592
henüz 21 yaşında, 1. lig’den galatasaray’a gelmiş genç futbolcu.
“kaybedeceksek gençlerle kaybedelim” klişesini defaatle vurguladıktan sonra gençleri yerden yere vurmak, saldırmak ve değerini düşürmek, samimiyetsizliğin ve hatta ikiyüzlülüğün en büyük göstergesi.
şu sıralar moda, “yunus’u kiralık gönderip kendisine para verip oynatma aptallığını yaptık.” klişesi. yunus akgün bu takımda 2018’den beri şans buluyor. yeni tanıdığımız bir topçu değil. galatasaray’da oynayan yunus, topsuz oyunla alakası olmayan, toplu oyunda da fiziken yetersiz kaldığı için şans bulduğu sürelerde kendini yeterince gösteremeyen bir oyuncuydu. katkı olarak barış alper’in şimdiki performansıyla hemen hemen aynıydı anlayacağınız. çok uzak geçmişten bahsetmiyoruz, hafızası yakın geçmişi dahi hatırlamaya yardımcı olamayanlar için de başlığında kısa bir gezinti yapmak yeterli olacaktır. yunus geçen sezon adana demirspor’da da aynı sıkıntıyı yaşadı. sezon başı kampında da galatasaray’da kendini denedi, olmadı, kendi isteğiyle ve kulübün onayıyla en doğrusunu yaparak bu kez de süper lig’de, üstelik geçen seneden aşina olduğu bir takımda kendini geliştirme yoluna gitti. sezon ortasına kadar yine ahım şahım bir top oynamadı ama yeni gelen hocayla beraber bir kaç haftalık performans yükselişi ile göze batmaya başladı. bu sürecin tepe noktası bizim maç olunca da samimiyetsiz klişeleri yazmalara, okumalara doyamaz olduk. bir zamanlar yunus’a yazılanlar şimdi kendisine yazılıyor. bu arada, bir aralar da şans verilmiyor diye veryansın ediliyordu, o da apayrı bir samimiyetsizlik.
oyuncuya doğru zamanda şans vermeyi beklersin, oynatılmıyor diye yangın çıkar, oyuncuya şans verirsin, bu nasıl topçu diye yangın çıkar. yeter ki fikrinizde bir bidon benzin ve bir adet çakmak bulunsun, her ortam müsait.
popülizme ve adam asmacaya devam. asa asa belki bir gün salah ve mane’ye ulaşırız.
“kaybedeceksek gençlerle kaybedelim” klişesini defaatle vurguladıktan sonra gençleri yerden yere vurmak, saldırmak ve değerini düşürmek, samimiyetsizliğin ve hatta ikiyüzlülüğün en büyük göstergesi.
şu sıralar moda, “yunus’u kiralık gönderip kendisine para verip oynatma aptallığını yaptık.” klişesi. yunus akgün bu takımda 2018’den beri şans buluyor. yeni tanıdığımız bir topçu değil. galatasaray’da oynayan yunus, topsuz oyunla alakası olmayan, toplu oyunda da fiziken yetersiz kaldığı için şans bulduğu sürelerde kendini yeterince gösteremeyen bir oyuncuydu. katkı olarak barış alper’in şimdiki performansıyla hemen hemen aynıydı anlayacağınız. çok uzak geçmişten bahsetmiyoruz, hafızası yakın geçmişi dahi hatırlamaya yardımcı olamayanlar için de başlığında kısa bir gezinti yapmak yeterli olacaktır. yunus geçen sezon adana demirspor’da da aynı sıkıntıyı yaşadı. sezon başı kampında da galatasaray’da kendini denedi, olmadı, kendi isteğiyle ve kulübün onayıyla en doğrusunu yaparak bu kez de süper lig’de, üstelik geçen seneden aşina olduğu bir takımda kendini geliştirme yoluna gitti. sezon ortasına kadar yine ahım şahım bir top oynamadı ama yeni gelen hocayla beraber bir kaç haftalık performans yükselişi ile göze batmaya başladı. bu sürecin tepe noktası bizim maç olunca da samimiyetsiz klişeleri yazmalara, okumalara doyamaz olduk. bir zamanlar yunus’a yazılanlar şimdi kendisine yazılıyor. bu arada, bir aralar da şans verilmiyor diye veryansın ediliyordu, o da apayrı bir samimiyetsizlik.
oyuncuya doğru zamanda şans vermeyi beklersin, oynatılmıyor diye yangın çıkar, oyuncuya şans verirsin, bu nasıl topçu diye yangın çıkar. yeter ki fikrinizde bir bidon benzin ve bir adet çakmak bulunsun, her ortam müsait.
popülizme ve adam asmacaya devam. asa asa belki bir gün salah ve mane’ye ulaşırız.