47
keçinin olmadığı yerde abdurrahman çelebi olangillerden bir abimiz.
belki ortamlara yeni girmiş bir ergensiniz, ya da bir şekilde merak salıp galatasaray basketbolunun peşine düşmüş bir beginnersiniz. önünüze ilk düşen, kulağınıza ilk çalınan isim bu abimizdir. ömrünü galatasaray'a adamış dersiniz, takımın menfaatlerini herkesten çok düşünüyormuş dersiniz, şubeyle içli dışlı bir abimiz herhalde dışardan gönüllü olarak yardımcı oluyor falan dersiniz.
oysa hayatı boyunca olmamış, olduramamış bir insandır. ucuz magazine girip madde madde yazmayacağım ama hayatının her alanı böyle batırma hikayeleriyle doludur. bunları da galatasaray adını ortaya atıp kamufle etmeye çalışır. hani mükemmel bir hayatı olabilirdi de maç maç gezmekten fırsat bulamamış gibi bir yanılgı bulutunun içinde gezer. kendisinden çok daha uzun yıllar, galatasaray basketbolunu çok daha yakından takip edip maddi manevi çok daha fazla harcayan insanlar işinde gücünde çalışırken bu arkadaş kendini galatasaray uğruna adanmış bir hayat gibi pazarlamıştır.
gençliğinde 500 kişi gelecek dediği maça kendisi dahil 3 kişiyle gelirdi. sonra güya iddaa otoritesi oldu, çifte şans verdiği maçta hep üçüncü ihtimal gerçekleşti. onun bunun hatırına haber yaptı, göz göre göre sıktığı palavralar eşinin dostunun "ya iyi insan ama biraz heyecanlı" laflarıyla geçiştirildi. spor radyolarının en tercih edilmeyen angarya programlarını doldura doldura günün sonunda gazeteci oldu çıktı başımıza...
ya da hala olmaya çalışıyor emin değilim...
on seneyi geçkindir, galatasaray basketboluyla ilgili her konuda bu adam bir şekilde ya gündemi yaratıyor ya gündemi köpürtüp yanlış bir yöne doğru karıştırıyor. bu durum artık bu arkadaşın değil galatasaray basketbol kamuoyunun bir ayıbıdır...
futboldaki asparagaslarına girmiyorum bile...
belki ortamlara yeni girmiş bir ergensiniz, ya da bir şekilde merak salıp galatasaray basketbolunun peşine düşmüş bir beginnersiniz. önünüze ilk düşen, kulağınıza ilk çalınan isim bu abimizdir. ömrünü galatasaray'a adamış dersiniz, takımın menfaatlerini herkesten çok düşünüyormuş dersiniz, şubeyle içli dışlı bir abimiz herhalde dışardan gönüllü olarak yardımcı oluyor falan dersiniz.
oysa hayatı boyunca olmamış, olduramamış bir insandır. ucuz magazine girip madde madde yazmayacağım ama hayatının her alanı böyle batırma hikayeleriyle doludur. bunları da galatasaray adını ortaya atıp kamufle etmeye çalışır. hani mükemmel bir hayatı olabilirdi de maç maç gezmekten fırsat bulamamış gibi bir yanılgı bulutunun içinde gezer. kendisinden çok daha uzun yıllar, galatasaray basketbolunu çok daha yakından takip edip maddi manevi çok daha fazla harcayan insanlar işinde gücünde çalışırken bu arkadaş kendini galatasaray uğruna adanmış bir hayat gibi pazarlamıştır.
gençliğinde 500 kişi gelecek dediği maça kendisi dahil 3 kişiyle gelirdi. sonra güya iddaa otoritesi oldu, çifte şans verdiği maçta hep üçüncü ihtimal gerçekleşti. onun bunun hatırına haber yaptı, göz göre göre sıktığı palavralar eşinin dostunun "ya iyi insan ama biraz heyecanlı" laflarıyla geçiştirildi. spor radyolarının en tercih edilmeyen angarya programlarını doldura doldura günün sonunda gazeteci oldu çıktı başımıza...
ya da hala olmaya çalışıyor emin değilim...
on seneyi geçkindir, galatasaray basketboluyla ilgili her konuda bu adam bir şekilde ya gündemi yaratıyor ya gündemi köpürtüp yanlış bir yöne doğru karıştırıyor. bu durum artık bu arkadaşın değil galatasaray basketbol kamuoyunun bir ayıbıdır...
futboldaki asparagaslarına girmiyorum bile...