamasından dolayı yerlinin önem kazanacağı yerde
sen o formayı kapmaya çalışmamışsan, zaten geçmiş olsun.
yeni jenerasyon, türkiye’nin zorlaşan koşullarından ötürü, batıya /avrupa’ya kapağı atmayı
amaç edinmiş vaziyette. vasıfsızsa veya zanaatı varsa , aynı tip fiziksel işi dışarıda yapmak daha iyidir.
ama orta/üst bir eğitim ve beceri gerektiren bir meslek varsa, doğru zamanda doğru yere gitmek daha da önemlidir. yurtdışı dikensiz gül bahçesi değildir ve kendine göre çok zorlukları vardır.
bartuğ/marsilya özelinde incelersek , şunları görüyoruz:
birincisi, galatasaray’da profesyonel a takım seviyesinde başardığı bir şey yoktur kendisinin .
yalnız olay top becerisi değildir, sosyal olarak profesyonel bir takımda yer bulabilmektir,
antrenörün gözüne girmektir, fiziksel olarak ayakta kalabilmektir.
anadilinin konuşulduğu bir takımda bunu beceremiyorsun,
fransızca gibi son derece zor ve ters bir lisanın, üstelik ağır aksanlı konuşulduğu
bir yerde nasıl becereceksin?
ikincisi, taraftar baskısının en ağır hissedildiği takımdır fransa’da marsilya.
iki yanlış pasta tefe koyarlar adamı.
zaten türk kimliği ile önyargılı yaklaşan çok olacak.
üçüncüsü, bütün kuzey afrika(magreb) kökenli genç oyuncuların hayalidir marsilya.
afrikadan oluk oluk akan siyahi fizikli oyuncuları saymıyorum. acayip rekabet olacak.
ön libero/orta saha bölgesi fiziki güç ve dayanıklılık ister. burak golcülüğü ve tecrübesi,
cengizde süratiyle ve tekniğiyle ayakta fransa’da
ön libero bölgesinde fizik gücü ve taktiksel bilgi önemli.
ikisi de bartuğ’da yok.
dördüncüsü, fransada en çok alavere dalavere yapan, eski başkanları bu yüzden hapiste yatmış, mafya ile içiçe, fransanın çukuru bir yer marsilya.
oyuncu ayartan, kaçıran ve de oyuncu harcayabilen bir kulüp.
ne insan, ne de oyuncu olarak bir kıymeti olmayacak oralarda.
bir ispanya ligi orta sıra takımı, almanya/belçika/hollanda gibi yetiştiren ve adam eden lig olsa
tamam akıllıca derdim. bir planı var derdim. ama marsilya seçimi, saçmalık.
peki neden, nasıl oldu bu transfer?
birincisi, mirsad türkcan, olası bir teşvik primi almamış olsa bile galatasaraylı bir genç oyuncuyu
yararlı olacağı bir yaşta yuvadan uzaklaştırmaktan büyük zevk duyar.
ikincisi, cengiz’e türkçe arkadaşlık yapacak birini bulalım ucuz yoldan,
ki performansını arttırsın, biz de onu parlatıp satabilelim hesabı vardır marsilya’da.
üçüncüsü de akmasa damlar, hem bu transferinden, hem de tutunamayacağı için
ardı arkası gelecek sıradaki transferlerden, mirsad’ın alacağı komisyonlar.
galatasaray için ise üzülmeye gerek yok. hem kafası çok çalışmayan,
hem karakter zaafı olan , hem de klüp aidiyeti olmayan bir oyuncuymuş bartuğ.
tarih göstermiştir ki bu zaafiyeti olanlar galatasaray’a yaramamakta,
veya sonunda zararı daha fazla olmaktadır.
pişmanlık ise , daha önce ilişkisinin kesilmemiş olması ve ona yakın ayarda altyapıda alternatif yaratılmamış olması olabilir.
