4936
tartoise and bonnie “prince” billy- thunder road
https://youtu.be/Fb1bf-HpyD0
“örgülü kapı kapanır,
mary’nin elbisesi
verandada, dans ediyormuşcasına dalganır
radyo çalıyor gibi
roy orbison yalnızlık için söyler...
hey, benim. yalnızca seni istiyorum.
beni tekrar eve götürme
tek başıma kendimle yüzleşemem yine
geri koşma sevgilim,
neden burada olduğumu biliyorsun.
o yüzden korktun
ve belki de artık
o kadar da genç olmadığımızı düşünüyorsun.
biraz da olsa inan! bu gecede bir büyü var.
öyle güzel değilsin artık, ama
hey, iyisin! benim için bu sorun değil
sığınağında saklanabilirsin
ve acınla boğuşursun
aşklarından bulmacalar yaparsın
yağmurun altında güllerini fırlatırsın
bu sokaklardan yükselen kurtarıcın için
yazını, boşa dua ederken geçirirsin
evet, tamam kahraman değilim
bu anlaşıldı
sana verebileceğim tüm kaçışlar kızım,
bu kirli şapkanın altında
her şeyi güzelleştirmenin ihtimaliyle
hey, başka ne yapabiliriz?
pencereyi açıp rüzgarın saçlarının arkasını uçuşturması dışında...
peki, bu yakıcı bir gece
bu iki yol bizi bir yerlere götürecek...
son bir şansımız var, bizi gerçekleştirmek için
bazı tekerlerin kanatlarında uçmamız için
geri gel
cennet, rayların altında bekliyor.
oh oh... gel, elimi tut.
sürüyoruz bu gece
vaadedilen topraklara bakmak için
yıldırım yolu, yıldırım yolu...
uzanıyoruz güneşteki bir katil gibi orda
hey biliyorum, geç oldu
ancak koşarsak yapabiliriz bunu
yıldırım yolu... sıkı tutun...
yıldırım yolu
peki, bu gitarı aldım
onu nasıl konuşturacağımı da öğrendim
ve arabam arkada
verandandan benim ön koltuğuma
bu uzun yürüyüş için hazırsan
kapı açık. ama yol...
biliyorum yalnızsın,
henüz anlatmadıklarım yüzünden
ama bu gece özgür olacağız!
bütün sözler bozulmuş olacak.
gönderdiğin bütün oğlanların
gözlerinde hayalet vardı.
yanmış chevrolet'lerin iskelet çerçevelerinde
bu tozlu sahil yoluna sık sık uğruyorlar
gece vakti, sokakta adını haykırıyorlar
mezuniyet(!) elbisen ayaklarının dibinde paçavralar içinde yatıyor
ve şafaktan önce, yalnız, soğuk
gürleyen motorlarını duyuyorsun
ama... verandaya geldiğinde, gitmiş oluyorlar
rüzgarda.
ve mary içeri girer...
kaybedenlerle dolu bir şehir bu.
ve ben çıkıyorum buradan
kazanmak için.”
https://youtu.be/Fb1bf-HpyD0
“örgülü kapı kapanır,
mary’nin elbisesi
verandada, dans ediyormuşcasına dalganır
radyo çalıyor gibi
roy orbison yalnızlık için söyler...
hey, benim. yalnızca seni istiyorum.
beni tekrar eve götürme
tek başıma kendimle yüzleşemem yine
geri koşma sevgilim,
neden burada olduğumu biliyorsun.
o yüzden korktun
ve belki de artık
o kadar da genç olmadığımızı düşünüyorsun.
biraz da olsa inan! bu gecede bir büyü var.
öyle güzel değilsin artık, ama
hey, iyisin! benim için bu sorun değil
sığınağında saklanabilirsin
ve acınla boğuşursun
aşklarından bulmacalar yaparsın
yağmurun altında güllerini fırlatırsın
bu sokaklardan yükselen kurtarıcın için
yazını, boşa dua ederken geçirirsin
evet, tamam kahraman değilim
bu anlaşıldı
sana verebileceğim tüm kaçışlar kızım,
bu kirli şapkanın altında
her şeyi güzelleştirmenin ihtimaliyle
hey, başka ne yapabiliriz?
pencereyi açıp rüzgarın saçlarının arkasını uçuşturması dışında...
peki, bu yakıcı bir gece
bu iki yol bizi bir yerlere götürecek...
son bir şansımız var, bizi gerçekleştirmek için
bazı tekerlerin kanatlarında uçmamız için
geri gel
cennet, rayların altında bekliyor.
oh oh... gel, elimi tut.
sürüyoruz bu gece
vaadedilen topraklara bakmak için
yıldırım yolu, yıldırım yolu...
uzanıyoruz güneşteki bir katil gibi orda
hey biliyorum, geç oldu
ancak koşarsak yapabiliriz bunu
yıldırım yolu... sıkı tutun...
yıldırım yolu
peki, bu gitarı aldım
onu nasıl konuşturacağımı da öğrendim
ve arabam arkada
verandandan benim ön koltuğuma
bu uzun yürüyüş için hazırsan
kapı açık. ama yol...
biliyorum yalnızsın,
henüz anlatmadıklarım yüzünden
ama bu gece özgür olacağız!
bütün sözler bozulmuş olacak.
gönderdiğin bütün oğlanların
gözlerinde hayalet vardı.
yanmış chevrolet'lerin iskelet çerçevelerinde
bu tozlu sahil yoluna sık sık uğruyorlar
gece vakti, sokakta adını haykırıyorlar
mezuniyet(!) elbisen ayaklarının dibinde paçavralar içinde yatıyor
ve şafaktan önce, yalnız, soğuk
gürleyen motorlarını duyuyorsun
ama... verandaya geldiğinde, gitmiş oluyorlar
rüzgarda.
ve mary içeri girer...
kaybedenlerle dolu bir şehir bu.
ve ben çıkıyorum buradan
kazanmak için.”