• 7
    4 sebebe ayırıyorum.

    1- yanlış antreman

    geçen hafta lig maçı, hafta içi avrupa maçı, hafta sonu lig maçı. takım 1 haftada 3 maç oynamış. bunun üzerine düzgün rejenerasyon antremanı yapılmaz ise. sert antreman üzerine oyunculara ekstra fitness yazılırsa kaslara kaldırılamayacak yük biner. oyuncuların da sahada yürüyemeyecek hali olmaz.

    bunun olduğuna inanmak istemiyorum. taa 2010’ların başından beri oyunculara laktik asit testleri yapılıyor. bunu önder özen’den dinlemiştim.

    kandaki laktik asit seviyesi ile performans ilişiği her oyuncuda farklı oluyor. bazı oyuncularda düşük laktik asit seviyesi performanslarını öne çıkarırken - bu oyuncu tipi genelde atlet diye tabir ettiğimiz patlayıcı gücü yüksek, fuleli oyuncular, bazı oyuncu tiplerinde ise kandaki laktik asit seviyesinin bir tık daha yüksek olması performansı arttırıyor - bu oyuncu tipi de genelde orta sahada koşu mesafesi yüksek olan, anlık patlayıcı kuvvetten ziyade tüm maç belirli bir seviyede tempo yapıp ileri geri sağa sola giden oyuncular.

    değişik oyuncu tiplerine göre maçlardan önce laktik asit testleri yapılıp sonuçlara göre değerler optimum seviyeye çekiliyor.

    milyon dolarlık bir business’da bu basit tekniğin uygulandığını düşünüyorum

    2- yanlış rotasyon

    ilk maddede bahsettiğim teknik ile zaten hangi oyuncu ne kadar performans verebilir anlaşılıyor. bunun üzerine yorgun oyuncuyu sahaya sürünce oyuncu daha da yoruluyor ve allah korusun sakatlıklara davet çıkıyor.

    3- oyuncu kendine bakmıyor.

    milyon dolarlık topçusunuz. elinizin altında her türlü imkan var. diyetisyenin var, masörün var, fizik tedavicin var, var oğlu var.

    idmanından çık, gir masajına. sonra sok kendini bir şok buz banyosuna. çık sonra evine git. diyetisyenin yazdığı beslenmeni yap. uzat ayaklarını takıl evinde. canın istiyosa git fizik tedavine. elektrik, ultrason, açma germe her şey elinin altında.

    bunun yerine idmandan çıkıp istinye park akşam da sunset yapıyosan ronaldo olsan yorulursun.

    4- oyuncu perte çıkmış

    kaslar eskisi kadar yükü kaldırmıyor, kıkırdaklar gevşemiş, eklemler yumuşamış. oyuncunun vücudu ben bitmek üzereyim diye bağırıyor.

    bunu da sezon başı sağlık kontrollerinde veya transfer öncesi sağlık testlerinde çok kolay bir şekilde anlayabiliriz. ona göre gereken aksiyonlar alınır.

    .

    yukarıdaki dört sebepten dördü de direk teknik direktöre ve başkana yazar.

    sonuç olarak yorgun futbolcu diye bir şey olmamalı. kabul edilemez. var ise de sorun tespit edilip gereken önlemler alınmalı.

    -sayın burak başkan’a naçizane tavsiyem aşağıdakiler gibi olabilir.

    1- fatih hoca ile bir araya gelip takımdaki sorunlar nedir? diye sorup cevabına göre bir aksiyon planı oluşturmak

    2- florya’ya “şikayet ve istek kutusu” konulabilir. futbolcu, teknik ekip, çalışanların hepsi takım, tesis veya organizasyonla ilgili tespit ettiği bir sorunu veya görüşlerini kapalı bir zarfta kutu içine atabilir. bu görüşler isimsiz olmalı. daha sonra yönetim bunları inceler. büyük sorunlar için üçüncü parti bir denetim şirketiyle anlaşır. bu şirket gelir takımı habersiz denetler.

    3- teknik direktör, teknik ekip, kondüsyonerler, sağlık ekibi. hepsi bir performans değerlendirmesine tabii tutulur ve gereken şahıs veya şahıslar ile yollar ayrılır.

    sayın elmas eminim ki yorgun futbolcu tipini 4’ten fazla kaleme, sorun çözümünü de 3’ten fazla noktaya ayırabilecek kadar yetenekli ve tecrübelisiniz.

    sizden tek istediğim şu kulübü duygusal olarak değil bir şirketmiş gibi yönetmeniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın