30
mustafa cengiz ve ekibi o kadar kötü yönetmiş, camiaya o kadar zarar vermiş ki yoldan geçen bile başkan adayı maşallah. önce haklıya hakkını teslim edelim. mustafa başkan bizi dursundan kurtarmış, kulübün bir nevi satılmasına, elindeki değerleri yitirmesine ve kafa üstü çakılmasına engel olmuştur. ffp cezasına rağmen 4 senede de en güçlü kadroları kurmuş, mali olarak kulübü büyük başarıyla yönetmiştir. hastalığı nedeniyle son 1 yıldır özellikle zorlanmış, kendisinin bırakma zamanı gelmiş ama yaptıkları ile gönlümüzde, en azından galatasarayı ön plana koyanların gönlünde daima sevgi ve saygıyla hatırlanacaktır.
adnan polatın da cengizin de en büyük şanssızlığı kulübü batma noktasında, hiç kimse taşın altına elini sokmazken alıp, düzlüğe çıkartıp sonra kaymağı başkalarının yemesi oldu. canaydın 3 dönem başkanlık yaptığında kulübü resmen batırdı. genç arkadaşlar o dönemleri pek hatırlamaz ama ben hayatımda bu kadar başımı öne eğdiren başka kimse görmedim. yaptıkları rezillikler burdan aya yol olur. polat her ne kadar kendi döneminde çok başarısız olsa da yaptığı işlerle, ki en önemlisi futbol a.ş. ve sportif a.ş.'nin birleşmesidir, camianın kurtuluşuna vesile olmuştur. bunun ne demek olduğunu, ne kadar önemli olduğunu ah herkes bilse keşke. ünal aysalın bu kadar rahat hareket edebilmesi de polat sayesindedir. aysalı canaydın sonrası görseydim keşke bakalım neler yapacaktı.
aynı şekilde cengiz sonrası herkes aday. ffp bitmiş, bilançolar toparlanmış, maddi olarak ligdeki bütün takımlardan daha iyiyiz. kadro olarak zaten hepsinden güçlüyüz. o zaman ben de olurum aday tabi ki.
ama bu seçim emin olun en az cengizin dursun karşısında kazandığı seçim kadar önemli. çünkü ben hayatımda hiç bir zaman camiada bu kadar bölünmüşlük görmedim. her zaman adaylar oldu, rekabetler oldu, polatın ibrasızlığını bile gördüm, ama bu kadar bölünme hiç olmamıştı. bunun da en büyük sebebi net olarak terimdir. terim tek adam olma dürtüsüyle, herkese hükmetme isteğiyle camiayı bölmüştür. yönetimle girdiği savaş, federasyonla girdiği savaş, isimlerle girdiği savaş derken camia sürekli yıpranmış ve kendi bireysel savaşlarında yanında duranlarla, yanında durmayanlar olarak ikiye bölünmüştür. yönetim terimin sportif olarak her istediğini yapmasına rağmen hep ben yalnızım modu, twitterdaki kalemleri ile hocayı kovacaklar algısı yaratıp yönetimle taraftarın arasını açması, başkalarının işleriyle o kadar çok meşgul olurken kendi işini unutması... en sonunda illallah eden yönetim ve çıkan savaşta yine mağduru oynaması...
yeter ki ne yeter. sen teknik direktörsün. senin işin sahada kazanmak. eğer seçimlerde kazanmak istiyorsan çıkar eşofmanlarını giy takımlarını bir liste de sen ver. ama ne gerek var ki? kukla bir başkan olsun, sözümü dinlesin. perde arkasından herşeye ben karar vereyim, hem sahada olayım ama camiayı da ben yöneteyim. manipülasyonu öyle iyi yaptı ki taraftarın çoğu arkasında. o zaman da aba altından bütün başkanları tehdit edebilecek gücü almış oldu eline. benimle anlaşmazsanız taraftarı karşınıza alırsınız!!!
işte bütün bu sebeplerden dolayı artık terimin gitmesi gerekiyor. işte bu yüzden de yeni başkanın terimle çalışmayacak birisi olması gerekiyor. terimi kulübün önüne koyan herkes burak elması istiyor. adam açık açık ben terimin emrindeyim dediği için. yani öyle bir aday düşünün ki, daha nereye başkan olacağının farkında bile değil. sen koskoca galatasaray camiasına başkan olacaksın ama daha şimdiden bir hocanın emrindesin. hoş beşiktaşlı bir gazeteciden fırça yiyen adamdan ne bekliyoruz orası ayrı konu da. bir de bu kişinin camiayı savunacağını falan düşünenler var. ali koç karşısında, federasyon karşısında veya basın karşısında camiayı savunacak burak bey. daha ağzını açmadan kapatırlar. başkanlık makamının bir ağırlığı olur. burak elmas ancak ve ancak 23 nisanda bir günlüğüne o makama oturabilecek bir ağırlığa sahip. sırf terim aşkı yüzünden bütün bu gerçeklerin umursanmaması inanılmaz.
eşref hamamcıoğlu zaten olmamalı, ışın çelebi birinin listesine girip üye olacak biri (keşke olsa), ibrahim özdemir pr amaçlı orda.
geriye iki aday kalıyor bu durumda. yiğit şardan ve metin öztürk.
metin öztürkün sözlükteki soru cevaplarını okudum. çok yüksekleri hedeflemiş ama bunları nasıl yapacağı ile ilgili hiçbir şey yoktu. hırsını ve ağırlığını takdir ettim ama biraz içi boş buldum. uzun zamandır hazırlandığını biliyorum. umarım sadece yeterince açıklayamamıştır da proje ve hedefleri bellidir. bence diğer adayların hepsinden daha önde olması gerekiyor mevcut konjonktürde. mesela burak elması ali koç karşısında hayal edemiyorum ama metin öztürkü hayal edebiliyorum. belki aysal gibi karizma olmayacak ama korkudan büzüşecek birisi de olmayacak.
adaylar arasından ise benim oyum yiğit şardana olacaktır. bir kere diğer adayların hepsinin toplam tecrübesinden daha tecrübeli biri. kritik zamanlarda görev almış ve kriz yönetiminde bilgisi var. benim için en önemli kriterlerden bir tanesi ise aşağıdaki açıklaması:
--- alıntı ---
"fatih terim konusu seçimin ana maddesi oldu ve bu da talihsiz bir durum. 19 haziran'da başkanlık seçimine gidiyoruz, teknik direktörlük seçimine değil. hangi teknik direktörle çalışacaksa, ona göre başkan seçilecek gibi bir hava oluştu. bir takım arkadaşlarımın yaptığını doğru bulmuyorum. fatih terim'in paçasına tutunup, başkanlığa gitmeye çalışıyorlar. ben kendi ayaklarımın üstünde başkanlığa giderim. birin sırtına binerek başkan olursanız, siz fiili başkan olursunuz, fatih terim gerçek başkan olur. fatih terim ile ilgili bir kararım şu an yok. bunun üstünden prim yapmayacağım."
--- alıntı ---
adam başkanlık makamının ağırlığını anlamış herşeyden önce. terimden icazet alan, onun ismini kullanarak adaylık propagandası yapan başta burak elmas, diğer bütün adaylara ders veriyor. başkanlık makamı icazet alınacak makam değildir. bugün terimin kayığına binenler yarın başkasının da kayığına binerler. galatasaray başkanlık makamı böyle rezaletleri kaldıracak makam değildir. başkanlık makamı teknik direktörün posta koyacağı, canı sıkıldıkça basın toplantılarında, sağda solda laf sokacağı makam değildir. bugün teknik direktörün laf sokar, sonra yarın ali koç, sonra federasyon diye gider. he basındaki ne idüğü belirsiz beşiktaşlılar daha şimdiden laf sokuyor adaylara ya orası ayrı konu.
başkanlık makamının hakkını verecek, bu ağırlığı kaldıracak, iyisi ile kötüsüyle camiayı yönetecek aday, bu kadar kişinin arasında yiğit şardandır. diğerleri ile sadece bu kaos ortamı devam edecektir. keşke bu kadar aday yerine, çok daha güçlü iki liste yarışsa ve kazanan galatasaray olsa. ama elimizdeki şartlar içinde en iyi alternatif yiğit şardan.
bir de bu terimi galatasarayın önüne koyanlar var ya, mesela geçen alturda albayrak okan ile görüşmüş diye söylemediklerini bırakmadılar. seçim sonrası teknik direktör adayları ile şimdiden görüşüp hazırlık yaptıklarını anlamak için 15-20 iq yeterli olmasına rağmen, buradan bile terimi mağdur olarak çıkarttılar ya inanılmaz eğlendim. aynısını tansel taşanlar da yapmıştı. hocayı kovirler toplanın diye ortalığı ayağa kaldırmış, oradan da cengize karşı büyük bir operasyon başlatılmıştı. çok değil biraz düşünülse taşlar zaten yerine oturacak da, işte tek adam sevgisi böyle bir şey.
artık ben kaos ortamından da, hamaset edebiyatından da, avrupadaki başarısızlıklardan da, mıy mıy oynanan toplardan da, sürekli bulunan bahanelerden de, camianın bölünmesinden de çok sıkıldım. böyle durumlarda en güzeli bir çay demleyip sıfırdan başlamaktır. eskileri kenara koyup taze bir enerjiyle yola çıkmaktır. işte bu seçimin, galatasarayın ihtiyacı olan bu taze başlangıça vesile olmasını dilerim bütün kalbimle.
adnan polatın da cengizin de en büyük şanssızlığı kulübü batma noktasında, hiç kimse taşın altına elini sokmazken alıp, düzlüğe çıkartıp sonra kaymağı başkalarının yemesi oldu. canaydın 3 dönem başkanlık yaptığında kulübü resmen batırdı. genç arkadaşlar o dönemleri pek hatırlamaz ama ben hayatımda bu kadar başımı öne eğdiren başka kimse görmedim. yaptıkları rezillikler burdan aya yol olur. polat her ne kadar kendi döneminde çok başarısız olsa da yaptığı işlerle, ki en önemlisi futbol a.ş. ve sportif a.ş.'nin birleşmesidir, camianın kurtuluşuna vesile olmuştur. bunun ne demek olduğunu, ne kadar önemli olduğunu ah herkes bilse keşke. ünal aysalın bu kadar rahat hareket edebilmesi de polat sayesindedir. aysalı canaydın sonrası görseydim keşke bakalım neler yapacaktı.
aynı şekilde cengiz sonrası herkes aday. ffp bitmiş, bilançolar toparlanmış, maddi olarak ligdeki bütün takımlardan daha iyiyiz. kadro olarak zaten hepsinden güçlüyüz. o zaman ben de olurum aday tabi ki.
ama bu seçim emin olun en az cengizin dursun karşısında kazandığı seçim kadar önemli. çünkü ben hayatımda hiç bir zaman camiada bu kadar bölünmüşlük görmedim. her zaman adaylar oldu, rekabetler oldu, polatın ibrasızlığını bile gördüm, ama bu kadar bölünme hiç olmamıştı. bunun da en büyük sebebi net olarak terimdir. terim tek adam olma dürtüsüyle, herkese hükmetme isteğiyle camiayı bölmüştür. yönetimle girdiği savaş, federasyonla girdiği savaş, isimlerle girdiği savaş derken camia sürekli yıpranmış ve kendi bireysel savaşlarında yanında duranlarla, yanında durmayanlar olarak ikiye bölünmüştür. yönetim terimin sportif olarak her istediğini yapmasına rağmen hep ben yalnızım modu, twitterdaki kalemleri ile hocayı kovacaklar algısı yaratıp yönetimle taraftarın arasını açması, başkalarının işleriyle o kadar çok meşgul olurken kendi işini unutması... en sonunda illallah eden yönetim ve çıkan savaşta yine mağduru oynaması...
yeter ki ne yeter. sen teknik direktörsün. senin işin sahada kazanmak. eğer seçimlerde kazanmak istiyorsan çıkar eşofmanlarını giy takımlarını bir liste de sen ver. ama ne gerek var ki? kukla bir başkan olsun, sözümü dinlesin. perde arkasından herşeye ben karar vereyim, hem sahada olayım ama camiayı da ben yöneteyim. manipülasyonu öyle iyi yaptı ki taraftarın çoğu arkasında. o zaman da aba altından bütün başkanları tehdit edebilecek gücü almış oldu eline. benimle anlaşmazsanız taraftarı karşınıza alırsınız!!!
işte bütün bu sebeplerden dolayı artık terimin gitmesi gerekiyor. işte bu yüzden de yeni başkanın terimle çalışmayacak birisi olması gerekiyor. terimi kulübün önüne koyan herkes burak elması istiyor. adam açık açık ben terimin emrindeyim dediği için. yani öyle bir aday düşünün ki, daha nereye başkan olacağının farkında bile değil. sen koskoca galatasaray camiasına başkan olacaksın ama daha şimdiden bir hocanın emrindesin. hoş beşiktaşlı bir gazeteciden fırça yiyen adamdan ne bekliyoruz orası ayrı konu da. bir de bu kişinin camiayı savunacağını falan düşünenler var. ali koç karşısında, federasyon karşısında veya basın karşısında camiayı savunacak burak bey. daha ağzını açmadan kapatırlar. başkanlık makamının bir ağırlığı olur. burak elmas ancak ve ancak 23 nisanda bir günlüğüne o makama oturabilecek bir ağırlığa sahip. sırf terim aşkı yüzünden bütün bu gerçeklerin umursanmaması inanılmaz.
eşref hamamcıoğlu zaten olmamalı, ışın çelebi birinin listesine girip üye olacak biri (keşke olsa), ibrahim özdemir pr amaçlı orda.
geriye iki aday kalıyor bu durumda. yiğit şardan ve metin öztürk.
metin öztürkün sözlükteki soru cevaplarını okudum. çok yüksekleri hedeflemiş ama bunları nasıl yapacağı ile ilgili hiçbir şey yoktu. hırsını ve ağırlığını takdir ettim ama biraz içi boş buldum. uzun zamandır hazırlandığını biliyorum. umarım sadece yeterince açıklayamamıştır da proje ve hedefleri bellidir. bence diğer adayların hepsinden daha önde olması gerekiyor mevcut konjonktürde. mesela burak elması ali koç karşısında hayal edemiyorum ama metin öztürkü hayal edebiliyorum. belki aysal gibi karizma olmayacak ama korkudan büzüşecek birisi de olmayacak.
adaylar arasından ise benim oyum yiğit şardana olacaktır. bir kere diğer adayların hepsinin toplam tecrübesinden daha tecrübeli biri. kritik zamanlarda görev almış ve kriz yönetiminde bilgisi var. benim için en önemli kriterlerden bir tanesi ise aşağıdaki açıklaması:
--- alıntı ---
"fatih terim konusu seçimin ana maddesi oldu ve bu da talihsiz bir durum. 19 haziran'da başkanlık seçimine gidiyoruz, teknik direktörlük seçimine değil. hangi teknik direktörle çalışacaksa, ona göre başkan seçilecek gibi bir hava oluştu. bir takım arkadaşlarımın yaptığını doğru bulmuyorum. fatih terim'in paçasına tutunup, başkanlığa gitmeye çalışıyorlar. ben kendi ayaklarımın üstünde başkanlığa giderim. birin sırtına binerek başkan olursanız, siz fiili başkan olursunuz, fatih terim gerçek başkan olur. fatih terim ile ilgili bir kararım şu an yok. bunun üstünden prim yapmayacağım."
--- alıntı ---
adam başkanlık makamının ağırlığını anlamış herşeyden önce. terimden icazet alan, onun ismini kullanarak adaylık propagandası yapan başta burak elmas, diğer bütün adaylara ders veriyor. başkanlık makamı icazet alınacak makam değildir. bugün terimin kayığına binenler yarın başkasının da kayığına binerler. galatasaray başkanlık makamı böyle rezaletleri kaldıracak makam değildir. başkanlık makamı teknik direktörün posta koyacağı, canı sıkıldıkça basın toplantılarında, sağda solda laf sokacağı makam değildir. bugün teknik direktörün laf sokar, sonra yarın ali koç, sonra federasyon diye gider. he basındaki ne idüğü belirsiz beşiktaşlılar daha şimdiden laf sokuyor adaylara ya orası ayrı konu.
başkanlık makamının hakkını verecek, bu ağırlığı kaldıracak, iyisi ile kötüsüyle camiayı yönetecek aday, bu kadar kişinin arasında yiğit şardandır. diğerleri ile sadece bu kaos ortamı devam edecektir. keşke bu kadar aday yerine, çok daha güçlü iki liste yarışsa ve kazanan galatasaray olsa. ama elimizdeki şartlar içinde en iyi alternatif yiğit şardan.
bir de bu terimi galatasarayın önüne koyanlar var ya, mesela geçen alturda albayrak okan ile görüşmüş diye söylemediklerini bırakmadılar. seçim sonrası teknik direktör adayları ile şimdiden görüşüp hazırlık yaptıklarını anlamak için 15-20 iq yeterli olmasına rağmen, buradan bile terimi mağdur olarak çıkarttılar ya inanılmaz eğlendim. aynısını tansel taşanlar da yapmıştı. hocayı kovirler toplanın diye ortalığı ayağa kaldırmış, oradan da cengize karşı büyük bir operasyon başlatılmıştı. çok değil biraz düşünülse taşlar zaten yerine oturacak da, işte tek adam sevgisi böyle bir şey.
artık ben kaos ortamından da, hamaset edebiyatından da, avrupadaki başarısızlıklardan da, mıy mıy oynanan toplardan da, sürekli bulunan bahanelerden de, camianın bölünmesinden de çok sıkıldım. böyle durumlarda en güzeli bir çay demleyip sıfırdan başlamaktır. eskileri kenara koyup taze bir enerjiyle yola çıkmaktır. işte bu seçimin, galatasarayın ihtiyacı olan bu taze başlangıça vesile olmasını dilerim bütün kalbimle.