22
bu sezon gerçek anlamda travma yaşayıp, üzüldüğümüzü düşünen arkadaşlar var.
e çok akıllı, e çok kaliteli arkadaşlar; galatasaray bu sezon ikinciliği bile bırakma aşamasına gelmişti. ta ki burada bazı arkadaşların 'fener olacağına beşiktaş şampiyon olsun' dediklerinde, 'hayır' demiştim, 'matematik olarak hâlâ imkan var ve biz şampiyon olmayana kadar kimse umrumda değil.'
averajla kaçan bir şampiyonluk sonucu travma yaşadığımızı düşünenler hâlâ var. hayır, biz o şansları rize, hatay ve ankaragücü maçlarında kaybederek elimizden yitirdik. hâlâ beşiktaş şöyle güzel oynadı, böyle hak edenler var ve buna hâlâ objektif bakış açısı diyorlar.
"bazı silahlar vardır ki, düşmanın elinde tutukluk yapar ama bazı iyi niyetler vardır ki dostun elinde silah haline dönüşür."
biz dost dediğimiz kulüp içi, yönetim dahilinde saçma işlerle bu sezonu tükettik. hocamızın bolca yanlışı oldu. takım planlanması yine yanlış zamanlama ve eksik oyuncularla düzenlendi. yine de ligi ikinci bitirdik ve bundan dolayı üzülsem de kendi ruhuma, takımıma kem söz etmekten imtina duyuyorum. çünkü bizim en kaliteli analiz ve yorumlarımız bile yüksek ihtimalle uzay boşluğuna gönderilen hiçe mektuplar haline dönüşecektir. temenni ve umut ettikçe, elbette inandıkça futbolun o mücadeleci yanını önümüzdeki sezon daha güzel günlerde görmeyi diliyorum.
neyse, çok uzattım. sözün özü şu ki, benim için travma bir maçtan ziyade galatasaray ruhunu, tevfik fikret öğreticiliğini, toplum olma, toplum için bireyin kendini geliştirme fikrini men eden koca saltanat içinde hâlâ hem galatasaray'lıyım deyip hem de saltanat peşinde koşanların gözlerinde gördüğüm o fersiz, o hayatsız bakışlardır.
hâlâ travma yaşıyorsunuz diyenlere de yine tevfik fikret'ten bir cevap vereyim:
"kuşlar uçar,
ben koşarım."
onların kanatları var,
benim kanadım kollarım.
kuşlar kanadını çırpar,
ben de kolumu sallarım.
uçun kuşlar, uçun kuşlar,
hepinizle yarışım var."
e çok akıllı, e çok kaliteli arkadaşlar; galatasaray bu sezon ikinciliği bile bırakma aşamasına gelmişti. ta ki burada bazı arkadaşların 'fener olacağına beşiktaş şampiyon olsun' dediklerinde, 'hayır' demiştim, 'matematik olarak hâlâ imkan var ve biz şampiyon olmayana kadar kimse umrumda değil.'
averajla kaçan bir şampiyonluk sonucu travma yaşadığımızı düşünenler hâlâ var. hayır, biz o şansları rize, hatay ve ankaragücü maçlarında kaybederek elimizden yitirdik. hâlâ beşiktaş şöyle güzel oynadı, böyle hak edenler var ve buna hâlâ objektif bakış açısı diyorlar.
"bazı silahlar vardır ki, düşmanın elinde tutukluk yapar ama bazı iyi niyetler vardır ki dostun elinde silah haline dönüşür."
biz dost dediğimiz kulüp içi, yönetim dahilinde saçma işlerle bu sezonu tükettik. hocamızın bolca yanlışı oldu. takım planlanması yine yanlış zamanlama ve eksik oyuncularla düzenlendi. yine de ligi ikinci bitirdik ve bundan dolayı üzülsem de kendi ruhuma, takımıma kem söz etmekten imtina duyuyorum. çünkü bizim en kaliteli analiz ve yorumlarımız bile yüksek ihtimalle uzay boşluğuna gönderilen hiçe mektuplar haline dönüşecektir. temenni ve umut ettikçe, elbette inandıkça futbolun o mücadeleci yanını önümüzdeki sezon daha güzel günlerde görmeyi diliyorum.
neyse, çok uzattım. sözün özü şu ki, benim için travma bir maçtan ziyade galatasaray ruhunu, tevfik fikret öğreticiliğini, toplum olma, toplum için bireyin kendini geliştirme fikrini men eden koca saltanat içinde hâlâ hem galatasaray'lıyım deyip hem de saltanat peşinde koşanların gözlerinde gördüğüm o fersiz, o hayatsız bakışlardır.
hâlâ travma yaşıyorsunuz diyenlere de yine tevfik fikret'ten bir cevap vereyim:
"kuşlar uçar,
ben koşarım."
onların kanatları var,
benim kanadım kollarım.
kuşlar kanadını çırpar,
ben de kolumu sallarım.
uçun kuşlar, uçun kuşlar,
hepinizle yarışım var."