270
maçın içini konuşmayacağım.
hem kafam yerinde değil, hem de zaten konuşacak bir şey yok. bu maçtan da tıpkı 28 aralık 2021 galatasaray denizlispor maçı gibi bir "salako" videosu çıkması haricinde konuşacak bir şey yok. üstelik sadece kaçan gollerden değil, pas hatalarından, top kontrol sorunlarından, rakibe pres yapamayışımızdan aklınıza ne gelirse. 90 dakikanın üzerine salako şarkısını ekleyip bütün 90 dakika devam edilebilir.
ne babel'in 90 oynaması, ne arda'nın benim 2 bira içmiş göbekli halim ile sahaya atılması, ne barış alper'in olmayışı, ne tek oyun aklı olan cica'nın çıkması. hiç birisi maç sonu açıklamaları kadar konuşmaya değer değil benim gözümde.
öncelikle burası bir sözlük, bir kelimenin tanımını gireyim buraya:
imparator: bir imparatorluğu yöneten kimse, ilhan.
burada tartışılmaz, seven sevmeyen nefret eden babası gibi gören kendisi dahil adı galatasaray ile bir yerde bir noktada birleşmiş herhangi bir kişiye "imparator" dediğinde sana fatih terim der. çok normal yani. benim sorunum bu da değil.
peki imparator bu maçtan sonra ne dedi?
"üzgünüm. hem olaylara hem mağlubiyete. bizi buradan çıkaracak olan, yine galatasaray taraftarıdır."
şu kelime edildiğinden beridir benim kafamda başka bir düşünce yok. "bizi buradan çıkaracak olan galatasaray taraftarıdır". galatasaray taraftarı. yani sen, ben, babam, annem, kahvehanede maç izleyen dayılar, ultraslan içindeki çocuklar, amerika'da gecenin köründe maç izleyen insan falan.
çok sinirliyim, kelimelerimi dikkatli özenli seçmeye çalışıyorum.
ama en güzeli bazı sorularla ilerlemek olacak.
1 - imparator denilen senin görevin ne sayın fatih terim? sorarım sana, buradan takımı taraftar çıkaracaksa senin görevin ne?
2 - neden florya'dasın?
bıraksın koltuğu bir taraftar olarak ben geçeyim madem.
antrenmanları ben düzenleyeyim, oyuncuların özel hayatlarına, diyetlerine, sakatlıklarına ben bakayım, taktiği ben belirleyeyim, sistemi ben düzenleyeyim, dizilişleri ben öğreteyim. madem öyle söylediğin bu kapıya çıkmıyor mu sayın hocam? açıkla bana allah aşkına nasıl çıkaracakmış taraftar bu takımı bu durumdan?
takım saha içerisinde ne veriyor da sahanın dışındaki etmenin, taraftarın tepkisini ters çevirip oyuncuları da biraz daha basının önüne attıktan sonra kendini kurtarıyorsun sen? hangi hakla?
senin çıkıp taraftara hesap vermen gerek. hatta hesap vermek zorundasın! sen çıkıp "taraftar çıkaracak bizi buradan" diyemezsin, yok öyle bir yetkin! taraftar grubu başkanı mısın sen?
kavram karmaşasından başımızı alamıyoruz! başkan başkanlığı bilmez, yönetici yöneticiliği bilmez, teknik direktör teknik direktörlüğü bilmez, taraftar taraftarlığını bilmez. ne oluyoruz abi ne yaşıyoruz?
tarihin en başarısız dönemlerinden birisine doğru gidiyoruz, başkan aksiyon alamıyor hocadan korkusundan! başkan başkan! kulüpteki en üst yetkideki kişi hocasından korkusuna ağzını açamıyor!
yönetici çıkıp hocayı yöneteceğine gidip yardımcı antrenör getirmeye çalışıyor! kovsana hocayı! alsana aksiyonu! zorlasana başkanı buna, başkanın başkanlığını hatırlatsana!
teknik adam bok gibi oynanan maç sonunda "taraftar çıkaracak bizi buradan" diyor! oyunu değiştirmek, daha fazla çalışmak falan aklında değil. öte yandan zaten sürekli bir transfer isteği, 30 milyon euro'ya takım kurduk kimi istediyse getirdik ama 100 bin euro'ya kurulan giresunspor geldi vurdu gitti kime neyi anlatıyorsun neyin transferi? lafa geldi mi "gereğini yapacak kadar galatasaraylıyım" demeyi bilen birisi gereğini yapması gerektiğinde yapmıyor beyler uyanın uyanın!
canı yanan taraftar da hocayı savunmayı taraftarlık sanıyor! ya sabır! terim büyük mü lan galatasaray'dan? kim fatih terim? galatasaray dünyanın en büyük oluşumu bizim gözümüzde, beyefendiler terim'i galatasaray'ın önüne koyuyor! koyamazsınız! galatasaray'ın önüne ancak bireysel hayatında aileni sevdiğini inanıyorsan dinini belki koyabilirsin, gerisini koyamazsınız! şunu kafanıza sokamadım yıllardır yazmama rağmen! galatasaray > x! bu kadar! terim'den de büyüktür başkandan da büyüktür üyelerden de büyüktür kimi istiyorsanız getirin karşısına büyüktür!
yetti be!
herkes kendisine gelecek! yeter artık!
başkan başkanlığını bilecek!
yönetici yöneticiliğini bilecek!
teknik adam teknik adamlığını bilecek!
teknik direktörsün, çıkıp maç sonunda kendinin sıçıp batırdığın maç sonunda basının karşısına çıkıp taraftarı atamazsın! oyuncuları atamazsın! sen suçlusun bu durumdan sen! yeter artık ya anla bunu ya da selametle bodrum'a mı gidiyorsun amerika'ya mı gidiyorsun nereye gidiyorsan git!
kendisi başkan olsa, başka bir hoca aynı duruma getirse şu anda biz 3. teknik direktörü arıyorduk, beyefendi halen mağduru oynayabilmek için kovulmayı bekliyor aciz kendisinden korkan bir başkandan! bu mu ya galatasaray'lılık? bu mu galatasaray'ı sevmek?
bak bak açıklamaya bak:
"kazanmayı getirecek iş de altı pastan sonra on sekiz içerisinde atabilmek."
ne bu? oyuncuları basının önüne atmak değil de ne bu? selçuğa da yaptırdın aynısını "çalışarak gelişemiyorsak değişerek gelişiriz" dedirttin, senin lafın adım gibi eminim! nasıl çalıştıracaksın bu çocukları? yarın öbür gün atıyorum halil dervişoğlu'na "gel bitiricilik çalışalım bugün" dediği zaman yetersiz teknik ekibinden birisi "aman ya ben zaten yeteneksizmişim neyi çalışayım ben sen benimle uğraşma hoca" derse ne diyeceksin? nasıl yüzüne bakacaksın? ayıp değil mi bu çocuklara?
dur daha devamı var:
"çok üzüldüklerini biliyorum ama eskiden milli takımlarda oynarken hep soyunma odasında ağlardık. antrenör olduğum ilk günden beri oyuncularıma hep söylerim. maçtan sonra ağlamaktansa maçtan önce ağlayarak, maçtan sonra gülerek devam edin diye. kafalarını iki ellerinin arasına alıp düşünecekler."
oyuncular düşünecek yani? doğru mu? senlik hiç bir suç yok, tüm suç maçtan önce ağlamayan oyuncunun ve tepki gösteren taraftarın!
aynı kafayı kullanan bir kişi daha var, çok yakışırsınız birlikte sayın terim! çok yakışırsınız!
o da ekonomiyi batırıyor sonra "operasyon var, dış mihraklar, faiz lobisi" gibi şeylerle kendisini savunup kendisinde hiç suç yokmuş gibi görüyor! aynı kafadasınız o insanla! ben bir gün sizin o insana bu kadar yaklaşabileceğinizi düşünsem sizi hiç sever miydim, emin olun kestiremiyorum.
şu anda seviyor muyum, bu maç sonu açıklamalarından sonra? bunu da bilmiyorum. bilmek de istemiyorum!
bu iş artık galatasaray'lılığa giriyor! varsa içinizde bu kadar galatasaray'lılık bırakın gidin bugünden tezi yok!
hem kafam yerinde değil, hem de zaten konuşacak bir şey yok. bu maçtan da tıpkı 28 aralık 2021 galatasaray denizlispor maçı gibi bir "salako" videosu çıkması haricinde konuşacak bir şey yok. üstelik sadece kaçan gollerden değil, pas hatalarından, top kontrol sorunlarından, rakibe pres yapamayışımızdan aklınıza ne gelirse. 90 dakikanın üzerine salako şarkısını ekleyip bütün 90 dakika devam edilebilir.
ne babel'in 90 oynaması, ne arda'nın benim 2 bira içmiş göbekli halim ile sahaya atılması, ne barış alper'in olmayışı, ne tek oyun aklı olan cica'nın çıkması. hiç birisi maç sonu açıklamaları kadar konuşmaya değer değil benim gözümde.
öncelikle burası bir sözlük, bir kelimenin tanımını gireyim buraya:
imparator: bir imparatorluğu yöneten kimse, ilhan.
burada tartışılmaz, seven sevmeyen nefret eden babası gibi gören kendisi dahil adı galatasaray ile bir yerde bir noktada birleşmiş herhangi bir kişiye "imparator" dediğinde sana fatih terim der. çok normal yani. benim sorunum bu da değil.
peki imparator bu maçtan sonra ne dedi?
"üzgünüm. hem olaylara hem mağlubiyete. bizi buradan çıkaracak olan, yine galatasaray taraftarıdır."
şu kelime edildiğinden beridir benim kafamda başka bir düşünce yok. "bizi buradan çıkaracak olan galatasaray taraftarıdır". galatasaray taraftarı. yani sen, ben, babam, annem, kahvehanede maç izleyen dayılar, ultraslan içindeki çocuklar, amerika'da gecenin köründe maç izleyen insan falan.
çok sinirliyim, kelimelerimi dikkatli özenli seçmeye çalışıyorum.
ama en güzeli bazı sorularla ilerlemek olacak.
1 - imparator denilen senin görevin ne sayın fatih terim? sorarım sana, buradan takımı taraftar çıkaracaksa senin görevin ne?
2 - neden florya'dasın?
bıraksın koltuğu bir taraftar olarak ben geçeyim madem.
antrenmanları ben düzenleyeyim, oyuncuların özel hayatlarına, diyetlerine, sakatlıklarına ben bakayım, taktiği ben belirleyeyim, sistemi ben düzenleyeyim, dizilişleri ben öğreteyim. madem öyle söylediğin bu kapıya çıkmıyor mu sayın hocam? açıkla bana allah aşkına nasıl çıkaracakmış taraftar bu takımı bu durumdan?
takım saha içerisinde ne veriyor da sahanın dışındaki etmenin, taraftarın tepkisini ters çevirip oyuncuları da biraz daha basının önüne attıktan sonra kendini kurtarıyorsun sen? hangi hakla?
senin çıkıp taraftara hesap vermen gerek. hatta hesap vermek zorundasın! sen çıkıp "taraftar çıkaracak bizi buradan" diyemezsin, yok öyle bir yetkin! taraftar grubu başkanı mısın sen?
kavram karmaşasından başımızı alamıyoruz! başkan başkanlığı bilmez, yönetici yöneticiliği bilmez, teknik direktör teknik direktörlüğü bilmez, taraftar taraftarlığını bilmez. ne oluyoruz abi ne yaşıyoruz?
tarihin en başarısız dönemlerinden birisine doğru gidiyoruz, başkan aksiyon alamıyor hocadan korkusundan! başkan başkan! kulüpteki en üst yetkideki kişi hocasından korkusuna ağzını açamıyor!
yönetici çıkıp hocayı yöneteceğine gidip yardımcı antrenör getirmeye çalışıyor! kovsana hocayı! alsana aksiyonu! zorlasana başkanı buna, başkanın başkanlığını hatırlatsana!
teknik adam bok gibi oynanan maç sonunda "taraftar çıkaracak bizi buradan" diyor! oyunu değiştirmek, daha fazla çalışmak falan aklında değil. öte yandan zaten sürekli bir transfer isteği, 30 milyon euro'ya takım kurduk kimi istediyse getirdik ama 100 bin euro'ya kurulan giresunspor geldi vurdu gitti kime neyi anlatıyorsun neyin transferi? lafa geldi mi "gereğini yapacak kadar galatasaraylıyım" demeyi bilen birisi gereğini yapması gerektiğinde yapmıyor beyler uyanın uyanın!
canı yanan taraftar da hocayı savunmayı taraftarlık sanıyor! ya sabır! terim büyük mü lan galatasaray'dan? kim fatih terim? galatasaray dünyanın en büyük oluşumu bizim gözümüzde, beyefendiler terim'i galatasaray'ın önüne koyuyor! koyamazsınız! galatasaray'ın önüne ancak bireysel hayatında aileni sevdiğini inanıyorsan dinini belki koyabilirsin, gerisini koyamazsınız! şunu kafanıza sokamadım yıllardır yazmama rağmen! galatasaray > x! bu kadar! terim'den de büyüktür başkandan da büyüktür üyelerden de büyüktür kimi istiyorsanız getirin karşısına büyüktür!
yetti be!
herkes kendisine gelecek! yeter artık!
başkan başkanlığını bilecek!
yönetici yöneticiliğini bilecek!
teknik adam teknik adamlığını bilecek!
teknik direktörsün, çıkıp maç sonunda kendinin sıçıp batırdığın maç sonunda basının karşısına çıkıp taraftarı atamazsın! oyuncuları atamazsın! sen suçlusun bu durumdan sen! yeter artık ya anla bunu ya da selametle bodrum'a mı gidiyorsun amerika'ya mı gidiyorsun nereye gidiyorsan git!
kendisi başkan olsa, başka bir hoca aynı duruma getirse şu anda biz 3. teknik direktörü arıyorduk, beyefendi halen mağduru oynayabilmek için kovulmayı bekliyor aciz kendisinden korkan bir başkandan! bu mu ya galatasaray'lılık? bu mu galatasaray'ı sevmek?
bak bak açıklamaya bak:
"kazanmayı getirecek iş de altı pastan sonra on sekiz içerisinde atabilmek."
ne bu? oyuncuları basının önüne atmak değil de ne bu? selçuğa da yaptırdın aynısını "çalışarak gelişemiyorsak değişerek gelişiriz" dedirttin, senin lafın adım gibi eminim! nasıl çalıştıracaksın bu çocukları? yarın öbür gün atıyorum halil dervişoğlu'na "gel bitiricilik çalışalım bugün" dediği zaman yetersiz teknik ekibinden birisi "aman ya ben zaten yeteneksizmişim neyi çalışayım ben sen benimle uğraşma hoca" derse ne diyeceksin? nasıl yüzüne bakacaksın? ayıp değil mi bu çocuklara?
dur daha devamı var:
"çok üzüldüklerini biliyorum ama eskiden milli takımlarda oynarken hep soyunma odasında ağlardık. antrenör olduğum ilk günden beri oyuncularıma hep söylerim. maçtan sonra ağlamaktansa maçtan önce ağlayarak, maçtan sonra gülerek devam edin diye. kafalarını iki ellerinin arasına alıp düşünecekler."
oyuncular düşünecek yani? doğru mu? senlik hiç bir suç yok, tüm suç maçtan önce ağlamayan oyuncunun ve tepki gösteren taraftarın!
aynı kafayı kullanan bir kişi daha var, çok yakışırsınız birlikte sayın terim! çok yakışırsınız!
o da ekonomiyi batırıyor sonra "operasyon var, dış mihraklar, faiz lobisi" gibi şeylerle kendisini savunup kendisinde hiç suç yokmuş gibi görüyor! aynı kafadasınız o insanla! ben bir gün sizin o insana bu kadar yaklaşabileceğinizi düşünsem sizi hiç sever miydim, emin olun kestiremiyorum.
şu anda seviyor muyum, bu maç sonu açıklamalarından sonra? bunu da bilmiyorum. bilmek de istemiyorum!
bu iş artık galatasaray'lılığa giriyor! varsa içinizde bu kadar galatasaray'lılık bırakın gidin bugünden tezi yok!