• 14
    öncesinde ve sonrasında, liseli ya da liseci muhabbetinin yine fazlasıyla konuşulacağı toplantıdır.

    bazı liseliler fikren dinazor olabilir, küçük olsun benim olsun gibi çok dar bir pencereden dünyaya bakıyor da olabilir evet ama galatasaray’ı diğer tüm takımlardan ayıran özellik mekteb-i sultani’dir. kötüsü olduğu kadar çok çok iyisi, memlekete ve galatasaray’a çok faydası olmuş kişiler de yetiştirmiştir. bu kültür 550 yıllık bir kültür, dile kolay. aziz yıldırım’ın ezikliğini en çok duyduğu şeydir bu. sırf şimdiden başlayalım da 100-200 sene sonra fenerbahçe lisesi de kendi çapında bir kültür yuvası olur diye elinden geleni yapmış ama başaramamış ve pes etmiştir.

    bu tıpkı iyi galatasaray taraftarı-kötü galatasaray taraftarı ya da iyi galatasaray oyuncusu-kötü galatasaray oyuncusu olmak gibi bir şey. kimsenin de kimseye etkisi olmaz zira olsaydı son seçimde liseli olan dursun özbek, liseli olmayan mustafa cengiz’e üstelik 5 ay arayla 2 kere üst üste geçilmezdi. ya da ne bileyim bu kulübün başarı anlamında en efsane başkanı olan faruk süren liseyi almanya’da okumuş bir başkandı. ya da derwall’in kendi söylemiyle kendisini ikna eden o harika almanca’ya sahip, o zamanın yöneticisi, sonraların başkanı alp yalman da galatasaray lisesi mezunu değildi. lise ve liseci zihniyet bu kadar köhnemiş ve baskın olsaydı bunların hiçbiri olamazdı.

    ben liseli değilim, lisenin önünden de gençliğin tavan olduğu zamanlar hiç umursamadan sadece önünden geçerdim ama kulübün de tıpkı fenerbahçe spor kulübü üyeleri gibi ‘kurtar bizi bu fatih terim’in hegolamanından’ diyen, kürsüye çıkıp saçmalayan üyelere bırakılmasını istemem. zira emin olun bu iş serbest bırakılsa, 10 sene içinde sabahattin şirin gibi adamlar dolar kongrelere. o yüzden bi’ farkımız, bi’ kalitemiz, belli bir standardın üstünde üyelerimiz olsun isterim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın