82
en güzel anılarımın günü.
o yıl 8. sınıfa gidiyordum. babam sağlam bir tv'de maç takipçisiydi o yıllarda. hele ki avrupa maçı ise asla kaçırmamaya özen gösterirdi. işte rapidle başlayan, 5-0 lık chelsea maçından sonra okula gidilmeyen, hertha berlin maçında 1-0 geriye düşülünce sinirlenip yatıp uyuduğum, sabah babamın 4-1 aldık demesiyle kendime kıza kıza okula gittiğim, son milan maçında son golde bağıra çağıra sevinip uyuyan annemi yerinden zıplatıp sopayı yediğim bir garip sezondu. uefa kupası maçlarında babama yalvar yakar tüm maçları kahvehanede cine 5'te izlemiştim. bologna, borussia, mallorca, leeds derken o tarihe geçecek sezona çocuk aklımla şahit olmuştum.
ve o gün... 17 mayıs 2000... o gün evde tam galatasaray günüydü. okuldan gelir gelmez 70 ekran tüplü televizyonun her yerini elime geçen tüm sarı kırmızı materyalle süsledim. odamdaki babamın hediye ettiği büyük naylon galatasaray bayrağını televizyonluğun üstüne astım. kırtasiyeden aldığım etiketleri yapıştırdım. aldığım bir iki gazetenin kupa sayfalarını bile astım. ilk ali sami yen maçımda (bkz: 14 eylül 1997 galatasaray antalyaspor maçı) babamın aldığı sarı kırmızı örme başa veya boyna takılan aksesuarı, tüm uefa maçlarındaki totemim gereği bileğime doladım. parkende değildik ama onlara güç verecekmiş gibi hissederek her yeri sarı kırmızı yapmaya çalışmıştım.
annem yine çayı demledi. o güne özel bolca patates cipsi alınmıştı. hangisi ilk yarı hangisi ikinci yarı yenecek belliydi. maç bitti. uzatmalar... haginin kırmızısı... hasanın oyuna girişi ve terimin pres yapın talimatı... ve penaltılar... ergünün penaltısında babamla gerilmemiz*... izlediğim ilk dünya kupasının gol kralı suker'in direği... hakanın penaltı gibi penaltısı... parlour ile gelen o cılız korku... ümit davala'nın klasik ters köşesi... vieira'nın üst direği ile bababımın bu iş bitti demesi ve popescu' nun son imzası... sonrası mutluluk... sonrası cümbüş... sonrası babamla, fenerli amcamlarla sokak turu ve taksimde kutlamalar...
bir daha gelir mi böylesi mutluluk bilmem ama gelecekse de yine galatasaray getirecektir. bu güzel çocukluk için tekrar teşekkürler galatasaray.
o yıl 8. sınıfa gidiyordum. babam sağlam bir tv'de maç takipçisiydi o yıllarda. hele ki avrupa maçı ise asla kaçırmamaya özen gösterirdi. işte rapidle başlayan, 5-0 lık chelsea maçından sonra okula gidilmeyen, hertha berlin maçında 1-0 geriye düşülünce sinirlenip yatıp uyuduğum, sabah babamın 4-1 aldık demesiyle kendime kıza kıza okula gittiğim, son milan maçında son golde bağıra çağıra sevinip uyuyan annemi yerinden zıplatıp sopayı yediğim bir garip sezondu. uefa kupası maçlarında babama yalvar yakar tüm maçları kahvehanede cine 5'te izlemiştim. bologna, borussia, mallorca, leeds derken o tarihe geçecek sezona çocuk aklımla şahit olmuştum.
ve o gün... 17 mayıs 2000... o gün evde tam galatasaray günüydü. okuldan gelir gelmez 70 ekran tüplü televizyonun her yerini elime geçen tüm sarı kırmızı materyalle süsledim. odamdaki babamın hediye ettiği büyük naylon galatasaray bayrağını televizyonluğun üstüne astım. kırtasiyeden aldığım etiketleri yapıştırdım. aldığım bir iki gazetenin kupa sayfalarını bile astım. ilk ali sami yen maçımda (bkz: 14 eylül 1997 galatasaray antalyaspor maçı) babamın aldığı sarı kırmızı örme başa veya boyna takılan aksesuarı, tüm uefa maçlarındaki totemim gereği bileğime doladım. parkende değildik ama onlara güç verecekmiş gibi hissederek her yeri sarı kırmızı yapmaya çalışmıştım.
annem yine çayı demledi. o güne özel bolca patates cipsi alınmıştı. hangisi ilk yarı hangisi ikinci yarı yenecek belliydi. maç bitti. uzatmalar... haginin kırmızısı... hasanın oyuna girişi ve terimin pres yapın talimatı... ve penaltılar... ergünün penaltısında babamla gerilmemiz*... izlediğim ilk dünya kupasının gol kralı suker'in direği... hakanın penaltı gibi penaltısı... parlour ile gelen o cılız korku... ümit davala'nın klasik ters köşesi... vieira'nın üst direği ile bababımın bu iş bitti demesi ve popescu' nun son imzası... sonrası mutluluk... sonrası cümbüş... sonrası babamla, fenerli amcamlarla sokak turu ve taksimde kutlamalar...
bir daha gelir mi böylesi mutluluk bilmem ama gelecekse de yine galatasaray getirecektir. bu güzel çocukluk için tekrar teşekkürler galatasaray.