81
yaklaşık bir aydır "offline oynayan arkadaşların almasını önermediğim oyun" diye kara propaganda yapan şahsımın kariyer modda galatasaray'la ikinci sezonunu oynadığı oyundur :(
ben yaptım siz yapmayın diye aldığımı söylememiştim, elime beklemediğim bir para geçti ve şeytan dürttü. madem aldık, bu haltı yedik, buyrun kariyerimi anlatayım:
takımımız galatasaray. 2020-2021 sezonu başı, aylardan temmuz. fatih terim'in beklenmedik istifasıyla birlikte kulüpte çevirmen olarak göreve başlayan ve zamanla teknik ekipte antrenörlüğe yükselen nitratdarjan imparator'dan el alarak takımın başına getirildi. galatasaray taraftarları arasında çok olumsuz tepkilere neden olan bu tecrübesiz ve kim olduğu bilinmeyen yeni hocanın ilk işi kaptanlığı belhanda'dan alıp luyindama'ya vermek oldu. belhanda'nın "hocam ayıboluyor" çıkışına yeni hoca oyuncuyu satış listesine koyarak karşılık verdi. ancak şöyle bir problem vardı: transfer sezonu aktif edilmemişti, yani belhanda ocak ayına kadar kadro dışı kalmış olacaktı. orta saha rotasyonundaki yeterslizliği düşünerek nitratdarjan hozam tükürdüğünü güzelce yaladı ve belhanda'nın suyuna gitmeye başladı.
muslera'nın sakatlığı dolayısıyla kale fatih'e emanetti. hazırlık kampındaki iyi performansı onu okan'ın önüne geçirmişti. yine hazırlık kampındaki denemelerde hoca 3-4-3'ü iyi oynadıklarını fark etti ve herkesi şaşırtarak takımı sezona bu formasyonla başlattı:
fatih
luyindama-donk-marcao
omar-taylan-belhanda-saracchi
feghouli-falçao-emre kılınç
ilk iki maçta alınan farklı galibiyetler ve oynanan güzel oyun galatasaray sözlük'te nitratdarjan savunucuları ve "nitratdarjan hoca mı" diyen iki grubun oluşmasına neden oldu. sol frame'de nitratdarjan ismi her gün gündemin en tepesinde yer alıyordu. sürprizlere gebe bir sezonun galatasaray'ı beklediğine kuşku yoktu.
nitratdarjan hoca takımdaki gençlerle yakından ilgilenmeye başladığında onu eleştiren taraftaların gözünde kötü imajını biraz olsun temizlemeye başladı. emin bayram, kerem aktürkoğlu, ali yavuz kol üçlüsü hocanın adeta prensleriydi. hoca her gün bu üç oyuncuyla bizzat ilgileniyor, antrenmanlarda onları farklı rollerde deniyordu. feghouli'nin ronaldo'nun efsane diz sakatlığını yaşaması ve 9 ay sahalardan uzak kalacağının öğrenilmesi üzerine kerem'e ilk 11 yolu açılmış oldu.
hoca kerem'e şans verecekti, fakat takımın önünde zorlu bir fikstür vardı ve hoca oyuncusunu ortaya atmamak adına babel'e şans verdi. beklenmedik bir şekilde babel'in takımı sırtlamasıyla kerem oyuna sonradan girip hızıyla fark yaratmak zorunda kaldı. emre kılınç sağ kanada, feghouli'nin yerine geçmişti. babel ise solda falcao ile müthiş bir uyum yakalamıştı ve her hafta en az bir gole etki ediyordu. orta sahada taylan-belhanda-etebo-ömer dörtlüsünden ikisi dönüşümlü oynuyordu ama bu bölge bariz biçimde zayıftı. bu sebeple kanat bek rolündeki sarrachi ve omar'a takımı ileri taşımada büyük iş düşüyordu. ikisi de bu görevi layıkıyla yerine getirdi. saracchi müthiş bir hızla gelişiyor, avrupa'nın önde gelen takımlarının radarına giriyordu.
devre arasına yaklaşılırken galatasaray bol gol atan ama bol gol yiyen bir takım görüntüsündeydi. galatasaray,başakşehir,trabzonspor ve kısmen fenerbahçe'nin liderlik için yarıştığı bir 15 hafta geride kalmıştı ve galatasaray kadıköy'den beraberlik, içerde beşiktaş'tan 3 puan alırken içerde trabzon'a ve dışarda başakşehir'e kaybetmişti. büyük maç performansıyla ilgili topa tutulan nitratdarjan bu tür maçlara ağırlığını koyacak yıldız isimler bakması yönünde yönetimden uyarı almıştı, ama hocanın planı farklıydı. o artık 27 yaş üstü oyuncu istemiyordu. milyon euroaları yeni falcaolara, yeni feghoulilere saçmak istemiyor, ne kadar eleştirilse de takımı scout transferleriyle kurmayı tasarlıyordu.
derken iskandinavya'ya yolladığı scoutu "hocam sana iki tane merkez orta saha oyuncusu buldum, bunları al hocam" diye heyecanla nitratdarjan'ın ofisine daldı. hoca oyuncuları izlediğinde çoktan kararını vermişti. frank onyeka ve magnus kofod andersen adında iki genç aslan parçası hocanın hayalindeki orta sahayı oluşturacaktı. onyeka kanattan bozma bir cdm'ydi. çok hızlı, çok güçlü, çok çalışkan ama bir o kadar da pas beceriksiziydi. magnus andersen iste tam tersi; ortalama hızda, fazla mücadele sevmeyen pasör bir 8 numaraydı. hoca yönetime bu ikisini paket olarak istediğini söyledi ve iki oyuncu daha ara transfer başlamadan paket yapılarak florya'ya getirildi.
transfer sezonunun başlamasına yakın hocanın takımda olduğunu unuttuğu diagne'ye la liga'dan hem de villareal gibi kalbur üstü bir takımdan teklif geldi. hoca villarealli yetkili "diagne" dediğinde bir an anlamamış "kim kim?!" diye bir tepki vermişti. 3 milyon euro artı haissem hassan adında 18 yaşında bir sol kanat öneriliyordu. hoca teklifi düşünmeden kabul etti, 3 milyonu duyunca takasta gelecek oyuncunun kim olduğunu bile sallamamıştı aslında.
hocanın takımı yavaş yavaş şekillenirken fernando muslera'dan kahreden bir haber geldi. nando sezon sonu emekli olacağını söyledi ağlamaklı bir sesle. nitratdarjan hoca'nın başından aşağı kaynar sular döküldü. sadece "neden" diye sorabildi. muslera artık uruguay'a dönmek istediğini, bu sakatlığın onu çok yıprattığını ve artık galatasaray'a eskisi kadar iyi katkı veremeyeceğini söyledi hıçkıra hıçkıra ağlarken. hoca ne yaptıysa ikna edemedi onu, ama en azından artık sakatlığı geçtiğine göre formayı tekrar giyebilirdi. muslera hocanın ofisinden çıkarken hoca seslendi:
"kaptan..."
"hocam"
"kimseye duyurmayalım, bu taraftar bu acıyı kaldıramaz"
"tamam hocam" dedi ve kapıyı yavaşça çekti muslera, başı önde.
hoca odasında yalnız kalınca yeşil kaleci kazağını bir başkasının üzerinde hayal etti, evet okan ve fatih kazağı giymişti ama muslera'nın rengiydi yeşil, elbet bir gün geri alacak ve sanki bir daha hiç üzerinden çıkarmayacaktı. kendine bir kadeh viski koydu ve tek yudumda içti.
devre arasında takıma katılan 3 yabancıyla birlikte yabancı sayısı çok arttı ve bonservisiyle giden diagne'den sonra sekidika ve ozornwafor botofago kulübüne kiralındı. tuhaf transferlerdi bunlar, ama brezilya kulübü iki futbolcuyu da istedi. brezilya'yla bağlantılar kurmak her zaman iyidir diyerek hoca teklifi kabul etti.
sezonun ikinci yarısına galatasaray fırtına gibi başladı. onyeka'nın gelişiyle hoca 2 stopere döndü ve nijeryalı orta saha hem defansta hem ofansta harika işler yaptı. magnus andersen bolca forma buldu, fakat ilk sezonunda uyum sorunu yaşadığı aşikardı. genç kanat hassan ise sekidika'dan bile yetersizdi. birkaç maç sonunda hoca onu maç kadrosundan çıkardı.
ikinci devre galatasaray derbilerde daha iyiydi, fakat iç sahadaki sürpriz puan kayıpları yüzünden lider trabzonspor'a bir türlü yetişemedi ve ligi 81 puanla ikinci bitirdi. kupadan da son 16'da yine trabzon'a elenen galatasaray'da nitratdarjan hocanın suyu iyiden iyiye ısındı.
bu sezonla ilgili galatasaray'ın taraftarını sevindirdiği anlar da oldu elbette. emre kılınç ligde 12 gol ve 16 asistlik muhteşem bir performans sergiledi. falcao hiç sakatlık yaşamadı ve 22 golle gol kralı oldu. emin bayram, ali yavuz ve kerem bolca forma buldu ve üçü de gelecek adına çok iyi sinyaller verdi.
yeni sezon öncesi nitratdarjan hoca tedirgindi. yönetim değişmişti ve taraftarın çoğunluğunun istemediği nitratdarjan'ın koltuğu sallnıyordu. yeni başkan hocaya güven oyunu verdi. takımın sezonun büyük bölümünü dar kadroyla götürdüğünü, içerdeki karışıklıklara rağmen hocanın ışık veren bir futbol oynattığını söyledi ve nitratdarjanı ince bir buz üstünde de olsa takımın başında bıraktı. hoca bu sezonun son şansı olduğunu biliyordu.
ilk şoku kendisine verilen transfer bütçesini görünce yaşadı genç teknik adam. 13 milyon€ gibi piyasanın çok altında bir miktar hocaya verilmişti. sözleşmesi biten, futbolu bırakan, yetersiz olduğu için kiralanan veya satılan oyuncular çıkarıldığında kadro kuş gibi kalmıştı. transfer yapabilmek adına marcao,luyindama veya onyeka'dan biri satılmak zorundaydı. ama hoca gelecekte avrupa'yı domine edeceği takımın iskeletine bu üçlüyü yazmıştı bile. marcao'ya önce ajax'tan sonra da benfica'dan 15 milyon € civarı teklifler geldi, ama sözleşmesi geçen sezon uzatılmış olan marcao için en az 30 milyon € bekliyordu cimbom.
takımdan ayrılan isimler şöyleydi:
-muslera (futbolu bıraktı)
-saracchi (leipzig'e döndü, kulübü tekrar kiralamayı kabul etse de saracchi ya satın alın ya da beni salın dedi)
-linnes (sözleşme uzatmayacağım, ülkeme döneceğim diyip bonservissiz olarak denizlispor'a gitti)
-arda turan (futbolu bıraktı)
-belhanda (club bruge kendisi için 10 milyon € ödedi, anında satıldı)
-babel (championship ekiplerinden qpr'a 3.5 milyon € karşılığı transfer oldu.)
-donk (kulüpsüz kaldı, futbolu bırakmadı, ama artık çok ağırlaştığı için yeni sözleşme önerilmedi kendisine.)
-hassan (adı sanı bilinmeyen bir belçika takımına kiralandı)
-fatih öztürk (gaziantep'e gitti)
-oğulcan çağlayan (serbest kalma bedelini ödeyen fransız takımı guingamp'ın yolunu tuttu, 4,75 milyon € kazandırdı takıma)
-etebo (başarısız bir yılın ardından stoke'a döndü)
her zamanki gibi transferler hazırlık kampına yetişmemişti. yönetimin verdiği kuş kadar bütçeyi artırmak için önce satış yapmak gerekiyordu ve yaklaşık 18 milyon€ kadar ek gelir sağlanmıştı. ilk hamle kaleci için oldu.
galatasaray'ın yeni kalecisi ionut radu oldu. inter'den 12 milyon €'ya transfer olan genç rumen 97 numaralı formayı giydi.
savunmadaki nicelik eksikliği 4 bedelsiz transferle toparlandı:
-lukasz piszczek (stoper)
-ezgjan alioski (sol bek)
-bruno peres (sağ bek)
ve maalesef
-semih kaya (stoper diyorlar)
takıma katıldı. bu dört oyuncuya bonservis ödenmedi. yaş ortalaması 31 olan bu dört isim hocanın kafasında isimler değildi, fakat radu'yaa bütçenin yarısı harcanmıştı bile.
orta sahada elde kalan isimler şunlardı:
-taylan
-emre akbaba
-ömer bayram
-frank onyeka
-magnus andersen
takımın bir beyne ihtiyacı vardı. ama hem para azdı hem de artık kiralık oyuncularla devam etmek istemiyordu hoca. 10 numaranın hakkını verecek, yaşı geçmemiş, başarıya ve kendini kanıtlamaya aç birini istiyordu.
o kişi italya'da, inter'de bulundu. sırasıyla west ham, lokomotiv moskova ve sporting lisbon'a kiralanıp bekleneni verememiş olan, inter'in vaktiyle 40 milyon € bayıldığı joao mario galatasaray'da kendisi için yepyeni bir sayfa açtı. inter'e 15 milyon € daha bayılındı ve portekizli orta saha 10 numarayı sırtına geçirdi.
elde kalan kuş gibi para birkaç genç oyuncuya ve rotasyona girmesi için alınan kenan karaman'a yetti. alınan gençler:
-bünyamin balcı
-ali sarı
kerim çalhanoğlu
böylece cimbomun 2021-2022 kadrosu şöyle şekillendi:
kale: radu, okan
sağ bek: omar, bruno peres, bünyamin balcı
stoper: piszczek, luyindama, marcao, emin, semih kaya
sol bek: alioski, kerim çalhanoğlu, emre taşdemir
defansif orta saha: taylan, onyeka
merkez orta saha: andersen, ömer bayram
ofansif orta saha: joao mario, emre akbaba
sağ kanat: feghouli, kerem aktürkoğlu
sol kanat: emre kılınç, (kenan karaman)
forvet: falcao, ali yavuz, (kenan karaman)
forvette falcao'ya bir şey olursa kenan'dan önce ali yavuz'a şans verecek olan hoca, takımın şampiyonlar ligi'ne kalmak zorunda olduğunu biliyordu. ilk eleme turunda standard liege'e ilk maçta içerde 2-0 öne geçip maçı 2-3 kaybetmiş ve yeniden eleştiri oklarının hedefi olmuştu. ancak ikinci maçta 86. dakikada emre akbaba'nın golüyle maçı deplasmanda 1-3 kazanan cimbom yeniden kenetlendi ve play-off turundaki rakibi psv'yi beklemeye koyuldu.
ben yaptım siz yapmayın diye aldığımı söylememiştim, elime beklemediğim bir para geçti ve şeytan dürttü. madem aldık, bu haltı yedik, buyrun kariyerimi anlatayım:
takımımız galatasaray. 2020-2021 sezonu başı, aylardan temmuz. fatih terim'in beklenmedik istifasıyla birlikte kulüpte çevirmen olarak göreve başlayan ve zamanla teknik ekipte antrenörlüğe yükselen nitratdarjan imparator'dan el alarak takımın başına getirildi. galatasaray taraftarları arasında çok olumsuz tepkilere neden olan bu tecrübesiz ve kim olduğu bilinmeyen yeni hocanın ilk işi kaptanlığı belhanda'dan alıp luyindama'ya vermek oldu. belhanda'nın "hocam ayıboluyor" çıkışına yeni hoca oyuncuyu satış listesine koyarak karşılık verdi. ancak şöyle bir problem vardı: transfer sezonu aktif edilmemişti, yani belhanda ocak ayına kadar kadro dışı kalmış olacaktı. orta saha rotasyonundaki yeterslizliği düşünerek nitratdarjan hozam tükürdüğünü güzelce yaladı ve belhanda'nın suyuna gitmeye başladı.
muslera'nın sakatlığı dolayısıyla kale fatih'e emanetti. hazırlık kampındaki iyi performansı onu okan'ın önüne geçirmişti. yine hazırlık kampındaki denemelerde hoca 3-4-3'ü iyi oynadıklarını fark etti ve herkesi şaşırtarak takımı sezona bu formasyonla başlattı:
fatih
luyindama-donk-marcao
omar-taylan-belhanda-saracchi
feghouli-falçao-emre kılınç
ilk iki maçta alınan farklı galibiyetler ve oynanan güzel oyun galatasaray sözlük'te nitratdarjan savunucuları ve "nitratdarjan hoca mı" diyen iki grubun oluşmasına neden oldu. sol frame'de nitratdarjan ismi her gün gündemin en tepesinde yer alıyordu. sürprizlere gebe bir sezonun galatasaray'ı beklediğine kuşku yoktu.
nitratdarjan hoca takımdaki gençlerle yakından ilgilenmeye başladığında onu eleştiren taraftaların gözünde kötü imajını biraz olsun temizlemeye başladı. emin bayram, kerem aktürkoğlu, ali yavuz kol üçlüsü hocanın adeta prensleriydi. hoca her gün bu üç oyuncuyla bizzat ilgileniyor, antrenmanlarda onları farklı rollerde deniyordu. feghouli'nin ronaldo'nun efsane diz sakatlığını yaşaması ve 9 ay sahalardan uzak kalacağının öğrenilmesi üzerine kerem'e ilk 11 yolu açılmış oldu.
hoca kerem'e şans verecekti, fakat takımın önünde zorlu bir fikstür vardı ve hoca oyuncusunu ortaya atmamak adına babel'e şans verdi. beklenmedik bir şekilde babel'in takımı sırtlamasıyla kerem oyuna sonradan girip hızıyla fark yaratmak zorunda kaldı. emre kılınç sağ kanada, feghouli'nin yerine geçmişti. babel ise solda falcao ile müthiş bir uyum yakalamıştı ve her hafta en az bir gole etki ediyordu. orta sahada taylan-belhanda-etebo-ömer dörtlüsünden ikisi dönüşümlü oynuyordu ama bu bölge bariz biçimde zayıftı. bu sebeple kanat bek rolündeki sarrachi ve omar'a takımı ileri taşımada büyük iş düşüyordu. ikisi de bu görevi layıkıyla yerine getirdi. saracchi müthiş bir hızla gelişiyor, avrupa'nın önde gelen takımlarının radarına giriyordu.
devre arasına yaklaşılırken galatasaray bol gol atan ama bol gol yiyen bir takım görüntüsündeydi. galatasaray,başakşehir,trabzonspor ve kısmen fenerbahçe'nin liderlik için yarıştığı bir 15 hafta geride kalmıştı ve galatasaray kadıköy'den beraberlik, içerde beşiktaş'tan 3 puan alırken içerde trabzon'a ve dışarda başakşehir'e kaybetmişti. büyük maç performansıyla ilgili topa tutulan nitratdarjan bu tür maçlara ağırlığını koyacak yıldız isimler bakması yönünde yönetimden uyarı almıştı, ama hocanın planı farklıydı. o artık 27 yaş üstü oyuncu istemiyordu. milyon euroaları yeni falcaolara, yeni feghoulilere saçmak istemiyor, ne kadar eleştirilse de takımı scout transferleriyle kurmayı tasarlıyordu.
derken iskandinavya'ya yolladığı scoutu "hocam sana iki tane merkez orta saha oyuncusu buldum, bunları al hocam" diye heyecanla nitratdarjan'ın ofisine daldı. hoca oyuncuları izlediğinde çoktan kararını vermişti. frank onyeka ve magnus kofod andersen adında iki genç aslan parçası hocanın hayalindeki orta sahayı oluşturacaktı. onyeka kanattan bozma bir cdm'ydi. çok hızlı, çok güçlü, çok çalışkan ama bir o kadar da pas beceriksiziydi. magnus andersen iste tam tersi; ortalama hızda, fazla mücadele sevmeyen pasör bir 8 numaraydı. hoca yönetime bu ikisini paket olarak istediğini söyledi ve iki oyuncu daha ara transfer başlamadan paket yapılarak florya'ya getirildi.
transfer sezonunun başlamasına yakın hocanın takımda olduğunu unuttuğu diagne'ye la liga'dan hem de villareal gibi kalbur üstü bir takımdan teklif geldi. hoca villarealli yetkili "diagne" dediğinde bir an anlamamış "kim kim?!" diye bir tepki vermişti. 3 milyon euro artı haissem hassan adında 18 yaşında bir sol kanat öneriliyordu. hoca teklifi düşünmeden kabul etti, 3 milyonu duyunca takasta gelecek oyuncunun kim olduğunu bile sallamamıştı aslında.
hocanın takımı yavaş yavaş şekillenirken fernando muslera'dan kahreden bir haber geldi. nando sezon sonu emekli olacağını söyledi ağlamaklı bir sesle. nitratdarjan hoca'nın başından aşağı kaynar sular döküldü. sadece "neden" diye sorabildi. muslera artık uruguay'a dönmek istediğini, bu sakatlığın onu çok yıprattığını ve artık galatasaray'a eskisi kadar iyi katkı veremeyeceğini söyledi hıçkıra hıçkıra ağlarken. hoca ne yaptıysa ikna edemedi onu, ama en azından artık sakatlığı geçtiğine göre formayı tekrar giyebilirdi. muslera hocanın ofisinden çıkarken hoca seslendi:
"kaptan..."
"hocam"
"kimseye duyurmayalım, bu taraftar bu acıyı kaldıramaz"
"tamam hocam" dedi ve kapıyı yavaşça çekti muslera, başı önde.
hoca odasında yalnız kalınca yeşil kaleci kazağını bir başkasının üzerinde hayal etti, evet okan ve fatih kazağı giymişti ama muslera'nın rengiydi yeşil, elbet bir gün geri alacak ve sanki bir daha hiç üzerinden çıkarmayacaktı. kendine bir kadeh viski koydu ve tek yudumda içti.
devre arasında takıma katılan 3 yabancıyla birlikte yabancı sayısı çok arttı ve bonservisiyle giden diagne'den sonra sekidika ve ozornwafor botofago kulübüne kiralındı. tuhaf transferlerdi bunlar, ama brezilya kulübü iki futbolcuyu da istedi. brezilya'yla bağlantılar kurmak her zaman iyidir diyerek hoca teklifi kabul etti.
sezonun ikinci yarısına galatasaray fırtına gibi başladı. onyeka'nın gelişiyle hoca 2 stopere döndü ve nijeryalı orta saha hem defansta hem ofansta harika işler yaptı. magnus andersen bolca forma buldu, fakat ilk sezonunda uyum sorunu yaşadığı aşikardı. genç kanat hassan ise sekidika'dan bile yetersizdi. birkaç maç sonunda hoca onu maç kadrosundan çıkardı.
ikinci devre galatasaray derbilerde daha iyiydi, fakat iç sahadaki sürpriz puan kayıpları yüzünden lider trabzonspor'a bir türlü yetişemedi ve ligi 81 puanla ikinci bitirdi. kupadan da son 16'da yine trabzon'a elenen galatasaray'da nitratdarjan hocanın suyu iyiden iyiye ısındı.
bu sezonla ilgili galatasaray'ın taraftarını sevindirdiği anlar da oldu elbette. emre kılınç ligde 12 gol ve 16 asistlik muhteşem bir performans sergiledi. falcao hiç sakatlık yaşamadı ve 22 golle gol kralı oldu. emin bayram, ali yavuz ve kerem bolca forma buldu ve üçü de gelecek adına çok iyi sinyaller verdi.
yeni sezon öncesi nitratdarjan hoca tedirgindi. yönetim değişmişti ve taraftarın çoğunluğunun istemediği nitratdarjan'ın koltuğu sallnıyordu. yeni başkan hocaya güven oyunu verdi. takımın sezonun büyük bölümünü dar kadroyla götürdüğünü, içerdeki karışıklıklara rağmen hocanın ışık veren bir futbol oynattığını söyledi ve nitratdarjanı ince bir buz üstünde de olsa takımın başında bıraktı. hoca bu sezonun son şansı olduğunu biliyordu.
ilk şoku kendisine verilen transfer bütçesini görünce yaşadı genç teknik adam. 13 milyon€ gibi piyasanın çok altında bir miktar hocaya verilmişti. sözleşmesi biten, futbolu bırakan, yetersiz olduğu için kiralanan veya satılan oyuncular çıkarıldığında kadro kuş gibi kalmıştı. transfer yapabilmek adına marcao,luyindama veya onyeka'dan biri satılmak zorundaydı. ama hoca gelecekte avrupa'yı domine edeceği takımın iskeletine bu üçlüyü yazmıştı bile. marcao'ya önce ajax'tan sonra da benfica'dan 15 milyon € civarı teklifler geldi, ama sözleşmesi geçen sezon uzatılmış olan marcao için en az 30 milyon € bekliyordu cimbom.
takımdan ayrılan isimler şöyleydi:
-muslera (futbolu bıraktı)
-saracchi (leipzig'e döndü, kulübü tekrar kiralamayı kabul etse de saracchi ya satın alın ya da beni salın dedi)
-linnes (sözleşme uzatmayacağım, ülkeme döneceğim diyip bonservissiz olarak denizlispor'a gitti)
-arda turan (futbolu bıraktı)
-belhanda (club bruge kendisi için 10 milyon € ödedi, anında satıldı)
-babel (championship ekiplerinden qpr'a 3.5 milyon € karşılığı transfer oldu.)
-donk (kulüpsüz kaldı, futbolu bırakmadı, ama artık çok ağırlaştığı için yeni sözleşme önerilmedi kendisine.)
-hassan (adı sanı bilinmeyen bir belçika takımına kiralandı)
-fatih öztürk (gaziantep'e gitti)
-oğulcan çağlayan (serbest kalma bedelini ödeyen fransız takımı guingamp'ın yolunu tuttu, 4,75 milyon € kazandırdı takıma)
-etebo (başarısız bir yılın ardından stoke'a döndü)
her zamanki gibi transferler hazırlık kampına yetişmemişti. yönetimin verdiği kuş kadar bütçeyi artırmak için önce satış yapmak gerekiyordu ve yaklaşık 18 milyon€ kadar ek gelir sağlanmıştı. ilk hamle kaleci için oldu.
galatasaray'ın yeni kalecisi ionut radu oldu. inter'den 12 milyon €'ya transfer olan genç rumen 97 numaralı formayı giydi.
savunmadaki nicelik eksikliği 4 bedelsiz transferle toparlandı:
-lukasz piszczek (stoper)
-ezgjan alioski (sol bek)
-bruno peres (sağ bek)
ve maalesef
-semih kaya (stoper diyorlar)
takıma katıldı. bu dört oyuncuya bonservis ödenmedi. yaş ortalaması 31 olan bu dört isim hocanın kafasında isimler değildi, fakat radu'yaa bütçenin yarısı harcanmıştı bile.
orta sahada elde kalan isimler şunlardı:
-taylan
-emre akbaba
-ömer bayram
-frank onyeka
-magnus andersen
takımın bir beyne ihtiyacı vardı. ama hem para azdı hem de artık kiralık oyuncularla devam etmek istemiyordu hoca. 10 numaranın hakkını verecek, yaşı geçmemiş, başarıya ve kendini kanıtlamaya aç birini istiyordu.
o kişi italya'da, inter'de bulundu. sırasıyla west ham, lokomotiv moskova ve sporting lisbon'a kiralanıp bekleneni verememiş olan, inter'in vaktiyle 40 milyon € bayıldığı joao mario galatasaray'da kendisi için yepyeni bir sayfa açtı. inter'e 15 milyon € daha bayılındı ve portekizli orta saha 10 numarayı sırtına geçirdi.
elde kalan kuş gibi para birkaç genç oyuncuya ve rotasyona girmesi için alınan kenan karaman'a yetti. alınan gençler:
-bünyamin balcı
-ali sarı
kerim çalhanoğlu
böylece cimbomun 2021-2022 kadrosu şöyle şekillendi:
kale: radu, okan
sağ bek: omar, bruno peres, bünyamin balcı
stoper: piszczek, luyindama, marcao, emin, semih kaya
sol bek: alioski, kerim çalhanoğlu, emre taşdemir
defansif orta saha: taylan, onyeka
merkez orta saha: andersen, ömer bayram
ofansif orta saha: joao mario, emre akbaba
sağ kanat: feghouli, kerem aktürkoğlu
sol kanat: emre kılınç, (kenan karaman)
forvet: falcao, ali yavuz, (kenan karaman)
forvette falcao'ya bir şey olursa kenan'dan önce ali yavuz'a şans verecek olan hoca, takımın şampiyonlar ligi'ne kalmak zorunda olduğunu biliyordu. ilk eleme turunda standard liege'e ilk maçta içerde 2-0 öne geçip maçı 2-3 kaybetmiş ve yeniden eleştiri oklarının hedefi olmuştu. ancak ikinci maçta 86. dakikada emre akbaba'nın golüyle maçı deplasmanda 1-3 kazanan cimbom yeniden kenetlendi ve play-off turundaki rakibi psv'yi beklemeye koyuldu.