4
(bkz: fatih terim/#3316405)
bence nokta atışı bir entry girmiş yazar. hayatın her alanında rasyonalize etmeye çalıştığımız çoğu kararı aslında içgüdüler aracılığıyla veriyoruz. kişilere yargılarımızda da içimizde başaramadıklarımız uktesi ya da süregelen hırslar çok önemlii yer tutuyor.
arkadaşımızın yazdığı ilk paragraf da bence bu bütün terim olayında çok özetleyici. 3 5 kelimeleri title'a sahip, liseyi robertler de gsl'ler de okumuş yüksek lisans da avrupa'nın, amerika'nın tozunu yutmuş insanlar yönetici olunca fatih terim'i hakir görüyor. kafasında adanalı, motivasyon adamı canlanıyor. yaptığı işi de çok yapılabilir bir iş olarak görüyor. yüzüne gülerken aslında saygı duymuyor. başarı getiren formülü biliyor, bunun sınırlarını çiğniyor ve suçu hoca da buluyor. ünal aysal da böyleydi. daha doğrusu danışmanları, akıl verenleri böyleydi. harika kadromuz var getir mancini'yi daha iyi bile olue diye gazladılar. sonuç nisanda fener şampiyon.
bugün yaşanan da farklı değil. hiçbir istihbaratım olmamasına rağmen olayın az çok şöyle geliştiğine eminim. 24 yaşinda futbol şube sorumlusu olmuş, kayınpederi faruk süren olan tribünlerde de bulunmuş elmas kendini adeta varis görüyordu. kendisine bunu hissettiren çevresi de vardı. ve elmas sadece hayal kurdu. plan yapmadı altını çiziyorum hayal kurdu. yıllardır beraber olduğu eşrafı ile bir avrupma maçı sonrası kazanma sevincini 'ayrıcalıklı' olarak yaşamanın hayalini kurdu, çevresi ile papermoon buluşmalarında 'içerisi böyle baba ya' diye kasılarak bilgi vermenin hayalini kurdu. networkunu, afili üniversitelerden mezun 7 kusaktan zengin arkadaşları ile beraber yapacağı keyfi düşündü. ılk yangında da bu çevresi 'bak herkes sana hoca sayesinde basa geldi diyor, kov olm patronu göster deyince' yine hayale kapıldı. galatasaray siyasetinin twitter'da köse kapmaca oynayan pek liyakatçi az galatasaraylı kişilerinin, hakkında işte yumruğu masaya vurdu dediğini hayal etti. düşünmeden yaptı. ama terim'in yenince bogazına takılacak çooook büyük bir lokma olduğunu unuttu.
hoca olduğu her zaman güncel pek çok sorunu gölgeleyen bir yapıya sahipti. kötü günde eleştirilen özellikleri ile her zaman, hem oyuncularda hem yönetimlerden baskıyı aldı; kendinde topladı. bazı şeyleri hep doğru yaptı ki hep kazanan oldu. ama bundan ders çıkarmayanlar da onu hakir görmeye devam etti. bu taraftar için de böyle. tamamen duygusal bir olay olan taraftarlık için rasyonel olun dersi veren herkeste de var bu aşağilık duygusu. yoksa, iyi bir galatasaraylının, daha doğrusu seçtiği kimlikler arasında galatasaraylılığı en öne koyanların terim'e saygısız olması için tek bir neden yok.
çok uzattim, bence ilk paragrafı ile özellikle harika bir entry girmiş yazar.
bence nokta atışı bir entry girmiş yazar. hayatın her alanında rasyonalize etmeye çalıştığımız çoğu kararı aslında içgüdüler aracılığıyla veriyoruz. kişilere yargılarımızda da içimizde başaramadıklarımız uktesi ya da süregelen hırslar çok önemlii yer tutuyor.
arkadaşımızın yazdığı ilk paragraf da bence bu bütün terim olayında çok özetleyici. 3 5 kelimeleri title'a sahip, liseyi robertler de gsl'ler de okumuş yüksek lisans da avrupa'nın, amerika'nın tozunu yutmuş insanlar yönetici olunca fatih terim'i hakir görüyor. kafasında adanalı, motivasyon adamı canlanıyor. yaptığı işi de çok yapılabilir bir iş olarak görüyor. yüzüne gülerken aslında saygı duymuyor. başarı getiren formülü biliyor, bunun sınırlarını çiğniyor ve suçu hoca da buluyor. ünal aysal da böyleydi. daha doğrusu danışmanları, akıl verenleri böyleydi. harika kadromuz var getir mancini'yi daha iyi bile olue diye gazladılar. sonuç nisanda fener şampiyon.
bugün yaşanan da farklı değil. hiçbir istihbaratım olmamasına rağmen olayın az çok şöyle geliştiğine eminim. 24 yaşinda futbol şube sorumlusu olmuş, kayınpederi faruk süren olan tribünlerde de bulunmuş elmas kendini adeta varis görüyordu. kendisine bunu hissettiren çevresi de vardı. ve elmas sadece hayal kurdu. plan yapmadı altını çiziyorum hayal kurdu. yıllardır beraber olduğu eşrafı ile bir avrupma maçı sonrası kazanma sevincini 'ayrıcalıklı' olarak yaşamanın hayalini kurdu, çevresi ile papermoon buluşmalarında 'içerisi böyle baba ya' diye kasılarak bilgi vermenin hayalini kurdu. networkunu, afili üniversitelerden mezun 7 kusaktan zengin arkadaşları ile beraber yapacağı keyfi düşündü. ılk yangında da bu çevresi 'bak herkes sana hoca sayesinde basa geldi diyor, kov olm patronu göster deyince' yine hayale kapıldı. galatasaray siyasetinin twitter'da köse kapmaca oynayan pek liyakatçi az galatasaraylı kişilerinin, hakkında işte yumruğu masaya vurdu dediğini hayal etti. düşünmeden yaptı. ama terim'in yenince bogazına takılacak çooook büyük bir lokma olduğunu unuttu.
hoca olduğu her zaman güncel pek çok sorunu gölgeleyen bir yapıya sahipti. kötü günde eleştirilen özellikleri ile her zaman, hem oyuncularda hem yönetimlerden baskıyı aldı; kendinde topladı. bazı şeyleri hep doğru yaptı ki hep kazanan oldu. ama bundan ders çıkarmayanlar da onu hakir görmeye devam etti. bu taraftar için de böyle. tamamen duygusal bir olay olan taraftarlık için rasyonel olun dersi veren herkeste de var bu aşağilık duygusu. yoksa, iyi bir galatasaraylının, daha doğrusu seçtiği kimlikler arasında galatasaraylılığı en öne koyanların terim'e saygısız olması için tek bir neden yok.
çok uzattim, bence ilk paragrafı ile özellikle harika bir entry girmiş yazar.