resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Fluminense
Mevki:Stoper
Yaş:41
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 12325
    ayağının kırılmasıyla bir kez daha gündeme gelmişken kendisi, biraz ondan bahsetmek istiyorum.

    takıma italya'dan yılın bidonu olarak geldi melo. 20-25 milyon euro'lara fiorentina, juventus gezmişti, baya da iyi futbolcuydu ama hem saçma sapan kartları hem de brezilya formasıyla dünya kupasında gereksiz atılışı sonrası brezilya'nın elenmesine sebep oluşuyla melo aslında dünya futbolunda gözden çıkarılmıştı.

    bize defansif orta saha olarak gelip önce 10 numaralı formayı geçirdi sırtına. daha ikinci maçında samsunspor'a 30 metreden çok ilginç, falsolu bir gol attı. golün olduğu kale arkasındaydım. sayısız maç izledim hala öyle saçma sapan falso alan bir top görmedim. neyse bu manyak attı golü, yerde garip garip hareketler yapmaya başladı. ne yapıyor bu dedik statta. maç sonu sordular, çocuklarımla pitbull besliyoruz, çok seviyoruz pitbulları ben de pitbull hareketi yapmak istedim dedi. öylece melo'nun lakabı pitbull oldu.

    ilk geldiği zamanlar penaltıları atıyordu. onu da saçma sapan yapardı bu deli. küçük adımlarla pıtır pıtır topa gelir, sol kolunu kaldırır havaya, yavaşlayıp köşelerden birine tabir-i caizse pas atardı. kaleciyi izleyerek vuruyordu aslında. baya bir gol attı bu şekilde penaltıdan. 1-2 tane kaçırınca bıraktı kullanmayı, bu sefer de kurtarmaya başladı. elazığ deplasmanında muslera kırmızı kart yediğinde 3 oyuncu değişikliği hakkımız dolduğundan kaleye bir futbolcu geçecekti. aslında sabri geçecekti idmanlarda bazen kalecilik yaptığı için. ama fatih hoca bu deli çıkarır diye düşündü heralde, melo'yu koydu kaleye. çıkardı bu deli penaltıyı, top daha oyun alanının dışına bile çıkmadan döndü kıçını topa, yine aynı pitbull sevincini yaptı.

    deli diyorum ya, gerçekten deliydi bu. yetişemeyeceği kesin olan topun peşinden 30 metre deparla koşup yetişemeyince de arkasından zıplıyordu. kornere doğru yerden giden topu kafasıyla durdurmaya çalışıyor, yapamayınca top daha dışarı çıkmadan eliyle vuruyordu topa. bir gün melo'ya biri tweet atmıştı ''aziz yıldırım senin taşaklarını yesin'' yazıyordu içerikte. melo o tweet'i retweet ettiği için 2 maç ceza almıştı. taraftar destek için evine gitti bunun, çıktı evden üstü çıplak, o taraftarlarından arasına girdi, bağıra çağıra üçlü çektirdi taraftarla, hopladı zıpladı. galatasaraylıydı adam bildiğin.

    ilk sezonunda hem çok iyi oynadı hem de 12 gol attı. selçuk'la inanılmaz uyumlulardı. artık orta saha tandemi dendiğinde melo-selçuk diye bir tabir var zaten futbol literatürümüzde. derbilerde çok başkaydı. tüm galatasaray kariyerinde 10 tane beşiktaş maçında hiç mağlubiyet görmedi. baya bir beşiktaş bükücüydü kendisi. 4-5 tane de golü vardır beşiktaş'a. hatta kırmızı kart yedikten sonra formasını tribünlere gösterip 60-70 bin kişiyi sahaya indirmişliği de var olimpiyatta.

    fenerbahçe derbilerinde de çok başarılıydı. orasıyla burasıyla gol attı ilk derbisinde. 3 mağlubiyeti var fenerbahçe'ye. onlar da biri kadıköye şampiyon gittiğimiz maç, biri prandelli varken penaltılarla kaybettiğimiz süper kupa finali diğeri de süper final'de 1-2 yenildiğimiz inanılmaz maç. 5 tane galibiyet aldı fenerbahçe'ye karşı 3 beraberliği var. o 3 beraberlikten biri de kadıköy hatırası zaten hatırlatmama gerek yok, belki de 5 galibiyetten daha değerlidir.

    bunları öyle bir futbolcu bizde derbilerde şu istatistiklere ulaştı demek için yazmıyorum. adam gerçekten her derbide hem ön plana çıkıyor, hem de psikolojik üstünlük kuruyordu rakibe karşı. melo çirkef bir oyuncuydu evet ama bakın kaç yıl top oynadı kimsenin bacağını kırmamıştır, kimseyi sakatlamak için bir müdahale yapmamıştır, yalandan penaltı bile almaya çalışmamıştır belki. sadece çok fazla sinir bozucu bir oyuncuydu. atlayıp zıplıyor, hakemin üstünde baskı kuruyor, her yere deli gibi koşturuyordu her maç. çok rahatsız edici bir futbolcuydu. melo'dan bahsedelim şimdi rakip taraftarlara yarısından çoğu sinkaflı konuşur. neden? adam gerçekten psikolojik üstünlüktü. çok sinirini bozdu rakiplerin, yıllarca çektiler melo'dan. hem futbolcu olarak hem psikolojik olarak. sevmemelerini anlıyorum.

    bir ara attığı gollerden sonra pitbull sevinci yaparken yüzünde acı ifadesi oluşmaya başladı. rahat yapamıyordu. bel fıtığı varmış adamda, aylarca fıtıkla futbol oynamış. ameliyat oldu 50 gün sonra geldi ilk 11'e çat diye girdi, şampiyonluğa giderken takıma yine inanılmaz katkı verdi. kamplardan geç gelirdi, kilolu gelirdi, geç form tutardı ama her zaman elinden gelenin en iyisini yapardı. bazen kötü futbol oynardık iç sahada, 40 dakika sonunda yaptığımız, golle sonuçlanmayan cılız bir atak sonunda tribünlere el kol yapar, ortalığa alev aldırırdı. çok keyifliydi felipe melo'nun oynadığı iç saha maçlarına gitmek.

    kimileri şovmen diyordu kendisine, bence değildi. olayı buydu adamın. tribünlere el kol yapmaktan, hakemle atışmaktan, hır gürden besleniyordu. o böyle biriydi. oynamıyordu, kimilerinin oynamak diye tabir ettiği hareketler aslında felipe melo'nun kendi hareketleriydi. tribünlere oynamak diyorlar. e nereye oynasın heralde tribünlere oynayacak, bu oyunun asli unsurlarından biri bu.

    en sevmediğimiz oyunculardandı emre belözoğlu. en sevmediğimiz adamın en sevmediğimiz dönemleriydi belki de. derbilerde melo ile takışıyorlardı, baya birbirlerinin üstüne oynuyorlardı. melo bir iç saha maçında emre'ye 1-2 sert faul yapıp kızdırdı. sarısı vardı emre'nin. o sinirle bir de çalım yiyince tekme attı melo'ya. atıldı ikinci sarıdan. melo faul yapıldığı için yerde acı çekiyormuş gibi yapıyordu. gördü emre'nin kırmızı yediğini. kalktı yerden gülerek. çıkardı dilini, sallamaya başladı, parmağıyla emre belözoğlu'na ''hadi s.ktir git burdan'' dedi. yıllarca emre'ye karşı olan kinimizi söküp aldı içimizden. çirkefliği yüzünden bizi rahatsız eden bir fenerbahçe futbolcusunu, anladığı dilden yenmişti felipe melo. içimizin yağları eridi resmen. biz kazanmıştık.

    kupa töreninde demirören'in elini sıkmayışı, tribünler onu ''felipe melo'nun askerleriyiz'' diye çağırırken asker selamı vermesi, nossa nossa dansı, benim retweet'imi konuşacaklarına bu ülkede şike, ırkçılık yapanları konuşsunlar açıklaması ve daha aklıma gelmeyen bir çok anı sayabilirim felipe melo ile alakalı. bu anıların bir çoğu saha dışı. saha içerisindeki felipe melo da 10 üzerinden 10'du neredeyse yanlış anlaşılmasın. döneminin en iyi orta sahalarından biridir gerçekten. bir defansif orta sahaya göre üst düzey top tekniği, inanılmaz hava hakimiyeti, defansif aksiyonları, hırsı, her şeyi ile baştan aşağı futbolcuydu felipe melo.

    saha içerisinde bize olan faydası anlatmakla bitmez. melo'nun bu taraftara futbolun hem teknik hem de psikolojik yönü ile ilgili yaşattıklarını düşünürsek, gerçekten unutulmaz bir adam. her ne kadar antipatik bir futbolcu olsa da bize inanılmaz uymuştu kendisi. bence ne o başka bir takımla bizim gibi bütünleşebilirdi ne de biz melo kadar sivri bir futbolcuyu bir daha bu kadar sevebiliriz. bence ne o galatasaray'ı unutacak, ne biz onu unutacağız. iyi ki yollarımız kesişti, iyi ki vardın, iyi ki varsın felipe melo.
App Store'dan indirin Google Play'den alın