689
galatasaray'ın ligdeki galibiyet serisini 6 maça çıkardığı ve ligin 15-21 sıraları arasındaki 5 takımla oynayacağı bir periyoda kendini lider olarak attığı karşılaşma. galatasaray'a oyun olarak ters gelen ve bunu da skor anlamında yansıtan bir takım olması, ligin doğru düzgün futbol oynayan yegane takımlarından olması sebebiyle galatasaray dışındaki takımlar çok umut bağlamıştı bu maça. ek olarak ahmet ercanlar beşlisi, sosyal medyadaki malum hesaplar, uğur dündar'ın sözcü gazetesi ve barış ertül'ün ajansspor'unun maçın hakemi zorbay küçük üzerinden müthiş bir manipülasyon çabası vardı.
maça özel hazırlanan galatasaray'dı. istediklerini yapan da galatasaray oldu. mostafa mohammed ahmed'in direğe takılan şutu ve henry onyekuru'ya yapılan penaltı hariç galatasaray'ın istediği şekilde cereyan etti karşılaşma. o iki pozisyonda da şans yanımızda olsa devre arasında 3-0'la girecek bir galatasaray vardı sahada. topun rakipte kalması zaten fatih terim'in ilk 11 seçimiyle istediği bir şeydi. fenerbahçe deplasmanından sonra rakibin topu kendine bırakmasından şikayet eden bir çağdaş atan vardı, fatih hoca da buradan yürümeyi tercih etti.
ikinci yarıda baskı yiyoruz olabilirden bir tık ötesi bir oyun ortaya çıkmıştır bu müsabakada. burada da fatih terim rakibin teknik ve hızlı şekide adam geçebilen adamlarına karşı akan oyunda pozisyon riske etmektense en çok güvendiği yer olan kaleyi riske etmeyi tercih etti. fernando muslera da üzerine düşeni fazlasıyla yapınca bu kritik deplasmandan kazasız belasız geçilmiş oldu. daha 10 şubat 2021 galatasaray alanyaspor maçının ve o maçta geniş alanda rakibin bizi ne hallere düşürdüğünün anıları tazeyken fathi terim'in bu tercihi ekran başında taraftara ecel teri döktürse de teoride doğruydu. pratikte de doğru sonucu verince şen ola cimbom şen ola şeklinde bu deplasmandan da çıkılmış oldu...
maçın hakemleri ise ayrı bir rakipti zaten. zorbay küçük'ün yıllardır küs olduğu babası üzerinden bir haftadır inanılmaz bir algı vardı. sadece internette var olabilen şaibeli adamlar bir kenara ulusalda belli bir tiraj sahibi sözcü gazetesinin bile dahil olduğu bir kampanya yürütüldü. adamın hayatındaki bir sorunun deşilmesi ayrı, çıkmadığı maçta uydurulan hayali pozisyonlar üzerinden taşlanması ayrı bir konuydu. yetmez gibi bu ortamda var için yapılan emre malok ataması ise apayrı bir skandaldı. atama kararı açıklandığından beri baskı altında olan hakemini resmen tek başına bıraktı merkez hakem komitesi. maç içinde hakemin var ile yersiz şekilde uzun uzun konuştuğu birkaç pozisyon vardı. oralarda abimizin var sistemini test ettiğini yemin ederim ama ispatlayamam...
galatasaray'ın önünde çok rahat bir 5 maçlık seri var. gücünü sahaya yansıttığı sürece hakem katliamlarından bile sıyrılabileceği 5 maç. buraları güçlü oynayacak bir galatasaray ligin karar haftalarına insiyatif elinde bir şekilde girebilecektir. mesela gerek hocanın gerek takımın spekülasyonalardan, ayak oyunlarından uzak kalmasının sağlanması.
rakip takm topu, tankı, tüfeği, tweeti, gazetecisi, federasyon başkanıyla saldırırken hala daha "hakemlere güveniyoruz", "hakemler bizim canımız" mealinden açıklamalar yapan bu yönetimle nasıl olacak bu işler; tek soru işareti o...
maça özel hazırlanan galatasaray'dı. istediklerini yapan da galatasaray oldu. mostafa mohammed ahmed'in direğe takılan şutu ve henry onyekuru'ya yapılan penaltı hariç galatasaray'ın istediği şekilde cereyan etti karşılaşma. o iki pozisyonda da şans yanımızda olsa devre arasında 3-0'la girecek bir galatasaray vardı sahada. topun rakipte kalması zaten fatih terim'in ilk 11 seçimiyle istediği bir şeydi. fenerbahçe deplasmanından sonra rakibin topu kendine bırakmasından şikayet eden bir çağdaş atan vardı, fatih hoca da buradan yürümeyi tercih etti.
ikinci yarıda baskı yiyoruz olabilirden bir tık ötesi bir oyun ortaya çıkmıştır bu müsabakada. burada da fatih terim rakibin teknik ve hızlı şekide adam geçebilen adamlarına karşı akan oyunda pozisyon riske etmektense en çok güvendiği yer olan kaleyi riske etmeyi tercih etti. fernando muslera da üzerine düşeni fazlasıyla yapınca bu kritik deplasmandan kazasız belasız geçilmiş oldu. daha 10 şubat 2021 galatasaray alanyaspor maçının ve o maçta geniş alanda rakibin bizi ne hallere düşürdüğünün anıları tazeyken fathi terim'in bu tercihi ekran başında taraftara ecel teri döktürse de teoride doğruydu. pratikte de doğru sonucu verince şen ola cimbom şen ola şeklinde bu deplasmandan da çıkılmış oldu...
maçın hakemleri ise ayrı bir rakipti zaten. zorbay küçük'ün yıllardır küs olduğu babası üzerinden bir haftadır inanılmaz bir algı vardı. sadece internette var olabilen şaibeli adamlar bir kenara ulusalda belli bir tiraj sahibi sözcü gazetesinin bile dahil olduğu bir kampanya yürütüldü. adamın hayatındaki bir sorunun deşilmesi ayrı, çıkmadığı maçta uydurulan hayali pozisyonlar üzerinden taşlanması ayrı bir konuydu. yetmez gibi bu ortamda var için yapılan emre malok ataması ise apayrı bir skandaldı. atama kararı açıklandığından beri baskı altında olan hakemini resmen tek başına bıraktı merkez hakem komitesi. maç içinde hakemin var ile yersiz şekilde uzun uzun konuştuğu birkaç pozisyon vardı. oralarda abimizin var sistemini test ettiğini yemin ederim ama ispatlayamam...
galatasaray'ın önünde çok rahat bir 5 maçlık seri var. gücünü sahaya yansıttığı sürece hakem katliamlarından bile sıyrılabileceği 5 maç. buraları güçlü oynayacak bir galatasaray ligin karar haftalarına insiyatif elinde bir şekilde girebilecektir. mesela gerek hocanın gerek takımın spekülasyonalardan, ayak oyunlarından uzak kalmasının sağlanması.
rakip takm topu, tankı, tüfeği, tweeti, gazetecisi, federasyon başkanıyla saldırırken hala daha "hakemlere güveniyoruz", "hakemler bizim canımız" mealinden açıklamalar yapan bu yönetimle nasıl olacak bu işler; tek soru işareti o...
