• 353
    eksileri bir yana dursun, artılarını türkiye'deki futbol atmosferinden dolayı gösterememekte olan topluluk.

    uzun bir yazı olacak ve alışılmışın dışında bir yazı olacak diye düşünüyorum çünkü ben duruma hakem perspektifinden bakan, hakemi insan olarak gören bir yazıyla hiç karşılaşmadım. herkes bir sorundan bahsediyor fakat nedeniyle alakalı kimseler konuşmuyor. türk futbolundaki her kötü giden şeyin hakemlere yığılmasından ciddi manada sıkılmış biri olarak yazıyorum bu yazıyı.

    çok kötü hakemler bu topluluğun içerisinde kesinlikle var. kötü kararlar veren hakemler her hafta görüyoruz. fakat türk futbolunun temel sorunu mudur, avrupa'daki meslektaşlarıyla kıyaslandıklarında ne gibi durumdalar gibi sorulara cevap aradım ve biraz araştırma yaptım.

    hüseyin göçek, ki gerçekten iyi bir hakem değildir, uefa avrupa ligi tarihinin en fazla maç yöneten 9. hakemi. bu listede ilk 25'in hemen dışında 26. sırada halis özkahya yer alıyor. ilk 30'da 3 hakemden fazla hakemle listeye giren ülke olmamış. tabii ki bunda fifa'nın eşitliği sağlamak için her ülkeden hakem seçmeye çalışmasının etkisi yadsınamaz fakat hakemlerimizin kıtasal turnuvalardaki yerini göstermek için fena bir gösterge değil.

    şampiyonlar liginde ise durum farklı değil, hatta daha da iyi. cüneyt çakır şampiyonlar ligi tarihinin en çok maç yöneten 5. hakemi (bir de final görevi var, yarı ve çeyrek final görevlerini saymaya gerek yok, kariyeri bittiğinde muhtemelen ilk 3'te yer alacak.). 2020/21 sezonunun yalnızca grup aşamasının sonuna kadar olan bölümünde türk hakemleri 8 maç alarak yine bu alanda da iyi bir yerde bulunuyorlar. cüneyt çakır'dan fazla maç alan yalnızca 2 hakem varken, ali palabıyık (ayrıyeten bu sezon uluslar liginde ve avrupa liginde 2'şer kez görev almış.) 2 maç alarak düzenli denebilecek aralıklarla turnuvada hakemlik görevi almış, genç halil umut meler (ayrıyeten bu sezon avrupa liginde 2, uluslar liginde 1 kez görev almış.) ise türk hakemliğinin geleceği olarak (genç hakemler arasında en parlayanı olarak) şampiyonlar liginde 1 maç da olsa alarak bu sezon tecrübelenmeye devam etmiş.

    2020-2021 sezonunun yarısına kadarki avrupa görev listesi şu şekilde:

    cüneyt çakır -- 4 şampiyonlar ligi -- 2 uefa uluslar ligi
    ali palabıyık -- 2 şampiyonlar ligi -- 2 avrupa ligi -- 2 uefa uluslar ligi
    halil umut meler -- 1 şampiyonlar ligi -- 2 avrupa ligi -- 1 uefa uluslar ligi
    halis özkahya -- 3 avrupa ligi
    arda kardeşler -- 1 avrupa ligi
    fifa kokartlı hakemlerimizden abdulkadir bitigen ve yaşar kemal uğurlu uefa tarafından bu sezon herhangi bir maçta görev almamış.

    fifanın 2020 senesi için yayınladığı uluslararası hakemler listesinde (kadın hakemlerin de dahil olduğu) 10 hakemimiz bulunmakta. kıyas olarak ingiltere 12, almanya 14, hollanda 10, fransa ve ispanya 15, polonya 11, italya 14, belçika 9, portekiz 10 hakemle temsil edilecek. yine yukarıdaki sayılar için de dediğim gibi bu da net belirleyici bir gösterge değil, zira içinde kadın hakemlerin de olduğu bir liste (kadın futbolunun daha erken geliştiği ülkelerde kadın hakemler, ülkelerinin listesinde kadın futbolunun gelişmediği ülkelerin listesine göre ağırlık olarak fazlalar). yine de bu listeyi ve uluslararası maçlardaki görev sürelerini karşımıza alınca hakem kalitesi olarak geride olduğumuz, fakat sanılan kadar geride olmadığımız gözüküyor. ben uefa'nın ''futbol katillerini'' alıp milyar dolarlık organizasyonlarında görevlendireceğini zannetmiyorum çünkü.

    uefa, üye ülkelerinden yakın sayılarda hakem almaya çalışıyor. fakat hakem turnuvanın seviyesine uygun değilse maç vermemekten çekinmiyor. bizim 2 hakemimizin bu sezon başına gelen bir şey. bunun da her ülkeden örneği bulunuyor. yukarıda kıyas olarak yazdığım ülkelerin hakemleri arasında da fifa kokartı olup hiç maç alamayan hakemler mevcut.

    peki böyleyse, arka mahallemizde maç yönetirken rezalet olan hakemler avrupa'da çıkıp yüksek seviyede maçlar yönetiyorlarsa, neden arka mahallemizdeyken rezaletler?

    bir sürü sebep sıralayabilir, hepsini de en sonunda birbirine bağlayabiliriz.

    bir kere hakemler tff federasyon yapısına bağlı kişilerdir. mhk, tff'nin altında kurulur ve çalışır. tff, uzun bir süredir futbolu bilen insanlarca yönetilmiyor. futbolu bilmeyi geçtim, bağımsız bir şekilde sadece yöneticilik yapacak kalibrede insanlar bile uzun zamandır o kapıdan içeriye girmiyorlar. girenler ya bir yerin zengini, ya birinin adamı.

    kulüp başkanları çok ayrı bir alem. her maç, bakın istisnasız her maç yenilen takımın başkanı mikrofon karşısına geçiyorsa ağzını hakemle açıyor hakemle kapatıyor. menajerler de farksız. yahu kardeşim sen başkan olarak takımının şu mevkisini alternatifsiz bırakmışsın desen hakemler üzerimize oyun oynuyor. hocam takım bugün çok kötüydü, problem neydi desen maşa hakemlerden bıktık, futbolu katlediyorlar. ulan artık herkes alışmış rahata takım kaptanı bile çıkıp her kötü maç sonu hakemi eleştiriyor, saha içinde görmediği bir pozisyon için hakeme diklenip bilerek sarı kart görüyor ki taraftarın sevgilisi olsun.

    saha içindeki elemanlarla bitti mi? tabii ki bitmedi. taraftarlar da bu deli saçmalıklarına çok güzel alıştı. her kulübün taraftarları arasında ezici bir çoğunluk zannediyor ki türk futbolu sadece kendi takımı üzerine oynanıyor, tüm herkes onlardan nefret ediyor, tüm hatalar onlara yapılıyor, büyük oyunlar tuttuğu takımın üzerine hazırlanmış. evet, kimse kusura bakmasın ama maalesef galatasaray taraftarı da buna dahil.

    televizyon yorumcuları konusuna hiç girmeyeceğim. kaşarlanmış hakem ve futbolcu eskileri, 3-5 kuruş için televizyonda her hafta bir onu bir bunu söyleyip duruyorlar. kimse de demiyor ki bu hakemler şeytan mı, türk futbolunu bitirmek için ilahi bir güç tarafından göklerden mi indirildi, başka bir sorun olabilir mi? yok. televizyonlardaki futbol programlarını açıp izleyin, pozisyon pozisyon, ağır çekimlerle en ufak kararına kadar hakemler tartışılıyor. maç görüntülerini yayınlama hakkı olmayanlar bile bunu yapıyor.

    şimdi gelelim denklemimize. üst klasman bir hakem maça görevlendiriliyor. kötü denilmeyecek bir yönetimle maçı tamamlıyor. x kulübü mağlup oluyor bu maçta. maç sonu x kulübünün sırasıyla başkanı, teknik direktörü ve takım kaptanı her gördükleri mikrofona ve her arayan programa zehir zemberek açıklamalarda bulunup hakemin ne kadar kötü olduğundan bahsediyorlar. televizyon programları zaten bildiğiniz gibi. taraftarı hiç sormayın, hakemin evini bulsalar gidip yağmalayacaklar. sonraki hafta gelip çatıyor. üst klasman hakemimiz yine görev alıyor. iyi yönettiği ve doğruluğu tartışılamayacak bir penaltı verdiği maçta y takımı beklemediği bir mağlubiyet alıyor. aynı döngü y takımı başkanı, hocası, kaptanı ile başlıyor. televizyonlar yine aynı. taraftar yine aynı. bu esnada tff'de ne mi oluyor? hiçbir şey. ne açıktan ne kapalıdan hakemiyle alakalı en ufak bir aksiyon almıyor tff. hakemini savunmuyor, korumuyor, aksine hakeminin iyi veya kötü maç yönetmiş olmasından bağımsız sonraki hafta ona maç vermiyor. o hafta x ve y takımlarının lehine çalınan düdükler iki takıma da 3 puanı getiriyor. başkanlar, hocalar, futbolcular, taraftarlar çok mutlu. daha zayıf takımların sesi daha az çıktığından federasyon da mutlu, başlarına dert tasa açmamış oluyorlar. fakat yarış kızıştıkça zayıf takımların da x ve y'den alacakları puanlar önem kazanıyor. bu sefer x ve y'nin lehinde veya aleyhinde yapılan her hakem hatası infial yaratıyor. sonuçta biri şampiyon oluyor, diğer herkes şampiyonluğa şaibeli diyor. hakeme ne oluyor peki? eminim avrupa'dan her çağrı aldığında rahat rahat maç yönetebileceği için mutlu oluyordur.

    bir de var geldi diye de maçların sıfır hatayla yönetilmesi gerektiği beklentisi çıktı. var şu an tüm dünyada tartışılan bir sistem. bizde hele hiç oturmamış, maçı tamamen soğutan, bazen neredeyse 3-4 dakika karar çıkmayan bir şekilde devam ediyor. var olsa bile hakemler yanlış karar veriyorlar arkadaşlar. var sadece ofsaytların yanlış olmasını tamamıyla önleyebilir, çünkü futbolda sadece o tamamıyla nesneldir. çizginin nereden çekileceği ve kimin ofsaytta kaldığı her zaman bellidir. takip edenlerin fark etmesi normaldir, buraya kıyasla belki daha az olsa da her hafta avrupanın büyük liglerinde bile çok kötü kararlar çıkıyor veya var kullanılarak verilen bir karar yanlış olarak değerlendirilebiliyor.

    yanlış anlaşılmasın, yetersiz hakem çok. olmayacak kararlar her maçta çıkıyor. hepimiz premier lig'i çok seviyoruz. yahu arkadaşlar takip etmiyor musunuz orayı siz merak ediyorum. zannediyor musunuz ki orada hakem hatası olmuyor. almanya'da hakemler robot mu, hata yapmıyorlar mı? ispanya, hollanda, belçika?

    türk hakemini kıyaslarken işte bunu göz önüne almıyoruz. bizim hakemin kötü olup olmadığını anlayacak bir ortamımız yok. bunu görüp klasman değiştirecek bir federasyonumuz da yok. kötü niyetli sahaya çıktıkları oluyordur belki, veya cidden kötü hakemlerimiz de vardır. ama hakemlerin hakemlik yapmasına elverişli bir ortam yok şu anki türk futbolunda. önce bu düzelecek. bu düzelecek ki biz bir hakem iyi mi, kötü mü izleyeceğiz. ayrı bir mevzu, yabancı hakem mevzusu sürekli konuşulur oldu. arkadaşlar siz cidden yabancı hakemler geldiğinde bütün bu hengame bitecek, kimse hakem konuşmayacak, muhteşem maçlar izleyeceğiz mi zannediyorsunuz? çok olsa 1 ay sürer bu düzende yine hakemleri tahtaya oturtmak.

    herkes önce kendi kapısının önünü süpürecek. federasyon işini iyi yapacak, güvenilir olacak, çalışanına en rahat koşulları sağlayacak ve onu koruyacak, bağımsız olacak. kulüp başkanları kendi şahsi reklamını yapmaya değil cidden kulübü yönetmek için o koltuklara oturacak, oturduğu zaman da işini iyi yapacak, profesyonel ekiplerle çalışacak. teknik direktörler işin şov kısmını başarılarından sonra yapacak, takımını iyi hazırlayacak, modern futbola ayak uyduracak, oyuncu grubuna uygun işler yapacak ve istikrarlı olacak. taraftar zaten bunların hepsini takip eder ve uyum sağlar kimse merak etmesin.

    sonuç olarak ben yıllardan beri çok sıkı takip ettiğim türkiye liginde cidden rezalet hakem yönetimleri de gördüm, kusursuza yakın yönetilen maçlar da izledim. yazımda defalarca belirttiğim gibi belki de bazı hakemlerimiz cidden yetersizdir, cidden kötü hakemlerdir. ama kimse hepsi kötü hakem demesin, hepsi yetersiz demesin bana lütfen. ben bu saatten sonra sürekli hakem konuşan kimseyi ciddiye almıyorum, almamanızı size de tavsiye ediyorum. biliyorum ki hakem konuşan kimse, şu anki türk futbolunda işini iyi yapmıyordur. bir maçta iyi oynamış ve hakemin verdiği bir karar yüzünden puan kaybetmiş olabilirsiniz. yine mevcut atmosferde bunu dile getirebilecek yeterlikte kimse olmadığını biliyorum, çünkü o iyi oynamak istikrarlı bir iyi oynamak asla olmuyor. hakem konuşmadan önce hoca kendi işine bakacak, işini istikrarlı şekilde iyi yapıyorsa konuşacak. jurgen klopp hakem eleştiriyor. mourinho, guardiola hakem eleştiriyor. eleştirebilir çünkü işini iyi yapıyor ve hakkını arayacak. kimse hakem eleştirmeyecek diye bir şey yok, yeri geldiğinde konuşulacak tabii ki. hele başkanlar türkiye'de hiç hakem konuşmayacak. konuşacak yeterlikte işini düzgün yapan, ekibiyle birlikte ne yaptığını bilen bir tane başkan yok. avrupa'da da başkan konuşuyor fakat türk futbolundaki gibi kendi başarısızlığını bir yerlere yıkıp algı operasyonu oluşturmak için değil.

    topyekün bir arınmaya ihtiyaç duyan türk futbolunun bugününde hakemlerin en büyük sorun olduğunu düşünmüyorum. hakemlerden çok önce gelen bir sürü sorun var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın