58
özellikle genç kuşaklardan fazlaca ilgi gören spor dalı. elimde istatistik bulunmamakla birlikte salonların en az yarısı 12-25 yaş arası seyircilerden oluşuyor olabilir. bunlar sadece benim gözlemim tabii ki. nesnel veya resmi bir bilgi olduğu söylenemez. yine de çok fazla genç izleyicinin olduğu apaçık ortada.
türkiye'de okullarımızın çok büyük bir kısmı yetersiz. hem eğitim hem de sportif, kültürel, bilimsel ve teknolojik imkansızlıklar söz konusu. burada çevresel koşullar etkili bir eğitim anlayışı için eksik olduğundan dolayı öğrenciler imkanların en rahat olduğu dallara yönlendiriliyor ya da yönlendirilmek zorunda kalınıyor. öğrencilere voleybol oynayabilmeleri için gerekli olan ortamı sağlamak için ihtiyaç duyulan malzemeler çok basit. 1 adet file ve 1 adet top. koca kale direklerine ve basketbol potalarına ihtiyaç yok. sahanın futbol ve basketbol sahası kadar büyük olmasına da gerek yok. böylelikle saçma sapan, küçücük okul bahçelerimizde bile rahatlıkla oynanabilir. bir de düşük kalite futbol ve basketbol toplarının çok çabuk deforme olması ve maliyetler voleybolu öne çıkarıyor.
lise ya da öncesini aklınıza getirirseniz özellikle futbol topunun ve sahanın eğitimciler tarafından ne kadar önemli görüldüğünü hatırlayabilirsiniz. hiçbiri çıkıp "voleybol oynayamazsınız, izin vermiyoruz" demez kolay kolay. futbolda ise türlü türlü bahanelerle karşı karşıya kalabilirsiniz. beden eğitimi derslerinde özellikle kız öğrencilerin büyük bir kısmının yapabileceği en büyük aktivitedir voleybol oynamak. futbol sahası erkeklere tahsis edilir, basketbol sahasını da genelde erkekler kapar. kızlara kalan şey voleybol sahası ve varsa badminton için raketlerdir. bunun 18 yaş altı ve üstü gençlerin bu spor dalını takip etmesinde büyük bir payı olduğu inkar edilemez bir gerçek. yoksa bu konuda çalışmalar yapıldığını veya sistematik bir atılım olduğunu düşünmüyorum.
kızlar bu spor dalını icra etme özgürlüğüne sahip oldukları için voleybol konusunda kendilerini keşfetme imkanına sahipler. yetenekli olup olmadıklarını ya da zevk alıp almadıklarını fark edebiliyorlar. futbol veya basketbol gibi diğer birçok branş için aynı şeyi söyleyemem mesela. türkiye'de neden dünya çapında ya da avrupa çapında yüzücü yetişemez? çünkü bırakın liseleri, çoğu üniversitede kapalı yüzme havuzları bile yoktur. olimpiyat yüzücüleri yetiştirmeniz için insan eliyle tasarlanmış havuzlara kesinlikle ihtiyacınız var. 3 tarafımızın denizlerle çevrili olması bu spor için zaruri gereksinimleri çaba harcamadan karşılayabileceğimiz anlamına gelmiyor. bunu da her turnuvada görüyoruz zaten. kaynak ve bütçe ayırmak şart. bu spor dallarında başarı ve ilgi bekliyorsanız yatırım yapmak zorundasınız.
kısacası başarı ve o spora olan ilgi biraz da imkan işi. yüzücümüz gibi tenisçimiz de yok çünkü kortlarımız yok. imkan neredeyse yönelim de o yöne doğru akar. o yüzden voleybol izleyicileri özellikle son dönemde oldukça arttı ve çoğunluğunu gençler ve özellikle genç kızlar/kadınlar oluşturuyor. voleybola olan ilginin/başarının tek sebebinin okullardaki basit voleybol sahalarından ibaret olduğunu savunmuyorum ama çok önemli bir yerinin olduğunu da kolaylıkla ifade edebilirim. bu maliyeti az olan spora yatırım yapmayı düşünürsek(daha doğrusu az miktardaki yatırımı arttırabilirsek) türkiye voleybol konusunda dünyanın en büyük birkaç ekolünden bir tanesi olabilir çünkü şu an için ortada açılacak ya da kapanacak bir makas yok denilebilir. özellikle de diğer spor branşlarıyla kıyaslanırsa.
bütün bunların yanında başta italya olmak üzere rusya gibi ülkeler yatırımlarını arttırır, üzerine amerika kadınlar voleybol ligi için ciddi şeyler düşünürse geçmiş olsun. ligimizde izlediğiniz yıldız sporcular da yavaş yavaş dağılmaya başlar ve makas açılır.
kendi oyuncularımızı çıkarmak ve kaliteli yabancı oyuncularla desteklemek şart. tecrübe edinmek için ünlü isimlere de ihtiyaç var. kaliteli yabancı oyuncular hem lig hem de avrupa müsabakaları için önemli. denge doğru kurulmazsa sistem patlar. bana biraz "yıldız saplantımız" varmış da tek amacımız en güçlü lig olmakmış ve bunun için para harcıyormuşuz gibi geliyor. bu da ilerleyen yıllarda dengeleri değiştirebilir.
türkiye'de okullarımızın çok büyük bir kısmı yetersiz. hem eğitim hem de sportif, kültürel, bilimsel ve teknolojik imkansızlıklar söz konusu. burada çevresel koşullar etkili bir eğitim anlayışı için eksik olduğundan dolayı öğrenciler imkanların en rahat olduğu dallara yönlendiriliyor ya da yönlendirilmek zorunda kalınıyor. öğrencilere voleybol oynayabilmeleri için gerekli olan ortamı sağlamak için ihtiyaç duyulan malzemeler çok basit. 1 adet file ve 1 adet top. koca kale direklerine ve basketbol potalarına ihtiyaç yok. sahanın futbol ve basketbol sahası kadar büyük olmasına da gerek yok. böylelikle saçma sapan, küçücük okul bahçelerimizde bile rahatlıkla oynanabilir. bir de düşük kalite futbol ve basketbol toplarının çok çabuk deforme olması ve maliyetler voleybolu öne çıkarıyor.
lise ya da öncesini aklınıza getirirseniz özellikle futbol topunun ve sahanın eğitimciler tarafından ne kadar önemli görüldüğünü hatırlayabilirsiniz. hiçbiri çıkıp "voleybol oynayamazsınız, izin vermiyoruz" demez kolay kolay. futbolda ise türlü türlü bahanelerle karşı karşıya kalabilirsiniz. beden eğitimi derslerinde özellikle kız öğrencilerin büyük bir kısmının yapabileceği en büyük aktivitedir voleybol oynamak. futbol sahası erkeklere tahsis edilir, basketbol sahasını da genelde erkekler kapar. kızlara kalan şey voleybol sahası ve varsa badminton için raketlerdir. bunun 18 yaş altı ve üstü gençlerin bu spor dalını takip etmesinde büyük bir payı olduğu inkar edilemez bir gerçek. yoksa bu konuda çalışmalar yapıldığını veya sistematik bir atılım olduğunu düşünmüyorum.
kızlar bu spor dalını icra etme özgürlüğüne sahip oldukları için voleybol konusunda kendilerini keşfetme imkanına sahipler. yetenekli olup olmadıklarını ya da zevk alıp almadıklarını fark edebiliyorlar. futbol veya basketbol gibi diğer birçok branş için aynı şeyi söyleyemem mesela. türkiye'de neden dünya çapında ya da avrupa çapında yüzücü yetişemez? çünkü bırakın liseleri, çoğu üniversitede kapalı yüzme havuzları bile yoktur. olimpiyat yüzücüleri yetiştirmeniz için insan eliyle tasarlanmış havuzlara kesinlikle ihtiyacınız var. 3 tarafımızın denizlerle çevrili olması bu spor için zaruri gereksinimleri çaba harcamadan karşılayabileceğimiz anlamına gelmiyor. bunu da her turnuvada görüyoruz zaten. kaynak ve bütçe ayırmak şart. bu spor dallarında başarı ve ilgi bekliyorsanız yatırım yapmak zorundasınız.
kısacası başarı ve o spora olan ilgi biraz da imkan işi. yüzücümüz gibi tenisçimiz de yok çünkü kortlarımız yok. imkan neredeyse yönelim de o yöne doğru akar. o yüzden voleybol izleyicileri özellikle son dönemde oldukça arttı ve çoğunluğunu gençler ve özellikle genç kızlar/kadınlar oluşturuyor. voleybola olan ilginin/başarının tek sebebinin okullardaki basit voleybol sahalarından ibaret olduğunu savunmuyorum ama çok önemli bir yerinin olduğunu da kolaylıkla ifade edebilirim. bu maliyeti az olan spora yatırım yapmayı düşünürsek(daha doğrusu az miktardaki yatırımı arttırabilirsek) türkiye voleybol konusunda dünyanın en büyük birkaç ekolünden bir tanesi olabilir çünkü şu an için ortada açılacak ya da kapanacak bir makas yok denilebilir. özellikle de diğer spor branşlarıyla kıyaslanırsa.
bütün bunların yanında başta italya olmak üzere rusya gibi ülkeler yatırımlarını arttırır, üzerine amerika kadınlar voleybol ligi için ciddi şeyler düşünürse geçmiş olsun. ligimizde izlediğiniz yıldız sporcular da yavaş yavaş dağılmaya başlar ve makas açılır.
kendi oyuncularımızı çıkarmak ve kaliteli yabancı oyuncularla desteklemek şart. tecrübe edinmek için ünlü isimlere de ihtiyaç var. kaliteli yabancı oyuncular hem lig hem de avrupa müsabakaları için önemli. denge doğru kurulmazsa sistem patlar. bana biraz "yıldız saplantımız" varmış da tek amacımız en güçlü lig olmakmış ve bunun için para harcıyormuşuz gibi geliyor. bu da ilerleyen yıllarda dengeleri değiştirebilir.