6
1995 yazinda oynanan tsyd macidir. mactan 1 veya 2 gün önce kadıköy'de fenerbahçe ye 3-1 kaybetmis idik. bugün itibariyle başakşehir teknik direktörü olan eşofman perver şahıs,omuzu ile kalecimiz nezihi' yi avlamis ve pek varlık gösteremeden maçı kaybetmişti( o maçın başlığını bulursam o maçlada ilgili bir kaç cümle karalarim)
iş bu başlıktaki maçin oynandığı gün beşiktaş taraftarı olan dayim ve rahmetli oğlu ile mecidiyeköy'e gitmiş onlar kendilerine ayrılan kapalı tribüne sokak tarafından tribüne girmişler, ben ise bize ayrilan taraftan yani cadde tarafından kapalıya girmiştim. pek bir yoğunluk ve sıra beklemeden tribune rahatca girmiş ( bileti tabii ki gişeden almıştık) karsilastigimiz tablo ile baya hayal kırıklığına uğramistım. zira bizim yeni açığın sadece baca tarafi birazcik dolu idi. kapalı göbekte bile elle sayılacak kadar anca vardik.
beşiktaş tarafı ise kendilerine ayrılan kapalı tarafıni( bize nazaran daha küçük kısım ayrılmış olmasına rağmen bizden fazlaydilar) doldurmus, kendilerine tamamen verilmiş olan eski açığı ise belli oranda doldurmuşlardi.
önceki sezon şampiyon olduklarından ötürü şampiyonlar ligine katılım için ön eleme hakkı kazanmışlar ve rosenborg ile eşleşmislerdi. maç başlayana kadar o rosenborg eşleşmesine ithafen o yaz eskişehir li bir sanatçı tarafından çıkarılmış bir şarkının sözlerini " ismini yazacağız şampiyonlar ligine " diye değiştirmiş şekilde söylüyorlardi( diğer iki misrasini anlayamadigim için yazamayacağım , 26 senedir de bu maça giden ve bestenin tam halini bilen beşiktaşlı ya da galatasarayli ya rastlamadım)
maçın başlamasına kısa bir süre kala bizim tayfa az sayıda da olsa coşkulu bir şekilde kapalıya girince, düşmüş olan moralimiz biraz yükselmiş, sıfırin altındaki coşkumuz ise artmıştı. tarihimizdeki en saçma golleri yememizin ve kalecimiz olduğunu sandığımiz kişinin yediği goller sonrası kafayı direklere geçirmesi bizim için acı hatıralar olarak akılda kalan anlardır.
maç 2-0 iken sonlara doğru beşiktaş tarafındaki dayım ile oğlunu görebilmek için bizim tribünün en kenarına gidip baya bir çaba sarf etmistim görebilmek için. o sırada bizim boş olan tribünden tayfa da mevzu için çıkınca, herhalde oradan gözüken tek galatasarayli bile olmuş olabilirim. 3.gol olunca o besiktas kapalisi muhattap olarak beni seçmiş "gooool"diye bağırdıktan sonra bana doğru hep beraber " al al al" yapmışlardı (adiler:))
bu kadar olumsuz durumdan sonra maçtan çıkmış, köprü altında bekleyen bizim tayfanin yanına gitmiş sonrasinda dayimlar aklıma gelmişti. zira üzerlerinde beşiktaş a dair ürün varsa( ip veya karton şapka almis olabilirlerdi) arabayi park ettiğimiz yere gelene kadar bizimkiler tarafından çevirmeye maruz kalabilirlerdi. çok şükür ki benden önce araca varmışlar herhangi olumsuz durumla karşılaşmadan arabada makaralarına maruz kalarak dönmüştük
sen şampiyon olmasanda...
iş bu başlıktaki maçin oynandığı gün beşiktaş taraftarı olan dayim ve rahmetli oğlu ile mecidiyeköy'e gitmiş onlar kendilerine ayrılan kapalı tribüne sokak tarafından tribüne girmişler, ben ise bize ayrilan taraftan yani cadde tarafından kapalıya girmiştim. pek bir yoğunluk ve sıra beklemeden tribune rahatca girmiş ( bileti tabii ki gişeden almıştık) karsilastigimiz tablo ile baya hayal kırıklığına uğramistım. zira bizim yeni açığın sadece baca tarafi birazcik dolu idi. kapalı göbekte bile elle sayılacak kadar anca vardik.
beşiktaş tarafı ise kendilerine ayrılan kapalı tarafıni( bize nazaran daha küçük kısım ayrılmış olmasına rağmen bizden fazlaydilar) doldurmus, kendilerine tamamen verilmiş olan eski açığı ise belli oranda doldurmuşlardi.
önceki sezon şampiyon olduklarından ötürü şampiyonlar ligine katılım için ön eleme hakkı kazanmışlar ve rosenborg ile eşleşmislerdi. maç başlayana kadar o rosenborg eşleşmesine ithafen o yaz eskişehir li bir sanatçı tarafından çıkarılmış bir şarkının sözlerini " ismini yazacağız şampiyonlar ligine " diye değiştirmiş şekilde söylüyorlardi( diğer iki misrasini anlayamadigim için yazamayacağım , 26 senedir de bu maça giden ve bestenin tam halini bilen beşiktaşlı ya da galatasarayli ya rastlamadım)
maçın başlamasına kısa bir süre kala bizim tayfa az sayıda da olsa coşkulu bir şekilde kapalıya girince, düşmüş olan moralimiz biraz yükselmiş, sıfırin altındaki coşkumuz ise artmıştı. tarihimizdeki en saçma golleri yememizin ve kalecimiz olduğunu sandığımiz kişinin yediği goller sonrası kafayı direklere geçirmesi bizim için acı hatıralar olarak akılda kalan anlardır.
maç 2-0 iken sonlara doğru beşiktaş tarafındaki dayım ile oğlunu görebilmek için bizim tribünün en kenarına gidip baya bir çaba sarf etmistim görebilmek için. o sırada bizim boş olan tribünden tayfa da mevzu için çıkınca, herhalde oradan gözüken tek galatasarayli bile olmuş olabilirim. 3.gol olunca o besiktas kapalisi muhattap olarak beni seçmiş "gooool"diye bağırdıktan sonra bana doğru hep beraber " al al al" yapmışlardı (adiler:))
bu kadar olumsuz durumdan sonra maçtan çıkmış, köprü altında bekleyen bizim tayfanin yanına gitmiş sonrasinda dayimlar aklıma gelmişti. zira üzerlerinde beşiktaş a dair ürün varsa( ip veya karton şapka almis olabilirlerdi) arabayi park ettiğimiz yere gelene kadar bizimkiler tarafından çevirmeye maruz kalabilirlerdi. çok şükür ki benden önce araca varmışlar herhangi olumsuz durumla karşılaşmadan arabada makaralarına maruz kalarak dönmüştük
sen şampiyon olmasanda...