2483
"lahanayı yerken kıtır kıtır, sapına gelince mee." derler ya, o hesap. kulüplerin hiçbir itirazını ciddiye almayacak olan federasyon. almaz, gereği yok.
bunu ısrarla yazacağım. bugün türkiye'de sahipli kulüpler hariç (ki dolaylı olarak onlar da dahil) bütün kulüpler devletin oyuncağıdır. bunun sebebi de sadece devlet değil, bizzat bu kulüpleri yönetmiş olan neredeyse tüm yönetimlerdir.
bütün futbol kulüpleri batık. bitmiş, iflas etmiş hepsi. spk çoktan bunlara el koymasına koyardı. bunu yapacağı zibil gibi sebep var. fakat öyle saçma yasalara tâbi ki bu kulüpler, yönetici olup kulüpleri borç batağında kulaç atmaya mahkum eden ama kendi servetini dağ gibi büyüten adamlar bugün hala o kulüplerin has adamları. dursun özbek gibi bir adam hala elini kolunu sallaya sallaya geziyor. ünal aysal'a bir kişi bile hesap soramadı. canaydın hala saygın adam olarak anılır. faruk süren bu kulübü borçsuz devralıp anasını ağlattı. fatih terim'in insanüstü başarısıyla avrupa kupası gelince temize çıkıverdi, efsane başkan oldu, bugün hala konuşuyor her yerde.
diğer kulüplerde de aynı şeyler var, tek tek saymaya gerek yok. bu yöneticiler onyıllardır bu kulüplerin içini boşalttılar. gelirler borcun faizini ödeyemez hale gelmiş. bankalar birliği anlaşması olmasa hepsi batacaktı. bu anlaşmayla "biz batmayalım ama bir süreliğine ipotek koyun bize." dedi bütün kulüpler ve buna mecburdular.
o yüzden kimse ağlamasın. burada haldun üstünel, cenk ergün gibi transfer sihirbazlarını(!) öve öve bitiremedi insanlar. o topçular o şişik ücretleri alırken o para gökten yağmıyordu. sen yıllarca paranı çarçur edersen, vergi cezaların affedilirse, garibandan söke söke alınan vergi senden lütfen alınırsa ve bütün bunların sonucunda süper lig'de izlenen futbol kiribati beşinci ligi seviyesinde olursa günü gelir, o devlet artık o futbolu avcunun içine alır, oyuncak gibi oynar.
yok yabancı sınırı, yok yerli serbestisi, yok bilmem ne... değeri üç iken beşe transfer edilip yıllık on verilen düşmüş yıldızları hava alanlarında karşılarken iyiydi. eninde sonunda iş bilmez adamların elden ele dolaştırdığı top olur çıkarsın böyle. onlar da seni el altından menajer kliklerine satarlar. en ufak tereddüt de duymazlar.
beğensen de bu, beğenmesen de bu. itirazı olan bu ligi izlemesin. sonuçta bu tip bir yerli zorunluluğu en çok fatih terim'in işine gelir. adam bunu bilmesine rağmen yabancı serbestisi getirdi. işte terim vizyonu > tüm türk futbolunun vizyonu. bunu da ekleyeyim.
bunu ısrarla yazacağım. bugün türkiye'de sahipli kulüpler hariç (ki dolaylı olarak onlar da dahil) bütün kulüpler devletin oyuncağıdır. bunun sebebi de sadece devlet değil, bizzat bu kulüpleri yönetmiş olan neredeyse tüm yönetimlerdir.
bütün futbol kulüpleri batık. bitmiş, iflas etmiş hepsi. spk çoktan bunlara el koymasına koyardı. bunu yapacağı zibil gibi sebep var. fakat öyle saçma yasalara tâbi ki bu kulüpler, yönetici olup kulüpleri borç batağında kulaç atmaya mahkum eden ama kendi servetini dağ gibi büyüten adamlar bugün hala o kulüplerin has adamları. dursun özbek gibi bir adam hala elini kolunu sallaya sallaya geziyor. ünal aysal'a bir kişi bile hesap soramadı. canaydın hala saygın adam olarak anılır. faruk süren bu kulübü borçsuz devralıp anasını ağlattı. fatih terim'in insanüstü başarısıyla avrupa kupası gelince temize çıkıverdi, efsane başkan oldu, bugün hala konuşuyor her yerde.
diğer kulüplerde de aynı şeyler var, tek tek saymaya gerek yok. bu yöneticiler onyıllardır bu kulüplerin içini boşalttılar. gelirler borcun faizini ödeyemez hale gelmiş. bankalar birliği anlaşması olmasa hepsi batacaktı. bu anlaşmayla "biz batmayalım ama bir süreliğine ipotek koyun bize." dedi bütün kulüpler ve buna mecburdular.
o yüzden kimse ağlamasın. burada haldun üstünel, cenk ergün gibi transfer sihirbazlarını(!) öve öve bitiremedi insanlar. o topçular o şişik ücretleri alırken o para gökten yağmıyordu. sen yıllarca paranı çarçur edersen, vergi cezaların affedilirse, garibandan söke söke alınan vergi senden lütfen alınırsa ve bütün bunların sonucunda süper lig'de izlenen futbol kiribati beşinci ligi seviyesinde olursa günü gelir, o devlet artık o futbolu avcunun içine alır, oyuncak gibi oynar.
yok yabancı sınırı, yok yerli serbestisi, yok bilmem ne... değeri üç iken beşe transfer edilip yıllık on verilen düşmüş yıldızları hava alanlarında karşılarken iyiydi. eninde sonunda iş bilmez adamların elden ele dolaştırdığı top olur çıkarsın böyle. onlar da seni el altından menajer kliklerine satarlar. en ufak tereddüt de duymazlar.
beğensen de bu, beğenmesen de bu. itirazı olan bu ligi izlemesin. sonuçta bu tip bir yerli zorunluluğu en çok fatih terim'in işine gelir. adam bunu bilmesine rağmen yabancı serbestisi getirdi. işte terim vizyonu > tüm türk futbolunun vizyonu. bunu da ekleyeyim.