5
potansiyeli çok yüksektir fakat tenis kıyafetinden lobisine kadar bir kültür sporu olduğu için anadolu bu potansiyeli harcamaktadır. önünü oldukça kapalı görmekteyim.
kendimden örnek vereyim. ortasınıf bir aileden geliyorum. 5-6 yaşından beri hemen her grand slam'de televizyonu esir alıyordum. saatlerin türkiye'ye uygun olduğu roland garros ve wimbledon'da maç kaçırmazdım. benden 48 yaş büyük olan babam zeki bir insandır, ta 1970lerde üniversite okumuş, rasyonel yetişmiştir. hani cahil bir insan falan değildi kesinlikle. benim çocukluğum da kendisinin emekliliğine rastladı. yani gözünün önünde büyüdüm. bu adam bir gün olsun şu çocuk tenisi çok seviyor, yazdırsak mı bir tenis okuluna demedi. ben istediğimde de talebim kabul görmedi. hayır maddi durumumuz da kaldırırdı yani. onun yerine okulunda başarılı olan bir öğrenci olmamı tercih etti.
8-9 yaşında tenise başlamış olsam belki içimde bu tutkuyla komşunun gururu olan yaşıtım stefanos tsitsipas'ın yaşadıklarına benzer şeyler yaşardım. o kadar olurdu olmazdı bilmiyorum ama profesyonel tenis için hiçbir eksiğim yoktu; hatta amatör kalacak olsam bile daha sağlıklı bir yaşantım olurdu. bunun yerine gittim hukuk mezunu oldum, iyi kötü bir hayatım var ve aşırı derecede alkol ve sigara kullanıyorum. bunlar hep benim seçimim oldu ama sporu da yanında yürütebilirdim, hiç teşvik edilmedim. sadece tenis değil, hemen hemen her spor için geçerli; ailelerin çocuklarını bir yatırım gibi gördükleri ve sporun neredeyse ayıplandığı şu mide bulandırıcı toplum yapısında hiçbir şey gelişmez.
yazık ya, benim gibi büyüyüp içinde ukde bırakılmış nesillere. gerçekten çok yazık.
kendimden örnek vereyim. ortasınıf bir aileden geliyorum. 5-6 yaşından beri hemen her grand slam'de televizyonu esir alıyordum. saatlerin türkiye'ye uygun olduğu roland garros ve wimbledon'da maç kaçırmazdım. benden 48 yaş büyük olan babam zeki bir insandır, ta 1970lerde üniversite okumuş, rasyonel yetişmiştir. hani cahil bir insan falan değildi kesinlikle. benim çocukluğum da kendisinin emekliliğine rastladı. yani gözünün önünde büyüdüm. bu adam bir gün olsun şu çocuk tenisi çok seviyor, yazdırsak mı bir tenis okuluna demedi. ben istediğimde de talebim kabul görmedi. hayır maddi durumumuz da kaldırırdı yani. onun yerine okulunda başarılı olan bir öğrenci olmamı tercih etti.
8-9 yaşında tenise başlamış olsam belki içimde bu tutkuyla komşunun gururu olan yaşıtım stefanos tsitsipas'ın yaşadıklarına benzer şeyler yaşardım. o kadar olurdu olmazdı bilmiyorum ama profesyonel tenis için hiçbir eksiğim yoktu; hatta amatör kalacak olsam bile daha sağlıklı bir yaşantım olurdu. bunun yerine gittim hukuk mezunu oldum, iyi kötü bir hayatım var ve aşırı derecede alkol ve sigara kullanıyorum. bunlar hep benim seçimim oldu ama sporu da yanında yürütebilirdim, hiç teşvik edilmedim. sadece tenis değil, hemen hemen her spor için geçerli; ailelerin çocuklarını bir yatırım gibi gördükleri ve sporun neredeyse ayıplandığı şu mide bulandırıcı toplum yapısında hiçbir şey gelişmez.
yazık ya, benim gibi büyüyüp içinde ukde bırakılmış nesillere. gerçekten çok yazık.