resim
Ali Akman
Takım:FCV Dender EH
Mevki:Santrfor
Yaş:22
Boy:1.73
Uyruk:Türkiye
  • 76
    avrupa yolcusu olacak gibi görünen, türk futbolcularda son zamanlarda göremediğimiz özellikler barındıran forvet oyuncusu. topsuz alanda çok iş yapıp, net vuruşları bu kadar etkili olan yerli son oyuncumuz nihat kahveci'ydi sanırım. yani şöyle bakınca, 25 yılda bir denk gelen bir futbolcu bu arkadaş.

    türkiye'de genelde "yeni messi" "yeni hagi" "sergenin gençliği" olarak tanıtılan futbolcular görüyoruz. orta sahada oynamak çok kolay olduğu için gençlerimizi bu yönde eğitiyoruz gibi geliyor bana açıkçası. santrfor gol kaçırdığında yuhalanır, stoper adamını kaçırdığında yuhalanır, yine kaleci hatalı bir gol yediğinde yuhalanır ama aynı şeyi orta saha oyuncuları için söylemek gerçekten zor.

    işte bunların arasından sıyrılıp, "technical towering striker" kimliğiyle birden bire parlayan fakat hevesimizi kursağımızda bırakan, avrupa standartlarında yeteneği olan tek santrfor oyuncumuz batuhan karadeniz'di. mental anlamda sıkıntıları olmasaydı eminim şu an top 10 santrfordan biriydi dünyada.

    kendisi hakkında, henüz bu kadar gol atmıyorken "alın" diye burası da dahil her mecrada, yüksek sesle bağırdım. sebebi de yukarıda bahsettiğim hususlar. ali akman çok ama çok özel bir oyuncu. yardımcı santrfor olur, kanada adapte olur, serbest rolde oynatırsın, kendisini markaj edecek olan ağır orta saha oyuncusuna hayatı sorgulatır, yani 3. bölgenin her yerinde oynar. ha bunları söylemek için tabii ki çok geç, atı alan üsküdarı geçti ama ben bunları söylemek için buraya gelmedim.

    şayet buraları okuyorsa kendisine tek bir tavsiyem olacak;

    yusuf yazıcı, şayet bonservissiz bir şekilde lille takımına gitseydi, şu an büyük ihtimalle kiralık olarak başka bir kulüpte oynuyor olurdu ilk sene performansı sonrasında. kiralık gittiği takım da, nasılsa kendi oyuncum değil diyerek arada sırada oynatırdı ve yusuf dönülmez akşamın ufkuna doğru yola çıkardı. lille kendisine, kendisi için fena olmayan bir yatırım yaptığı için ve yatırımının ölmemesi adına süre verdi ve şu an için doğruyu yapmış gibi görünüyorlar.

    yusuf örneğinden yola çıkarsak;

    şayet lille ya da başka bir kulübe bonservissiz bir şekilde giderse, yaşı yetip de ilk 11 çıktığı 3-4 maç boş geçtiğinde, bir daha dönmemek üzere kulübenin yolunu tutar ne yazık ki. bonservis ödeterek gitmek bu yüzden çok ama çok önemli. okan buruk'un, emre belözoğlu'nun, oktay derelioğlu'nun nasıl geri döndüklerini hatırlamak yeterli, bir de senelerdir hiçbir şey yapmamasına rağmen, sırf kendisine yatırım yapıldığı için avrupa'da oynamaya devam edebilen enes ünal'ın durumunu.

    bonservisle gitmek = daha çok şans tanınması
App Store'dan indirin Google Play'den alın