159
2013-2014 sezonunun özeti gibi bir maç. maç öncesinde taraftar gayet kendinden emin ve her ne kadar fenerbahçe’nin arkasında olsa da kapatabilecek potansiyelde olan bir takım, fakat maç başladığında tüm öngörülerin yerle yeksan olduğu bir akşam. yabancı sınırının elimizi kolumuzu büktüğü, lige, takıma ve olan bitene yabancı teknik direktörümüzün anlam veremediğimiz hamleleri ile giden bir sezonun maçıydı. tabi ihaleyi mancini’ye yıkmak işin kolayı olur. bulunulan sezondan önceki 2 sezonun gol kralı burak yılmaz ve her ne kadar 35 yaşında olsa da yalnızca tecrübesi ile en azından ciddi bir süre zarfı içerisinde tehdit olan didier drogba ile deplasmanda zaten zor girdiğimiz pozisyonlarda gol kaçırma yarışı oynadığımız, yarım yamalak da olsa bir şeyler yapmaya çalışan sneijder ve melo’nun emeklerinin bir işe yaramadığı garip bir dönem. hamit’in 3 sezon civarı sürecek kronik sakatlığının ilk dönemleri, takımın en faydalı oyuncularından birisinden faydalanamıyoruz. telles daha acemi, potansiyel vadediyor ancak tam hazır değil. acaba riera’yı salmasa mıydık diye hayıflanıyoruz ama euro’nun henüz 2 küsür liralarda gezdiği dönemlerde 3 milyon euro’dan biraz fazla maaşı akıllara geliyor. düşünün 3 milyon euro o dönemde bile 10 milyon lira etmiyor! sağ bekte eboue oynasa bir dert, oynamasa bir dert. sıklıkla sabri ile sınanıyoruz yokluğunda. bir de veysel sarı var ki olsa ne farkeder, olmasa ne. paşa selçuk kendini salmaya başlamış bile, üzerine 3 hafta sonra oynanacak fenerbahçe maçında formasını çıkartmaya hazırlanıyor. geri kalan oyuncular için kayda değer herhangi bir şey yok. bir de ribery’e özenip, mehmet nas kadar bile kariyeri olamayan hajrovic var ama futbolu mu yoksa karakteri mi daha beter hala daha karar veremiyorum.
bu arada şunu söylemem lazım, bu sezon wesley sneijder’in galatasaray’daki en iyi sezonuydu. herkes şampiyonluk sebebiyle bir sonraki sezonu söyler, fakat oyun anlamında çok daha fazla aktif ve daha fazla skorerdi. bunu sezon sonundaki dünya kupası motivasyonuna bağlıyor ve hak veriyorum.
maçla ilgili aklımda kalan ise karabüksporlu oyuncuların son dakikalarda kazandığımız bir serbest vuruş öncesi hizayı ve ofsaytı bozmamak için el ele tutuşmaları ve 88. dakikada drogba’nın yerinde ceyhun gülselam’ın oyuna girmesiydi. ikisi de aynı enteresanlıkta, ikisi de aynı kifayetsizlikte.
o gün mücadele eden takım kadrolarına baktığımızda bugün karabükspor’dan kimse yok. bizde de yadigar muslera kaldı. o da bugün var yarın yok.
yazının en başına döneyim. halbuki sezon başında ağustos-eylül aylarında her şey ne güzel başlamıştı.
bu arada şunu söylemem lazım, bu sezon wesley sneijder’in galatasaray’daki en iyi sezonuydu. herkes şampiyonluk sebebiyle bir sonraki sezonu söyler, fakat oyun anlamında çok daha fazla aktif ve daha fazla skorerdi. bunu sezon sonundaki dünya kupası motivasyonuna bağlıyor ve hak veriyorum.
maçla ilgili aklımda kalan ise karabüksporlu oyuncuların son dakikalarda kazandığımız bir serbest vuruş öncesi hizayı ve ofsaytı bozmamak için el ele tutuşmaları ve 88. dakikada drogba’nın yerinde ceyhun gülselam’ın oyuna girmesiydi. ikisi de aynı enteresanlıkta, ikisi de aynı kifayetsizlikte.
o gün mücadele eden takım kadrolarına baktığımızda bugün karabükspor’dan kimse yok. bizde de yadigar muslera kaldı. o da bugün var yarın yok.
yazının en başına döneyim. halbuki sezon başında ağustos-eylül aylarında her şey ne güzel başlamıştı.