610
türk futbolunda özellikle anadolu takımlarını; anadolu takımlarındaki teknik direktörleri tartışırken, tartışmada bu kulübü merkeze almakta yarar var.
kasımpaşa teknik direktöre önem vermeyen bir organizasyon. takım iyi giderken de kötü giderken de teknik direktör değişikliği yapabiliyor. teknik direktör seçimlerinde de belli bir mantık olduğu söylenemez. son 5 yılda birbirine 5 benzemez adamlar geldi gitti.
peki bu ligde teknik direktörün özgül ağırlığının bu kadar düşük olduğu bir yapı, nasıl ligde rahatlıkla kalabiliyor hatta zaman zaman üst sıralarda boy gösterebiliyor? demek ki teknik direktör o kadar da önemli değil veya önemli değil demeyelim de diğer takımlar asgari unsurları bile sağlayamadığı için bu kulüp yoluna devam edebiliyor.
kasımpaşanın istikrarlı bir şekilde yaptığı 2 şey var:
- lig ortalamasının altına düşmeyen kadro kalitesi
- futbolcu paralarının düzenli ödenmesi.
aslında kabaca sağlıklı finansal yapı denebilir. sadece bu faktörle ligde kalabiliyorlar. geçmişte ilhan cavcav'ın gençlerbirliği örneği de var. bu kadar olmasa da cavcav'da teknik direktöre pek önem vermez, sık sık değiştirir ama kurduğu kadrolar ve paraları düzenli ödemesi gibi iki faktörle ''başarılı'' olurdu.
yani mesela fuat çapa 19-20 sezonunda kasımpaşa'da başarılı oldu, 20-21 sezonunda ankaragücü'nde başladı ve başarısız olunca gönderildi. tekrar kasımpaşa'ya geldi ve 2. maçında ilk 3 puanını aldı. muhtemelen bu kasımpaşa döneminde de çok başarısız olmayacak. yani adam aynı adam. ne fark var bu 2 takım arasında? birinde rahat rahat saha içine bakabilirken öbüründe kaotik ortamla, saha dışı sorunlarla uğraşıyor. veya yine örnek kemal özdeş. adam kasımpaşa'da çok başarılı bulunurken, anadolu takımlarında pek parlak performanslar veremedi. şimdi bu adam iyi hoca mı kötü hoca mı? birine yeterken diğerine yetmeyen ne? muhtemelen anadolu takımlarının çoğunda paralar düzenli ödenmediği için taktisyenden evvel orayı idare edecek iyi bir idareci gerekiyor. bu da teknik-taktik meselelerden daha öncelikli gereksinim olarak farklı vasıflar gerektiren teknik direktör ihtiyacı doğuruyor. veya saha dışını çözmekten saha içine sıra gelmiyor.
velhasıl kelam anadolu takımlarındaki teknik direktörleri, türk futbolundaki kısır döngüleri tartışalım tartışmasına da bizdeki kulüplerin, ilk sorunu hocalık performansları değil. öncelikle asgari şatlara haiz sağlıklı bir kulüp yapısı gerekiyor. şayet böyle olmasaydı, teknik direktör birinci belirleyici faktör olsaydı, kasımpaşa gibi teknik direktöre önem vermeyen bir yapı çoktan küme düşerdi.
kasımpaşa teknik direktöre önem vermeyen bir organizasyon. takım iyi giderken de kötü giderken de teknik direktör değişikliği yapabiliyor. teknik direktör seçimlerinde de belli bir mantık olduğu söylenemez. son 5 yılda birbirine 5 benzemez adamlar geldi gitti.
peki bu ligde teknik direktörün özgül ağırlığının bu kadar düşük olduğu bir yapı, nasıl ligde rahatlıkla kalabiliyor hatta zaman zaman üst sıralarda boy gösterebiliyor? demek ki teknik direktör o kadar da önemli değil veya önemli değil demeyelim de diğer takımlar asgari unsurları bile sağlayamadığı için bu kulüp yoluna devam edebiliyor.
kasımpaşanın istikrarlı bir şekilde yaptığı 2 şey var:
- lig ortalamasının altına düşmeyen kadro kalitesi
- futbolcu paralarının düzenli ödenmesi.
aslında kabaca sağlıklı finansal yapı denebilir. sadece bu faktörle ligde kalabiliyorlar. geçmişte ilhan cavcav'ın gençlerbirliği örneği de var. bu kadar olmasa da cavcav'da teknik direktöre pek önem vermez, sık sık değiştirir ama kurduğu kadrolar ve paraları düzenli ödemesi gibi iki faktörle ''başarılı'' olurdu.
yani mesela fuat çapa 19-20 sezonunda kasımpaşa'da başarılı oldu, 20-21 sezonunda ankaragücü'nde başladı ve başarısız olunca gönderildi. tekrar kasımpaşa'ya geldi ve 2. maçında ilk 3 puanını aldı. muhtemelen bu kasımpaşa döneminde de çok başarısız olmayacak. yani adam aynı adam. ne fark var bu 2 takım arasında? birinde rahat rahat saha içine bakabilirken öbüründe kaotik ortamla, saha dışı sorunlarla uğraşıyor. veya yine örnek kemal özdeş. adam kasımpaşa'da çok başarılı bulunurken, anadolu takımlarında pek parlak performanslar veremedi. şimdi bu adam iyi hoca mı kötü hoca mı? birine yeterken diğerine yetmeyen ne? muhtemelen anadolu takımlarının çoğunda paralar düzenli ödenmediği için taktisyenden evvel orayı idare edecek iyi bir idareci gerekiyor. bu da teknik-taktik meselelerden daha öncelikli gereksinim olarak farklı vasıflar gerektiren teknik direktör ihtiyacı doğuruyor. veya saha dışını çözmekten saha içine sıra gelmiyor.
velhasıl kelam anadolu takımlarındaki teknik direktörleri, türk futbolundaki kısır döngüleri tartışalım tartışmasına da bizdeki kulüplerin, ilk sorunu hocalık performansları değil. öncelikle asgari şatlara haiz sağlıklı bir kulüp yapısı gerekiyor. şayet böyle olmasaydı, teknik direktör birinci belirleyici faktör olsaydı, kasımpaşa gibi teknik direktöre önem vermeyen bir yapı çoktan küme düşerdi.
