448
üzerinden 5 değil de 55 sene geçmiş gibi gelen efsane maç. o kadar geriye gittik sadece 5 senede, insanın inanası gelmiyor.
iyi kötü işimizi gören sponsorun kaçırılması, ergin hoca'ya ultraslan'ın yaptıkları, hocanın kendi salonuna iki korumayla girebildiği günler, erman kunter'den ertuğrul erdoğan'a uzayan saçma sapan denemeler...
5 sene önce avrupa şampiyonu olan takımdan 5 sene sonra yardımcı koçunun kayınçosu forma giyebilsin diye bütün sezon küme düşme pahasına pota altına bir takviye yapmayan garabet bir topluluğa...
bir galatasaray düşmanına al dilediğini yap desen bu kadarı ayıp olur der, bu kadarını yapmazdı. bunlar yaptılar...
o kadar ki o gece maçın son sayısında topu kapıp bütün salonla birlikte turnikeye giden, takımın kaptanı olarak adı tarihe geçmişken üç beş kuruş daha fazla kazanmak uğruna kenarda havlu sallamak için koştur koştur fenere giden sinan bunların yanında en masum kaldı...
ergin hocaya siktir çekenler bugün hala yerinde. hocaya tezahürat yaptığı için meydan dayağı yiyenler ya ekran başında ya da bir şekilde kendini saha içine basın tribününe falan attı.
şubeyi çiftliğe çevirenler inlerine çekildi, sadece şimdilik. yeni gelecek yönetime bir şekilde kendilerine yetki verdirecekleri günü bekliyorlar. belki de sırf kendi değirmenleri dönsün diye bir seçim ekininde dışardan çalışıyorlardır.
ergin hocam hakettiği yerde, avrupa'nın zirvesinde. geçen sene lobiyle lig durudurulup elinden alınan kupayı söke söke almaya gidiyor...
bize de işte kala kala sabahın altısında işe gitmeden bu kederli yazıyı yazmak kalıyor.
emeği geçen herkesin allah belasını versin...
(bkz: gelmeyecek geriye o güzel günler)
iyi kötü işimizi gören sponsorun kaçırılması, ergin hoca'ya ultraslan'ın yaptıkları, hocanın kendi salonuna iki korumayla girebildiği günler, erman kunter'den ertuğrul erdoğan'a uzayan saçma sapan denemeler...
5 sene önce avrupa şampiyonu olan takımdan 5 sene sonra yardımcı koçunun kayınçosu forma giyebilsin diye bütün sezon küme düşme pahasına pota altına bir takviye yapmayan garabet bir topluluğa...
bir galatasaray düşmanına al dilediğini yap desen bu kadarı ayıp olur der, bu kadarını yapmazdı. bunlar yaptılar...
o kadar ki o gece maçın son sayısında topu kapıp bütün salonla birlikte turnikeye giden, takımın kaptanı olarak adı tarihe geçmişken üç beş kuruş daha fazla kazanmak uğruna kenarda havlu sallamak için koştur koştur fenere giden sinan bunların yanında en masum kaldı...
ergin hocaya siktir çekenler bugün hala yerinde. hocaya tezahürat yaptığı için meydan dayağı yiyenler ya ekran başında ya da bir şekilde kendini saha içine basın tribününe falan attı.
şubeyi çiftliğe çevirenler inlerine çekildi, sadece şimdilik. yeni gelecek yönetime bir şekilde kendilerine yetki verdirecekleri günü bekliyorlar. belki de sırf kendi değirmenleri dönsün diye bir seçim ekininde dışardan çalışıyorlardır.
ergin hocam hakettiği yerde, avrupa'nın zirvesinde. geçen sene lobiyle lig durudurulup elinden alınan kupayı söke söke almaya gidiyor...
bize de işte kala kala sabahın altısında işe gitmeden bu kederli yazıyı yazmak kalıyor.
emeği geçen herkesin allah belasını versin...
(bkz: gelmeyecek geriye o güzel günler)