355
türk futbol hakemleri iyi maç yönetemiyorlar değil, türk futbol hakemlerine iyi maç yönettirmiyorlar. mustafa öğretmenoğlu (manipüle edilmiş) ve cüneyt çakır’ın (ilk dürüst maç yönetimi) yönetimlerinden bir kez daha anlaşılmıştır ki türk hakemleri manipüle edilmektedir. rahat bırakılırsa hakemler aynen avrupa’daki gibi maç yönetecekler bundan eminim.
türk hakemliğini kimler nasıl manipüle ediyor, nasıl hırpalıyor?
1-bir numaralı neden fenerbahçe’dir. yıllarca fb asbaşkanlığını yapan semih bayülken ölmeden önce bir gazetede yayınlanan röportajında “türkiye’de çok hakem satın aldım” yine de fenerbahçe camiasına yaranamadım demiştir. bu röportaj ne yalanlanmış ne de tekzip edilmiştir. sadece bu röportajı yapan ve yayınlayan basın mensubu genç yaşta ölmüştür. (ölümü şüpheli midir bilmiyorum) bu yolla hakemleri manipüle etmeye alışmış fenerbahçe camiası daha birçok metodla hakemler ve tff üzerinde baskı kurmakta ve spor basınındaki üstün gücünü kullanarak tff, mhk, pfdk ve tahkim kurulunun, kısacası tüm futbol yönetiminin dengesini bozmaktadır.
2-yayıncı kuruluş. yayıncı kuruluş üç büyük takım taraftarlarına daha çok risıvır satmak için maçları ve de hakemleri manipüle ederek puan farkının açılmasını engelliyor. bunu yaparken de hakemler ellerine yüzlerine bulaştırdığından futbol camiası geriliyor, hakemler tukaka oluyor.
3-beşiktaş, fenerbahçe’yi görünce aşka geliyor ve mhk üzerinden hakemleri manipüle etmek için plan üstüne plan yapıyor. zekeriya alp’i iki kez mhk başkanı yaptıran beşiktaş camiasıdır. taraftar sayısı on milyonu geçmediği halde kendisini şişirmek için her yolu deneyen bu camia, siyasi konjonktürü kullanmak suretiyle hakemler üzerinde baskı kuruyor. 15 temmuz darbe girişiminde stadını darbecilere açtığı, ezeli ve ebedi asbaşkanları fetö imamı ihsan kalkavan sayesinde üç yıl üst üste şampiyon oldukları halde bütün bunları unutturmayı başarmış ve borusunu öttürmeye devam etmiştir. hakemler üzerinde öyle baskı kurmuşlardır ki, hakemler, rakibine uçan tekme atan de souza’ya ve kendilerine hakaret eden sergen yalçın’a kırmızı kart çıkaramamıştır.
4-spor medyasının hakemler üzerindeki baskısı ise dünyada eşi benzeri olmayan bir baskıdır. bugün spor basınının amiral gemisi olan programlara çıkan yorumcuları, spor gazetelerinde ve radyolarında yazan konuşan kişileri bir analiz edin göreceksiniz ki çoğunluğu fenerbahçe ve beşiktaş amigosudur. onlar hiçbir zaman hakkaniyeti gözetmezler. çünkü gözetmeye kalkanlar taraftarlarınca hemen aforoz edilir, linçe maruz bırakılır. (en yakın örneği tuncay şanlı) dolayısıyla da hakkaniyetle yorum yapmak isteyenler bile bir süre sonra bundan vazgeçip amigoluğa başlar. sonuçta basındaki amigo yorumcu ve yazarlar tarafından yıllardır suçlanan, tehdit edilen, iftiraya uğrayan hakemlerin dengesi bozulur.
5-taraftarların linç hareketleri. türkiye’de en zayıf en savunmasız camia hakemlik camiasıdır. tek bir savunucusu yoktur. öyle zavallı bir konumdadır ki hakemlik camiası, %100 haklı oldukları konularda bile linçe maruz kalırken çıkıp iki cümle ile kendilerini savunamazlar. türk yargısı da asla hakemleri korumaz. hakemlere her türlü hakaret, küfür ve tehdit bizim ülkemizde normal karşılanmaktadır. dolayısıyla da hakemler doğru karar vermekten çekinir oluyorlar.
çok taze bir örnek vermek istiyorum. tugay kaan numanoğlu, fenerbahçe-beşiktaş maçında, de souza, mert hakan yandaş ve altay’a kırmızı kart çıkarması gerektiğini bilmiyor muydu? bal gibi biliyordu ama neden çıkaramadı? çünkü maçtan üç gün önce, yani atamadan hemen sonra çocuğun üzerinde öyle baskı oluşturuldu ki (hem beşiktaş hem fenerbahçeliler tarafından) düşman başına. bu şartlarda dürüst maç yönetmek hiç de kolay değil.
daha birçok neden var ama yazmaya gerek duymuyorum. şimdi bazıları iki şeyi merak ediyor. galatasaray’ın ve hakemlerin hiç mi suçu yok?
galatasaray’ın da suçu var tabi ki. var ama galatasaray her zaman makul sınırlar içinde kalmıştır. on üç yıl şampiyonluktan uzak kaldığında anlıyoruz ki defalarca hakemler vasıtasıyla şampiyonlukları çalınmış ama bir kez bile bu durum camia tarafından dillendirilmemiştir. siz herhangi bir galatasaray yöneticisi ya da yorumcusunun, hakemler kasten aleyhimize karar veriyorlar dediğini duydunuz mu? duymadınız ve duyamazsınız da. daha cuma günkü karagümrük maçının hakemi için başkanımız ne dedi. “bize formsuz hakemler göndermeyin” dedi. “maçlarda el freni olan hakemlerden koruyun bizi” dedi. bir de fenerbahçeli ve beşiktaşlı ve hatta trabzon sporlu yorumcu ve yöneticileri dinleyin. tamamı hakemlerin kasten aleyhlerine karar verdiğini yani maçı sattıklarını söylüyorlar. ellerinde delil var mı? yok tabi ki. sadece verilen kararlara bakıp bunları söylüyorlar. üstelik kararların %90’nda da hakemler haklı oldukları halde. fenerbahçeli yöneticilere, yorumculara bakın. abdulkerim durmaz, rıdvan dilmen, serdal ali çelikler, gürcan bilgiç (bakın daha zır delilerini yazmadım bile) fbtv’nin tüm yorumcuları hakemleri maç satmakla ve kasten yanlış karar vermekle itham ediyorlar. hatta sportif direktörleri çubuklu tosun bile bunu açıkça deklare ediyor. yani aradaki farkı anlayabildiniz mi?
hakemlerin suçu yok mu? tabi ki var ama onlarınki de kanaatimce devede kulak kalır. formsuz olduklarından, korktuklarından veremedikleri kararlarla maçları katlettikleri olduğu gibi maç satanları da olmuştur. nitekim semih bayülken de bunu itiraf etmiştir. ancak şu anda yani iletişim çağının tam ortasında, maç satmak o kadar kolay değil artık. hakem maç satsa da daha sonra mesleğini sürdürmesi kolay değil.
sonuç olarak türk hakemlerini manipüle eden bu nedenler ortadan kaldırılabilirse biz çok az hakem konuşacağız ama bu şu anda mümkün gözükmüyor. milyonların izlediği tv kanallarında ağızlarından çıkanı kulakları duymayan yorumcu hakem ve futbolcu eskileri ıslah edilemedikçe, taraftarların linç kampanyaları engellenemedikçe, yöneticilerin saldırıları durdurulamadıkça hakemlere acımaya devam edeceğiz.
peki bütün bu kaosun, saldırıların amacı ne? üç kuruş fazla para kazanmak mı? daha fazla şampiyonluk ve kupa kazanıp böbürlenmek mi? gerçekten insanları eğlendirmek ve hoşça vakit geçirmelerini sağlamak için oynanan futbol maçlarını savaşa çeviren, yazar ve yorumcuların, yöneticilerin, taraftarların ve en son da hakemlerin biraz durup düşünmesi gerekmez mi? biz ne yapıyoruz amacınız ne diye?
hepsinden önemlisi ülkeyi yönetenlerin bu durumu düzeltmesi gerekmez mi?
türk hakemliğini kimler nasıl manipüle ediyor, nasıl hırpalıyor?
1-bir numaralı neden fenerbahçe’dir. yıllarca fb asbaşkanlığını yapan semih bayülken ölmeden önce bir gazetede yayınlanan röportajında “türkiye’de çok hakem satın aldım” yine de fenerbahçe camiasına yaranamadım demiştir. bu röportaj ne yalanlanmış ne de tekzip edilmiştir. sadece bu röportajı yapan ve yayınlayan basın mensubu genç yaşta ölmüştür. (ölümü şüpheli midir bilmiyorum) bu yolla hakemleri manipüle etmeye alışmış fenerbahçe camiası daha birçok metodla hakemler ve tff üzerinde baskı kurmakta ve spor basınındaki üstün gücünü kullanarak tff, mhk, pfdk ve tahkim kurulunun, kısacası tüm futbol yönetiminin dengesini bozmaktadır.
2-yayıncı kuruluş. yayıncı kuruluş üç büyük takım taraftarlarına daha çok risıvır satmak için maçları ve de hakemleri manipüle ederek puan farkının açılmasını engelliyor. bunu yaparken de hakemler ellerine yüzlerine bulaştırdığından futbol camiası geriliyor, hakemler tukaka oluyor.
3-beşiktaş, fenerbahçe’yi görünce aşka geliyor ve mhk üzerinden hakemleri manipüle etmek için plan üstüne plan yapıyor. zekeriya alp’i iki kez mhk başkanı yaptıran beşiktaş camiasıdır. taraftar sayısı on milyonu geçmediği halde kendisini şişirmek için her yolu deneyen bu camia, siyasi konjonktürü kullanmak suretiyle hakemler üzerinde baskı kuruyor. 15 temmuz darbe girişiminde stadını darbecilere açtığı, ezeli ve ebedi asbaşkanları fetö imamı ihsan kalkavan sayesinde üç yıl üst üste şampiyon oldukları halde bütün bunları unutturmayı başarmış ve borusunu öttürmeye devam etmiştir. hakemler üzerinde öyle baskı kurmuşlardır ki, hakemler, rakibine uçan tekme atan de souza’ya ve kendilerine hakaret eden sergen yalçın’a kırmızı kart çıkaramamıştır.
4-spor medyasının hakemler üzerindeki baskısı ise dünyada eşi benzeri olmayan bir baskıdır. bugün spor basınının amiral gemisi olan programlara çıkan yorumcuları, spor gazetelerinde ve radyolarında yazan konuşan kişileri bir analiz edin göreceksiniz ki çoğunluğu fenerbahçe ve beşiktaş amigosudur. onlar hiçbir zaman hakkaniyeti gözetmezler. çünkü gözetmeye kalkanlar taraftarlarınca hemen aforoz edilir, linçe maruz bırakılır. (en yakın örneği tuncay şanlı) dolayısıyla da hakkaniyetle yorum yapmak isteyenler bile bir süre sonra bundan vazgeçip amigoluğa başlar. sonuçta basındaki amigo yorumcu ve yazarlar tarafından yıllardır suçlanan, tehdit edilen, iftiraya uğrayan hakemlerin dengesi bozulur.
5-taraftarların linç hareketleri. türkiye’de en zayıf en savunmasız camia hakemlik camiasıdır. tek bir savunucusu yoktur. öyle zavallı bir konumdadır ki hakemlik camiası, %100 haklı oldukları konularda bile linçe maruz kalırken çıkıp iki cümle ile kendilerini savunamazlar. türk yargısı da asla hakemleri korumaz. hakemlere her türlü hakaret, küfür ve tehdit bizim ülkemizde normal karşılanmaktadır. dolayısıyla da hakemler doğru karar vermekten çekinir oluyorlar.
çok taze bir örnek vermek istiyorum. tugay kaan numanoğlu, fenerbahçe-beşiktaş maçında, de souza, mert hakan yandaş ve altay’a kırmızı kart çıkarması gerektiğini bilmiyor muydu? bal gibi biliyordu ama neden çıkaramadı? çünkü maçtan üç gün önce, yani atamadan hemen sonra çocuğun üzerinde öyle baskı oluşturuldu ki (hem beşiktaş hem fenerbahçeliler tarafından) düşman başına. bu şartlarda dürüst maç yönetmek hiç de kolay değil.
daha birçok neden var ama yazmaya gerek duymuyorum. şimdi bazıları iki şeyi merak ediyor. galatasaray’ın ve hakemlerin hiç mi suçu yok?
galatasaray’ın da suçu var tabi ki. var ama galatasaray her zaman makul sınırlar içinde kalmıştır. on üç yıl şampiyonluktan uzak kaldığında anlıyoruz ki defalarca hakemler vasıtasıyla şampiyonlukları çalınmış ama bir kez bile bu durum camia tarafından dillendirilmemiştir. siz herhangi bir galatasaray yöneticisi ya da yorumcusunun, hakemler kasten aleyhimize karar veriyorlar dediğini duydunuz mu? duymadınız ve duyamazsınız da. daha cuma günkü karagümrük maçının hakemi için başkanımız ne dedi. “bize formsuz hakemler göndermeyin” dedi. “maçlarda el freni olan hakemlerden koruyun bizi” dedi. bir de fenerbahçeli ve beşiktaşlı ve hatta trabzon sporlu yorumcu ve yöneticileri dinleyin. tamamı hakemlerin kasten aleyhlerine karar verdiğini yani maçı sattıklarını söylüyorlar. ellerinde delil var mı? yok tabi ki. sadece verilen kararlara bakıp bunları söylüyorlar. üstelik kararların %90’nda da hakemler haklı oldukları halde. fenerbahçeli yöneticilere, yorumculara bakın. abdulkerim durmaz, rıdvan dilmen, serdal ali çelikler, gürcan bilgiç (bakın daha zır delilerini yazmadım bile) fbtv’nin tüm yorumcuları hakemleri maç satmakla ve kasten yanlış karar vermekle itham ediyorlar. hatta sportif direktörleri çubuklu tosun bile bunu açıkça deklare ediyor. yani aradaki farkı anlayabildiniz mi?
hakemlerin suçu yok mu? tabi ki var ama onlarınki de kanaatimce devede kulak kalır. formsuz olduklarından, korktuklarından veremedikleri kararlarla maçları katlettikleri olduğu gibi maç satanları da olmuştur. nitekim semih bayülken de bunu itiraf etmiştir. ancak şu anda yani iletişim çağının tam ortasında, maç satmak o kadar kolay değil artık. hakem maç satsa da daha sonra mesleğini sürdürmesi kolay değil.
sonuç olarak türk hakemlerini manipüle eden bu nedenler ortadan kaldırılabilirse biz çok az hakem konuşacağız ama bu şu anda mümkün gözükmüyor. milyonların izlediği tv kanallarında ağızlarından çıkanı kulakları duymayan yorumcu hakem ve futbolcu eskileri ıslah edilemedikçe, taraftarların linç kampanyaları engellenemedikçe, yöneticilerin saldırıları durdurulamadıkça hakemlere acımaya devam edeceğiz.
peki bütün bu kaosun, saldırıların amacı ne? üç kuruş fazla para kazanmak mı? daha fazla şampiyonluk ve kupa kazanıp böbürlenmek mi? gerçekten insanları eğlendirmek ve hoşça vakit geçirmelerini sağlamak için oynanan futbol maçlarını savaşa çeviren, yazar ve yorumcuların, yöneticilerin, taraftarların ve en son da hakemlerin biraz durup düşünmesi gerekmez mi? biz ne yapıyoruz amacınız ne diye?
hepsinden önemlisi ülkeyi yönetenlerin bu durumu düzeltmesi gerekmez mi?