606
hakem katliamına maruz kaldığımız bir maç oldu. bir hakem bir maça ne kadar etki edebilirse, erkan özdamar bu maçta o kadar etki etmiştir. bu su götürmez bir gerçek. kırmızı kart veremediği mohammed kesselly kamara birkaç dakika sonra kalemize gol attı, bunun daha ötesi olamaz.
maça dair kısaca şunlara değinmek istiyorum:
* erkan özdamar: en olmayacak pozisyonlarda çatır çatır sarı kart çıkarırken boey'i arkadan çeken kamara'ya 2. sarıyı vermekten çekinmesi adil bir hakem olmadığının kanıtı. arkadan formayı çekme hareketinin karşılığı sarı kart ise bunun yorumu, görüşü olamaz. alpaslan'ın müdahalesindeki hatay'a çıkan penaltı kararı da sabaha kadar tartışılır. ki kendisi de ilk başta devam demişti fakat ne hikmetse var sonrası penaltıyı verdi (acaba var'da izleyip de kararından dönmeyen bir hakem oldu mu şu ana kadar, bu da ayrı merak konusu).
* gri kafalı ruben ribeiro başta olmak üzere bütün hatayspor takımı çirkefliğin kitabını yazdılar. özellikle ribeiro her ikili mücadelede en ufak darbe almamasına rağmen yatıp yerden kalkmamaya yemin etmiş halde çıkmış maça.
* aytaç kara ve ismail çipe, yarından tezi yok takımdan aforoz edilmesi gereken 2 oyuncu. aytaç yediğimiz 2. golde çok tehlikeli bir bölgede çok ucuz bir top kaybederek gole zemin hazırlarken ismail de halı sahada en ufak bir kalecilik meziyetine sahip olmayan amatörlerden bile daha kötü performans sergilemeye devam ediyor. ilk yarıdaki 2 kurtarışı ile bizi şaşırtmış olsa da 3. goldeki reflekssizliği ile normale döndü.
* torrent etkisi ve takımın iştahlı görüntüsü: hem ilk yarıda hem de psikolojik olarak düşebileceğimiz bölüm olan 3-2 geri düştükten sonraki dilimde takımın kaleye gitme ve hücum etme arzusu ziyadesiyle sevindirdi. fatih terim döneminde kronikleşen ilk yarıları çöpe atma huyumuz ve kabız futbolumuzu torrent'in ilk maçında görmedik. kaldı ki kendisi daha 2-3 gündür takımın başındaydı. o yüzden bu durum geleceğe dair ufak da olsa umut beslememe neden oluyor. orta sahadaki seri paslaşmalar, hücum setleri, organize hücum, toplu halde oynama ve takımın silkelenip kendine gelmiş görüntüsü çok çok önemli noktalardı bana göre. hiç şüphe yok ki takım da bir reaksiyon ve tepki verme arzusunda.
lakin rezalet durumda olan takım savunmamıza da değinmek lazım. skor 2-2 iken rakip yarı sahaya yerleşmişken boey'in kaybettiği topta bütün takım nasıl ileride kalabilir ve hatay'dan nasıl kontra yiyebiliriz bunu anlamak güç. zaten orta sahada sol çizgiden atılan pasla saba biraz topla ilerleyip kaleci ile karşı karşıya kaldı. bu kabul edilebilir bir durum değil katiyen.
maça dair kısaca şunlara değinmek istiyorum:
* erkan özdamar: en olmayacak pozisyonlarda çatır çatır sarı kart çıkarırken boey'i arkadan çeken kamara'ya 2. sarıyı vermekten çekinmesi adil bir hakem olmadığının kanıtı. arkadan formayı çekme hareketinin karşılığı sarı kart ise bunun yorumu, görüşü olamaz. alpaslan'ın müdahalesindeki hatay'a çıkan penaltı kararı da sabaha kadar tartışılır. ki kendisi de ilk başta devam demişti fakat ne hikmetse var sonrası penaltıyı verdi (acaba var'da izleyip de kararından dönmeyen bir hakem oldu mu şu ana kadar, bu da ayrı merak konusu).
* gri kafalı ruben ribeiro başta olmak üzere bütün hatayspor takımı çirkefliğin kitabını yazdılar. özellikle ribeiro her ikili mücadelede en ufak darbe almamasına rağmen yatıp yerden kalkmamaya yemin etmiş halde çıkmış maça.
* aytaç kara ve ismail çipe, yarından tezi yok takımdan aforoz edilmesi gereken 2 oyuncu. aytaç yediğimiz 2. golde çok tehlikeli bir bölgede çok ucuz bir top kaybederek gole zemin hazırlarken ismail de halı sahada en ufak bir kalecilik meziyetine sahip olmayan amatörlerden bile daha kötü performans sergilemeye devam ediyor. ilk yarıdaki 2 kurtarışı ile bizi şaşırtmış olsa da 3. goldeki reflekssizliği ile normale döndü.
* torrent etkisi ve takımın iştahlı görüntüsü: hem ilk yarıda hem de psikolojik olarak düşebileceğimiz bölüm olan 3-2 geri düştükten sonraki dilimde takımın kaleye gitme ve hücum etme arzusu ziyadesiyle sevindirdi. fatih terim döneminde kronikleşen ilk yarıları çöpe atma huyumuz ve kabız futbolumuzu torrent'in ilk maçında görmedik. kaldı ki kendisi daha 2-3 gündür takımın başındaydı. o yüzden bu durum geleceğe dair ufak da olsa umut beslememe neden oluyor. orta sahadaki seri paslaşmalar, hücum setleri, organize hücum, toplu halde oynama ve takımın silkelenip kendine gelmiş görüntüsü çok çok önemli noktalardı bana göre. hiç şüphe yok ki takım da bir reaksiyon ve tepki verme arzusunda.
lakin rezalet durumda olan takım savunmamıza da değinmek lazım. skor 2-2 iken rakip yarı sahaya yerleşmişken boey'in kaybettiği topta bütün takım nasıl ileride kalabilir ve hatay'dan nasıl kontra yiyebiliriz bunu anlamak güç. zaten orta sahada sol çizgiden atılan pasla saba biraz topla ilerleyip kaleci ile karşı karşıya kaldı. bu kabul edilebilir bir durum değil katiyen.