16
futbolun tadı amatörlüktedir zannımca. zira futbol birçok spora göre az skorlu, temposu düşük ve mücadeleye dayalı olup bu hususlarda çok geri kalmaktadır. lakin burada koca bir 'ama' var. biz zannımca oradaki mücadeleyi, hırsı, küçük anların bir bütünü etkilemesini seviyoruz. işin özü olarak ben futbolu hayata çok benzetiyorum, hayatın kendisine. hiçbir spordan da bu hissiyatı tam olarak alamıyorum. bununla birlikte son dönemlerde futbolun iyice sermaye ve teknoloji girmesiyle -kısacası profesyonelleşmesiyle- hayatın o amatörlüğünden, kendisinden, gittikçe uzaklaşmaya başladı. lakin sıkıntı şuradaki hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. bu doğrultuda eğer futbolu eskisi gibi devam ettirmeye kalkışsak bu sporla ilgilenen sayısı azalacaktı ve büyük ihtimal kısa süre zarfında da ölecekti. futbolun ayakta kalması için bir şey feda edilmesi gerekiyordu. kapitalist dünyada da maddi anlamda ayakta olabilmek için feda edilebilecek en zararsız şey (!) futbolun ruhuydu. yani bizim futbolu sevmemizdeki en kilit şey. bu doğrultuda benim aklıma yapılabilecek pek bir şey gelmiyor zira futboldaki en önemli hususlardan biri de rekabettir yani kazanma hırsı, daha iyi olma hırsı. profesyonel bir şekilde hazırlanan takım amatör ama çok yetenekli bir takımı çok rahat yenebilir. kimse sırf amatör ruh için şampiyonlar ligi kupasından vazgeçmez. lakin kısa vadede hala futbol bize zevk verecek zira o ruhu hisseden insanlar hala var ve futbol hala tam anlamıyla profesyonel olmadı. hala insan ilişkilerine dayalı, günlük performanslar etkili ve anlar kritik rol taşıyor. keşke bir orta yol olsa ve futbolun özünü kaybetmek zorunda kalmasak onu ayakta tutmak için.