40
şutu çeken futbolcunun meziyetlerinden, çekilen şutun kalitesinden, kalecinin veya defansın kalitesinden, en önemlisi de defansın hazırlıksız yakalanıp yakalanmamasından bağımsız olarak, şutun çekilmiş olduğu konumdan çekilen şutların golle sonuçlanabilme ihtimalini gösteren istatiatiki bir değerdir. her istatistik gibi 3-4 maçlık örneklemde anlamlı olmayıp, 40 maçlık bir sezonda takımın pozisyona girip girmediği konusunda daha anlamlı sonuçlar verecektir.
ancak pozisyona girmek iyi bir futbol mudur? bence problem burada başlıyor. evet, futbol bir fırsat oyunu ve yeterli fırsatı yakalayabiliyorsan "iyi oynadım" diyebilirsin. en azından sonuç odaklı baktığın zaman bu doğru bir önerme olabilir. ancak futbol bir eğlence aracı ve sadece sonuç değil, sonuca nasıl gittiğin de önemli. net bir örnek değil ancak anlatmak istediğimi anlatmakta yardımcı olabilir: 80 dk. boyunca hiçbir aksiyonun olmadığı bir oyunda son 10 dk. üstüste 5-6 net gol fırsatı yakalayabilirsiniz ve bu 10 dk. boyunca gerçekten iyi oynamışsınızdır, ancak 80 dk. boyunca seyirciye hiçbir şey vaadedemiyorsanız seyirciyi kaybedersiniz. sonucu almış veya alamamış olmanızdan bağımsız olarak, futbol izleyicisi sizi izlerken kısa bir süre hariç sıkıldığı hissine kapılıyorsa burada iyi bir oyundan söz edilmemeli.
buradan galatasaray'a bağlayabiliriz. evet, pozisyona girebiliyoruz ancak pozisyona girmediğimiz zamanlarda ne kadar aksiyon veya heyecan yaşatabiliyoruz. tempolu bir oyunumuz yok, sadece sonuç odaklıyız. katı bir savunma futbolu kadar olmasa da sonuç odaklıyız ve topu vermezsem gol yemem anlayışıyla daha risksiz olduğunu düşündüğümüz bir oyun oynuyoruz. kontrataklarda yaşadığımız problem de bu oyunun daha az riskli olup olmadığı konusunda bir soru işareti oluşturuyor. maç içerisinde bölüm-bölüm oyunu hızlandırıp gol atmayı amaçlıyoruz ama bu bölümler genel anlamda yetersiz. daha düşük tempoda oynayıp topu kaptığımızda ani atağa çıkıp rakibi düzensiz yakalamak yerine topu kaptırma riskini almayarak topu tutup rakibin geri dönmesine müsaade ediyoruz. burada da xg açısından fatal olmasa da bir error oluşuyor. bizim xg yarattığımız pozisyonlarda savunmaya yerleşmiş takımın defans hattının arasında görece küçük boşluklar yaratarak o boşluklardan şut çekerken rakip takımlar bizim kalemize ani ataklarla 3'e 3 veya 4'e 4 gelerek çok büyük boşluklardan çok daha rahat şut pozisyonları buluyorlar. misal bizim çektiğimiz şut 4 savunma oyuncusunun arasından gol olmak zorundayken rakibimizin birebir aynı yerden çektiği şut en fazla iki savunma oyuncumuzun arasından atılıyor. xg değeri aynı da olsa daha az baskı altında yapılan vuruş daha kontrollü ve gol ihtimali daha yüksek olan vuruş oluyor.
sonuç olarak rakiplerimizden daha fazla pozisyona girip ve xg üretmiş olabiliyoruz ancak hem dar alandan yapılan vuruşların kalitesi çok daha düşük oluyor hem de pozisyon bulamadığımız zamanlarda coşkulu olmayan hücumlarımız yüzünden izlemesi hayli zor oluyor. son oynadığımız randers maçının ikinci yarısı ve kasımpaşa maçının ilk yarısında çok daha coşkulu ve hızlı bir oyun oynadık, rakip savunmanın düzenini bu şekilde bozabildik. bunu şahsen bir istisna değil, ilerleme olarak düşünmek istiyorum. umarım bu oyunumuzu 90 dakikaya yayabildiğimiz maçlar izleyebiliriz.
ancak pozisyona girmek iyi bir futbol mudur? bence problem burada başlıyor. evet, futbol bir fırsat oyunu ve yeterli fırsatı yakalayabiliyorsan "iyi oynadım" diyebilirsin. en azından sonuç odaklı baktığın zaman bu doğru bir önerme olabilir. ancak futbol bir eğlence aracı ve sadece sonuç değil, sonuca nasıl gittiğin de önemli. net bir örnek değil ancak anlatmak istediğimi anlatmakta yardımcı olabilir: 80 dk. boyunca hiçbir aksiyonun olmadığı bir oyunda son 10 dk. üstüste 5-6 net gol fırsatı yakalayabilirsiniz ve bu 10 dk. boyunca gerçekten iyi oynamışsınızdır, ancak 80 dk. boyunca seyirciye hiçbir şey vaadedemiyorsanız seyirciyi kaybedersiniz. sonucu almış veya alamamış olmanızdan bağımsız olarak, futbol izleyicisi sizi izlerken kısa bir süre hariç sıkıldığı hissine kapılıyorsa burada iyi bir oyundan söz edilmemeli.
buradan galatasaray'a bağlayabiliriz. evet, pozisyona girebiliyoruz ancak pozisyona girmediğimiz zamanlarda ne kadar aksiyon veya heyecan yaşatabiliyoruz. tempolu bir oyunumuz yok, sadece sonuç odaklıyız. katı bir savunma futbolu kadar olmasa da sonuç odaklıyız ve topu vermezsem gol yemem anlayışıyla daha risksiz olduğunu düşündüğümüz bir oyun oynuyoruz. kontrataklarda yaşadığımız problem de bu oyunun daha az riskli olup olmadığı konusunda bir soru işareti oluşturuyor. maç içerisinde bölüm-bölüm oyunu hızlandırıp gol atmayı amaçlıyoruz ama bu bölümler genel anlamda yetersiz. daha düşük tempoda oynayıp topu kaptığımızda ani atağa çıkıp rakibi düzensiz yakalamak yerine topu kaptırma riskini almayarak topu tutup rakibin geri dönmesine müsaade ediyoruz. burada da xg açısından fatal olmasa da bir error oluşuyor. bizim xg yarattığımız pozisyonlarda savunmaya yerleşmiş takımın defans hattının arasında görece küçük boşluklar yaratarak o boşluklardan şut çekerken rakip takımlar bizim kalemize ani ataklarla 3'e 3 veya 4'e 4 gelerek çok büyük boşluklardan çok daha rahat şut pozisyonları buluyorlar. misal bizim çektiğimiz şut 4 savunma oyuncusunun arasından gol olmak zorundayken rakibimizin birebir aynı yerden çektiği şut en fazla iki savunma oyuncumuzun arasından atılıyor. xg değeri aynı da olsa daha az baskı altında yapılan vuruş daha kontrollü ve gol ihtimali daha yüksek olan vuruş oluyor.
sonuç olarak rakiplerimizden daha fazla pozisyona girip ve xg üretmiş olabiliyoruz ancak hem dar alandan yapılan vuruşların kalitesi çok daha düşük oluyor hem de pozisyon bulamadığımız zamanlarda coşkulu olmayan hücumlarımız yüzünden izlemesi hayli zor oluyor. son oynadığımız randers maçının ikinci yarısı ve kasımpaşa maçının ilk yarısında çok daha coşkulu ve hızlı bir oyun oynadık, rakip savunmanın düzenini bu şekilde bozabildik. bunu şahsen bir istisna değil, ilerleme olarak düşünmek istiyorum. umarım bu oyunumuzu 90 dakikaya yayabildiğimiz maçlar izleyebiliriz.