73
bu olay hiç de öyle kapanacak bir mevzu değil.
işin enteresan tarafı sadece bizimle alakalı da değil. galatasaray'lı olsun olmasın bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiren bir mevzu bu.
bu ülkedeki adaletsizliğin, yozlaşmanın, bozulmanın karşısında duruşun bir yerden başlaması lazım.
taraflı, içinde bir cepheye kin dolu bir federasyon başkanı. o federasyon başkanının sponsoru olduğu bir takım, o takımın "silahım yanımda olsa" ile başlayan cümleler kurmaktan imtina etmeyen eski başkanı, bir kukladan farksız yeni başkanı, o yeni başkanın stadında ağırladığı bir kulübün ülkenin bir stadı hakkında bir kulübün aleyhine yaptığı açıklama, federasyonun içinden bir adamın halkbank'tan milletin parasını kredi olarak alıp ödememesi, o halkbank'ın başındaki kişilerin ilişkileri, önceki dönemde yaşananları.
hani bir pislik vardır, bir de pisliğin artık taştığı yer. biz artık taşmasını falan da geçtik, hepimizin ağzına gözüne girdi bu pislik öyle taşıyor.
ne zaman anlayacaksın vatandaş? ne zaman göreceksin? ne zaman bir eyleme geçeceksin? ne zaman "yeter" diyeceksin?
bakın bu sadece futbolda, diğerlerine girmiyorum off-topic olduğu için. ama ülkenin her alanı böyle be kardeşim! 5-6 yerden maaş ve "huzur hakkı" alan yöneticiler, diploması yeterliliği onu bunu olmadan banka yönetimlerine alınan eski sporcular, millet vekili olmak için yeterliliği bırak sadece tanınırlığı olan eski futbolcuların, motorcuların millet vekili yapılması. hukukun her adımda önünün kesilmesi hatta hukukun istenildiği gibi karar vermesi için içerisindeki yapıların değiştirilmesi, insanların buna göre sistematik olarak yerleştirilmesi.
"biz nasıl ülke olarak bu hale geldik" diye düşünmek yerine herkes sadece kendisi için, cephesi için adalet arıyor. oysa bu adalet herkese lazım değil miydi en son? herkese bir gün lazım olmayacak mı? mutlak doğrunun yanında olmayı, tarafsız olmayı bu kadar nasıl kaybedebildik?
ve korku iklimi. herkes korkuyor başına geleceklerden. bana kalırsa eğer ben v for vendetta filmindeki v'nin durduğu yerdeyim ve "insanlar hükümetlerinden korkmamalı, hükümetler insanlarından korkmalı" diyerek duruyorum. ancak öyle bir "mafya" örgütlenmesi de var ki işin içinde, korkanları da anlayabiliyorum. ancak vatandaş gördüğü bozulmaları korkmadan söyleyebilecek kadar cesur olmalı ki şikayet ettikleri şeyleri değiştirebilecek etkiyi yaratsınlar.
çürüdük ya. ve ben onun bunun peşinde, derdinde değilim. bu çürümenin, bu rezilliğin, bu pisliğin üzerine gitmenin, temizlemenin, ışığı yeniden bulabilmenin derdindeyim.
herkes de bu yolda olmalı.
işin enteresan tarafı sadece bizimle alakalı da değil. galatasaray'lı olsun olmasın bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiren bir mevzu bu.
bu ülkedeki adaletsizliğin, yozlaşmanın, bozulmanın karşısında duruşun bir yerden başlaması lazım.
taraflı, içinde bir cepheye kin dolu bir federasyon başkanı. o federasyon başkanının sponsoru olduğu bir takım, o takımın "silahım yanımda olsa" ile başlayan cümleler kurmaktan imtina etmeyen eski başkanı, bir kukladan farksız yeni başkanı, o yeni başkanın stadında ağırladığı bir kulübün ülkenin bir stadı hakkında bir kulübün aleyhine yaptığı açıklama, federasyonun içinden bir adamın halkbank'tan milletin parasını kredi olarak alıp ödememesi, o halkbank'ın başındaki kişilerin ilişkileri, önceki dönemde yaşananları.
hani bir pislik vardır, bir de pisliğin artık taştığı yer. biz artık taşmasını falan da geçtik, hepimizin ağzına gözüne girdi bu pislik öyle taşıyor.
ne zaman anlayacaksın vatandaş? ne zaman göreceksin? ne zaman bir eyleme geçeceksin? ne zaman "yeter" diyeceksin?
bakın bu sadece futbolda, diğerlerine girmiyorum off-topic olduğu için. ama ülkenin her alanı böyle be kardeşim! 5-6 yerden maaş ve "huzur hakkı" alan yöneticiler, diploması yeterliliği onu bunu olmadan banka yönetimlerine alınan eski sporcular, millet vekili olmak için yeterliliği bırak sadece tanınırlığı olan eski futbolcuların, motorcuların millet vekili yapılması. hukukun her adımda önünün kesilmesi hatta hukukun istenildiği gibi karar vermesi için içerisindeki yapıların değiştirilmesi, insanların buna göre sistematik olarak yerleştirilmesi.
"biz nasıl ülke olarak bu hale geldik" diye düşünmek yerine herkes sadece kendisi için, cephesi için adalet arıyor. oysa bu adalet herkese lazım değil miydi en son? herkese bir gün lazım olmayacak mı? mutlak doğrunun yanında olmayı, tarafsız olmayı bu kadar nasıl kaybedebildik?
ve korku iklimi. herkes korkuyor başına geleceklerden. bana kalırsa eğer ben v for vendetta filmindeki v'nin durduğu yerdeyim ve "insanlar hükümetlerinden korkmamalı, hükümetler insanlarından korkmalı" diyerek duruyorum. ancak öyle bir "mafya" örgütlenmesi de var ki işin içinde, korkanları da anlayabiliyorum. ancak vatandaş gördüğü bozulmaları korkmadan söyleyebilecek kadar cesur olmalı ki şikayet ettikleri şeyleri değiştirebilecek etkiyi yaratsınlar.
çürüdük ya. ve ben onun bunun peşinde, derdinde değilim. bu çürümenin, bu rezilliğin, bu pisliğin üzerine gitmenin, temizlemenin, ışığı yeniden bulabilmenin derdindeyim.
herkes de bu yolda olmalı.