• 321
    içinde birçok etken barındıran gerçek.

    bi kere birinci etken euro kuru. senin gelirlerin tl, giderlerin euro bi kere. şampiyonlar ligine gitmek bu yüzden çok önemli. hele çeyrek falan görürsen tek kalemde 500 milyon tl falan giriyor kasana. hele chelsea falan, adamın 5000 tl ye sattığı bileti sen 300 liraya satınca pahalı satmış oluyosun, sen hesapla adamın ekonomik olarak tek maçta sana koyduğu farkı.

    ikinci en önemli etken gerçek hayatta fm oynamak isteyen über zengin tipler. abramovich denen adamdan bu furyayı başlattığı için tiksiniyorum. arab’ın biri gelip basıyor parasını, messi’yi, neymar’ı, mbappe’yi aynı takıma toplayabiliyor. e adamların para derdi olmadığı için, rekabet arttıkça rakamlar garipleşiyor. mesela senin senelerini kurtaracak olan ndiaye transferi, adam için deneyip çöpe atsa da farketmeyecek bir transfer. biz de hala luyindama’ya verdiğimiz 8 milyon euro, üstelik biz az da olsa luyindama’dan faydalanmış olmamıza karşın, çöpe gitti diye ağlıyoruz.

    daha üstüne antrenman teknikleri muhabbeti var. bizim taraftarın anlamadığı, bu teknikler bedava değil. yani adamların tek olayı, stoperler faul yapmasın diye antrenmanda ellerine limon falan vermek değil. örneğin bayer leverkusen şu an bir app üzerinden futbolcunun maçtaki vücut hareketlerine göre futbolcunun ne kadar kaliteli olduğunun çıkarımını yapıyor. adam topun durumuna göre kafasını hangi tarafa çevirmiş, ayağının durumu ne falan ordan anlıyor ki bu futbolcu olacak transfer edelim. anlamıyor da app söylüyor zaten ona. ya da kendi futbolcusu için diyor ki şunu öğretmemiz gerek.

    peki bunlar bedava mı? tabii ki değil. sen daha alt yapına saha yapamayacak durumdasın. stadın zemini bakım yapmadığın için balçığa dönüyor, koltuklarını boyamak için 10 sene bekliyorsun, futbolcu maaşları diye bi konun falan var yani. hani diyebilirsin ki bu app’i yaptırmak ne kadar pahalı olabilir. ya da başka biri der ki bayern’in kullandığı o pas şiddeti ayarlama cihazını (adını hatırlayamadım) almak ne kadar zor olabilir. ama bu bi paket işte. senin total bir yatırıma ihtiyacın var. her tarafı dökülen alt yapına app yaptırsan ne olacak, 11 yaşında messi keşfetsen eğitebilecek misin çocuğu?

    işin kötüsü bu iş burada durmayacak. sınırsız şekilde para üreten bir sektör burası. bu kadar sınırsız para akıtılan ve herkesin gözünü daha çok paraya diktiği bir sektörde, elbette her geçen gün yatırımlar artmaya devam edecek. liverpool haaland’ı alınca city mbappe’ye gözünü dikecek, chelsea futbolcuların gücünü arttıracak bir cihazı özel olarak yaptırdığında united yapay zekaya iyi teknik direktörün kim olduğunu belirleyecek bir yazılım yaptıracak falan.

    makas açıldı mı, açıldı. elbette bunları bahane olarak sunup da şampiyonlar ligi’nde en azından üçüncü olamamayı normalleştirmemek gerek. burada yapılabileceğin en iyisi yapılmalı ve gelirler arttırılıp borçlar bitirilmeli, ve yapılan saçma transferlerden ders alınmalı, bu en önemlisi. şu an liverpool sublimotion (ibiza’daki dünyanın en pahalı restoranı) ise sen dördüncü levent’teki kardeşler kebap’sın ve aynı müşteri kitlesini etkilemeye çalışıyorsun. olmaz yani, o adam gelmez sana. sen önce şu dükkanın borçlarını bitir, kendini çevirebilecek hale gel, sonra birkaç lüks dokunuş yaparsın ekonomin rahatladığında istersen, sandalyeleri falan değiştirirsin, adım adım. ülkede en başta var olan sorun değişmedikçe asla sublimotion olamazsın ama orda da umudumuz var en azından.

    makasın açıldığını söylemek günah değil. hepimiz biliyoruz ki bu fatih terim’e sallamak için kullanılan yöntemlerden biri haline geldi. bence de fatih hoca bunu real madrid’den 6 yiyince falan söylemeseydi daha iyi olurdu. hani bi söz vardır her doğru her yerde söylenmez diye, bunu bahane gibi söyleyince hoş olmadı, ama söylediği şey bir gerçek. futbolda sürpriz sonuçlar olabilir fakat bizim real madrid’e, psg’ye yenilmemiz kadar doğal bir şey yok. 6 yememiz bile doğal, hiç sürpriz değil. ancak adamlar çok kasmazsa, sen acayip gaz durumdaysan, biraz da şanslıysan kazanabilirsin ya da 5 falan yemezsin.

    bunun teknik taktikle ilgisi elbette var da, senin teknik-taktik üreten ekibine sağladığın destek ve yatırımla adamınki aynı değil, burası da hayvan gibi fark içeren bi alan. yoksa futbolda milyonlarca sistem yok, herkes tarafından bilinen gerçekler var, şöyle oynayan takımı şöyle savunursun falan. fakat tekniği taktiği veren adamlardan birisi onu mbappe’ye veriyor, ötekisi garry rodrigues’e. hiçbir taktik hata yapmayan iki teknik direktör bu iki takımı karşılaştırsa, robotik bir oyundan bahsediyorsak, senin takımının o takımı yenme ihtimali yok.

    bu yüzden bizim daha çok ihtiyacımız olan şey robotik olanın dışına çıkmak. motivasyon mesela, elbette taktiğin iyi olacak ama hedeflerin yoksa o taktik bi boka yaramaz.

    neyse, uzadı entry. bu makasın açılması konusu doğru. umuyorum bunu hem tek bir insanın üstüne yükleyip, hem hiç yatırım yapmayıp, hem ondan düzeltmesini bekleyip, hem de makas açıldı dedi diye taşak geçmekten vazgeçeriz artık.

    edit: gelen bir mesaj üzerine edit yapmak ihtiyacı doğdu. söylediğim gibi bunun bir bahane olarak kullanılması doğru değil, hoş da değil. keşke fatih hoca bunu yapmasaydı ama o dönemki hayal kırıklığına bağlanabilir bu. neden bu gerçek üzerinden analiz yapılmamalı, çünkü futbol tam anlamıyla robotik bir oyun değil. benim nezdimde o dönemki maçlar normalden farklı sonuçlar değildi. senin kadrona doldurduğun üç beş kiralık oyuncuyla kurdum zannettiğin rüya takımın elemanlarını, evet seri’den, nzonzi’den falan bahsediyorum, psg istese parmağını şıklatır gibi satın alır, sonra da onları bırak 11’e, yedeklere bile yazmaz tribüne oturtur, bari taraftar olun der.

    bizim o psg’yi yenmemiz için sürprize ihtiyacımız vardı, şansa ihtiyacımız vardı, motivasyonumuzun yüksek olması gerekiyordu falan. yani futbolun robotik olmayan taraflarını güçlü tutmamız gerekiyordu.

    türk futbol tarihi boyunca da bu böyle oldu. düşünün, bu ülkenin futbolda elde ettiği en büyük başarı uefa kupası. ama o kupayı alırken elimizde 10 tane kaliteli yabancı falan yoktu ki bizim. kaliteli türk oyuncularımız vardı, fatih hoca onları güzelce harmanladı, üstüne hagi, popescu, taffarel gibi yıldızları serpiştirdi. fakat o kupadaki ana konu robotik olmayan unsurlardı, çaba, inanç, vesaire idi.

    işte futbol robotik olmadığı için biz gelip burada ankaragücü’ne de yenilebiliyoruz mesela. mesela bizim o 6 yediğimiz neymar’lı, mbappe’li psg fransa ligi’nde yine bizim yüzüne bakmadığımız burak yılmaz’ın taşıdığı lille takımına şampiyonluk kaybedebiliyor. demek ki olabiliyor bunlar. biz real madrid’i sürpriz yapıp yenebiliyoruz, ankaragücü de bizi sürpriz yapıp yenebiliyor. psg fransa ligi şampiyonluğunu kaçırabiliyor, biz de türkiye ligi şampiyonluğunu. psg’den bu kadar bahsetmişken, geçenlerde bir yazar arkadaşımız lampard da takım yeni diyordu, bak o gitti yeni teknik adam geldi chelsea şampiyonlar ligi şampiyonu oldu demişti. o yeni teknik adam dediği de lille’e şampiyonluk kaybedilmesinde en büyük emeği olan ve kovulan eski psg teknik direktörü, thomas tuchel. :)

    konuya dönersek, 8/10 gibi kolay kolay başarılamayacak bir şampiyonluk oranı yakalamış, avrupa’da seni bütün yukarıda anlattıklarıma karşın hatırı sayılır yerlere taşımış bir teknik adamı, kendisinin inancı varken ve eline yepyeni ve gencecik bir takım vermişken, takımın henüz uyumu gerçekleşmediği ve yeterli tecrübesi de olmadığı barizken, 5-6 maç kötü futbol var diye kovmak, ya da o teknik adamın istifasını istemek komik bile değil. dünyada herhangi birine sorsan güler yani sana. azıcık sabrediverelim her noktada adamla taşak geçme çabasına girmeden evvel.
App Store'dan indirin Google Play'den alın