163
nasreddin hoca bir gün eve et getirmiş, "hanım bunu yarın akşama pişirirsin" deyip evden çıkmış. akşam eve geldiğinde bir bakmış ki evde et yok. "et nerede" diye sorunca hanımı "arsız kedi yedi, durduramadım" demiş. hoca da almış eline kantarı, tartmış kediyi. hanım demiş, ben aldım 10 okka et, bu hayvan geliyor 3 okka. kedi buradaysa et nerede, yok eğer et buradaysa kedi nerede?
fazla derin düşünmeye, varsayımlar üzerinden septik salvolar atmaya yapmaya gerek yok. takımın gösterdiği taktiksel disiplinsizlik, oyun içindeki absürt oyuncu değişiklikleri, akla zarar tercihler apaçık meydanda ve fatih hocanın yardımcıları da senelerdir aynı isimler. kaç senedir bu adamlarda herhangi bir hırs, herhangi bir hedef, futbola dair herhangi bir kariyer planına dair bir tek emare görmedik. hocayı aldığı bu kararların yanlışlığı konusunda onu uyarıyorlar ama dinletemiyorlarsa "bana ne ben maaşımı alır keyfime bakarım, zaten yardımcılıktan öteye gitmeme gerek yok" diyorlar demektir. kendine saygısı olan ve bir kariyer planı bulunan biri, onu ciddiye almayan bir hocanın altından şimdiye kadar on defa ayrılırdı çünkü.
yok eğer "maşallah hocam yine en doğru taktiği verdiniz, aslan hocam kaplan hocam canımın içi hocam" deyip sallabaşlık yapıyorlarsa zaten söylenecek bir şey yok demektir. ben böyle bir durumun varlığına inamıyorum ama birinci ihtimal doğru değilse geriye sadece böyle korkunç bir tablo kalıyor. vaziyet buysa zaten olay bitmiş boşa konuşuyoruz demektir.
kısacası tablo meydanda. aman yardımcıları suçlamayalım, aman hocayı da suçlamayalım, iyi de bu eti kim yedi o zaman?
fazla derin düşünmeye, varsayımlar üzerinden septik salvolar atmaya yapmaya gerek yok. takımın gösterdiği taktiksel disiplinsizlik, oyun içindeki absürt oyuncu değişiklikleri, akla zarar tercihler apaçık meydanda ve fatih hocanın yardımcıları da senelerdir aynı isimler. kaç senedir bu adamlarda herhangi bir hırs, herhangi bir hedef, futbola dair herhangi bir kariyer planına dair bir tek emare görmedik. hocayı aldığı bu kararların yanlışlığı konusunda onu uyarıyorlar ama dinletemiyorlarsa "bana ne ben maaşımı alır keyfime bakarım, zaten yardımcılıktan öteye gitmeme gerek yok" diyorlar demektir. kendine saygısı olan ve bir kariyer planı bulunan biri, onu ciddiye almayan bir hocanın altından şimdiye kadar on defa ayrılırdı çünkü.
yok eğer "maşallah hocam yine en doğru taktiği verdiniz, aslan hocam kaplan hocam canımın içi hocam" deyip sallabaşlık yapıyorlarsa zaten söylenecek bir şey yok demektir. ben böyle bir durumun varlığına inamıyorum ama birinci ihtimal doğru değilse geriye sadece böyle korkunç bir tablo kalıyor. vaziyet buysa zaten olay bitmiş boşa konuşuyoruz demektir.
kısacası tablo meydanda. aman yardımcıları suçlamayalım, aman hocayı da suçlamayalım, iyi de bu eti kim yedi o zaman?