• 3
    şampiyonlar ligi çeyrek finali ilk ayağı olan 3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçında ilk yarıyı 2-0 geride kapatmıştık.

    babamla kahvede izliyoruz maçı.
    o kadar öfkeliyim ki, devre arasında babama "ben bu galatasaray'ı bırakıyorum artık" dedim.
    çocuk aklı işte.

    hiç unutmam babam bana "oğlum biz sadece iyi günde değil, kötü günde de takımımızın yanında olmalıyız" dedi.
    ikinci yarı fatih akyel'in o unutulmaz performansı ile efsane bir comeback yapıp maçı 3-2 kazanmıştık.

    sonra rövanş maçı geldi çattı.
    (bkz: 18 nisan 2001 real madrid galatasaray maçı)

    benim için en büyük travma bu maçtır işte.
    gözyaşlarım derya, deniz, sel, tufan oldu o gece.
    hiçbir varlık gösteremeden 3-0 kaybetmiştik.

    yanımda yine babam vardı.
    neden dedim yaa, neden biz de real madrid gibi başarılı değiliz diye isyan ettim.

    babam sağolsun yine acı gerçeklerle yüzleştirdi o gün beni, "onlar zengin oğlum, daha çocuk yaşta evden servis alıp götürüyor onları antrenmanlara, bizimkiler sokakta öğreniyor futbol oynamayı, nasıl baş edebiliriz bu güçle" dedi.

    o gece benim için galatasaray temalı en acı gecedir işte.
    bir türlü kabullenmek istemedim elendiğimizi.
    zaten bir daha da böyle bir seviyeye hiç ulaşamadık.

    benim gibi 90'larda futbol izlemiş, 90'larda galatasaray taraftarı olmuş insanlar yine bir nebze şanslı, avrupa fatihi lakabını aldığımız maçları canlı izledik biz.

    şimdiki nesile acıyorum, kıçı kırık bir hajduk split takımını bile zar zor eleyebiliyoruz, bu kadar küçük bir şey ile avunabiliyoruz artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın