14
kadro istikrarı evet başarının anahtarlarından biridir. evet avrupa kulüplerinin en çok değer verdiği prensiplerdendir ama maalesef ülkemizde bu geçerli değil. ülkemizde hiçbir futbolcu üç maçtan sonra aynı fiziki direnci ve kondisyonu gösteremiyor.
avrupalı futbolcunun kondisyonu ile türkiye’deki futbolcularınki neden farklı tam olarak bilmiyorum ama;
-beslenme konusundaki yanlışlardan kaynaklanabilir,
-yaşam tarzlarındaki farklılıklardan kaynaklanabilir,
-antreman sistemindeki yanlışlardan kaynaklanabilir
gibi ihtimaller geliyor aklıma. belki de bunların hepsinin birden etkisi olabilir. avrupa’daki disiplin ile bizdeki aynı değil. avrupa’da bir takımın antremanına örneğin futbolculaeın çocuklarını getirmesi düşünülemez bile. o teknik direktör bunu yapan futbolcuyu afaroz eder. zaten futbolcunun aklına böyle bir şey de gelmez.
tabii ki insan olmanın bir parçası çocuklarımızla oynamak ama profesyonel hayatta motivasyon kaybına yol açacaksa kimse buna izin veremez. her hafta bir futbolcumuzun çocuklarıyla birlikte florya’da antremana çıktığına şahit oluyoruz ve ben buna çok şaşırıyorum. çocukları seveceksek -ki ben çok severim- bunun için özel organizasyonlar yapıp orada sevmek ilgi göstermek en doğrusu. bir 23 nisanda florya’da düzenlenen resim etkinliği gibi.
tabii ki çocukları basit örneklerden birisi olarak zikrettim. en az oniki varyantı olan motivasyonu artırma yöntemleri çok bilimsel bir konudur. motivasyonu artırıcı faaliyetler ve uygulamalar bilimsel yöntemlerle yapılmalı ve doğaçlama hapı ile tüm takıma yutturulmalı. motivasyonu düşürücü hareket ve uygulamalardan ise dikkatle kaçınılmalı. belki o zaman kadro istikrarından söz edebiliriz. bu şartlar gerçekleşinceye kadar bizde rotasyon devam etmeli diye düşünüyorum. diagne’nin kasımpaşa maçına kadar oynadığı futbol ile kasımpaşa maçında oynadığı futbolu kıyaslayın ne demek istediğimi anlarsınız. fenerbahçe’nin deplasmanda oynadığı futbol ile iç sahada oynadığı futbolu kıyaslayın ne demek istediğimi anlarsınız. hemen bütün kulüpler için geçerli bu söylediklerim.
avrupalı futbolcunun kondisyonu ile türkiye’deki futbolcularınki neden farklı tam olarak bilmiyorum ama;
-beslenme konusundaki yanlışlardan kaynaklanabilir,
-yaşam tarzlarındaki farklılıklardan kaynaklanabilir,
-antreman sistemindeki yanlışlardan kaynaklanabilir
gibi ihtimaller geliyor aklıma. belki de bunların hepsinin birden etkisi olabilir. avrupa’daki disiplin ile bizdeki aynı değil. avrupa’da bir takımın antremanına örneğin futbolculaeın çocuklarını getirmesi düşünülemez bile. o teknik direktör bunu yapan futbolcuyu afaroz eder. zaten futbolcunun aklına böyle bir şey de gelmez.
tabii ki insan olmanın bir parçası çocuklarımızla oynamak ama profesyonel hayatta motivasyon kaybına yol açacaksa kimse buna izin veremez. her hafta bir futbolcumuzun çocuklarıyla birlikte florya’da antremana çıktığına şahit oluyoruz ve ben buna çok şaşırıyorum. çocukları seveceksek -ki ben çok severim- bunun için özel organizasyonlar yapıp orada sevmek ilgi göstermek en doğrusu. bir 23 nisanda florya’da düzenlenen resim etkinliği gibi.
tabii ki çocukları basit örneklerden birisi olarak zikrettim. en az oniki varyantı olan motivasyonu artırma yöntemleri çok bilimsel bir konudur. motivasyonu artırıcı faaliyetler ve uygulamalar bilimsel yöntemlerle yapılmalı ve doğaçlama hapı ile tüm takıma yutturulmalı. motivasyonu düşürücü hareket ve uygulamalardan ise dikkatle kaçınılmalı. belki o zaman kadro istikrarından söz edebiliriz. bu şartlar gerçekleşinceye kadar bizde rotasyon devam etmeli diye düşünüyorum. diagne’nin kasımpaşa maçına kadar oynadığı futbol ile kasımpaşa maçında oynadığı futbolu kıyaslayın ne demek istediğimi anlarsınız. fenerbahçe’nin deplasmanda oynadığı futbol ile iç sahada oynadığı futbolu kıyaslayın ne demek istediğimi anlarsınız. hemen bütün kulüpler için geçerli bu söylediklerim.