179
yaptığımız iyi başlangıç ile anımsanan düşünceler sonrası hevesimi kıran lig.
uzun zaman sonra tekrar iyi bir kadro ve geleceğe umutla bakabilmemizi sağlayan bir kadromuz var. elbette eksikleri var ama bu sene başarı gelirse, eldeki değerli oyuncular iyi fiyatlara satılıp akıllı hamleler yapılırsa tekrar şampiyonlar ligi gruplarında ses getirebilecek bir ekibe dönüşme şansımız var. bu yönetimle olur mu orasını bilemiyorum bir tek, ama şuan bir hava ve ortada gözüken bir potansiyel var.
tam da bu noktada bir adım geriye atıp ülke futbolunda neler konuşuluyor baktığımızda gördüğümüz şey maalesef aysal döneminde takımın avrupada ve ligde başarıdan başarıya koştuğu dönem ile aynı. henüz daha ligin başı diye çok ses edilmese de yavaş yavaş galatasaray kollanıyor muhabbetleri başlamış, herkes hep bir ağızdan hakemlere laf ediyor, futbol konuşan zaten çok az. üstelik daha 2 maç oldu ve galatasaray'ın haksız yere kazanmış olduğu bir maç yok ortada (inanın çoğunuza sinir bozucu gelebilecek derecede objektif bakıyorum).
hatırlıyorum, sneijder drogba burak melo'lu kadroda ufacık +'lar ve -'lere odaklandığımız bir dönem vardı, çok küçük dokunuşlarla nasıl daha iyi oluruz onu düşünüyorduk çünkü temelinde iyi bir takımımız vardı, yapmamız gereken üzerine koyup gitmekti, olmadı, olamadı. nedenlerine girmeyeceğim, öyle ya da böyle bu bozuldu.
ama o dönemde de medyanın tutumu aynıydı, bu ülkede bir takımın hakimiyet kurup başarılı olmasına izin verilmiyor. benim en son geldiğim nokta budur. 96-2000 arası bu takım nasıl 4 sene üst üste şampiyon olmuş gerçekten hayretler içerisindeyim, inanın açıklayamıyorum.
serie a'da senelerdir juventus şampiyon, bundesliga'da bayern, ligue1'da psg, ve arkalarında kalan takımlar ve medyanın büyük çoğunluğu sürekli ağlamıyor. evet sürekli kazanan hiç bir yerde çok sevilmez. fakat bizdeki durum farklı. bizde buna izin verilmiyor. siyaset de federasyon de derin galatasaray de ne dersen de. hatırlıyorsunuz değil mi yabancı sınırı sırf bizim önümüzü kesmek için çıktı diye düşünüyorduk? ne kadar absürt şeyler yaşadık o dönemde. az buz işler değil yapılanlar. ve gerçekten açıklayamıyorsun. bu arada demiyorum ki 5 sene boyunca bir takım şampiyon olsun. hayır, gelip bunu geçebilecek varsa gelsin geçsin, ama bu şampiyon olan takım patatese dönüştüğü için değil, arkadan gelen planlı programlı takım artık daha iyi olduğu için olsun. hep birlikte herkes gelişsin. bizim futbolumuzun büyümesinin tek yolu budur.
hal böyle olunca da tam tekrar heyecanlanabileceğimiz(ki görece geçtiğimiz dönemin çok gerisindeyiz) anda insanın aklına bütün bunlar geliyor, hevesi kursağında kalıyor.
aslında çok büyük potansiyeli olan bir ligin ve ülke futbolunun bu kadar kötü yönetilmesi gerçekten çok üzücü. keşke doğru bir spor kültürümüz olsaydı.
uzun zaman sonra tekrar iyi bir kadro ve geleceğe umutla bakabilmemizi sağlayan bir kadromuz var. elbette eksikleri var ama bu sene başarı gelirse, eldeki değerli oyuncular iyi fiyatlara satılıp akıllı hamleler yapılırsa tekrar şampiyonlar ligi gruplarında ses getirebilecek bir ekibe dönüşme şansımız var. bu yönetimle olur mu orasını bilemiyorum bir tek, ama şuan bir hava ve ortada gözüken bir potansiyel var.
tam da bu noktada bir adım geriye atıp ülke futbolunda neler konuşuluyor baktığımızda gördüğümüz şey maalesef aysal döneminde takımın avrupada ve ligde başarıdan başarıya koştuğu dönem ile aynı. henüz daha ligin başı diye çok ses edilmese de yavaş yavaş galatasaray kollanıyor muhabbetleri başlamış, herkes hep bir ağızdan hakemlere laf ediyor, futbol konuşan zaten çok az. üstelik daha 2 maç oldu ve galatasaray'ın haksız yere kazanmış olduğu bir maç yok ortada (inanın çoğunuza sinir bozucu gelebilecek derecede objektif bakıyorum).
hatırlıyorum, sneijder drogba burak melo'lu kadroda ufacık +'lar ve -'lere odaklandığımız bir dönem vardı, çok küçük dokunuşlarla nasıl daha iyi oluruz onu düşünüyorduk çünkü temelinde iyi bir takımımız vardı, yapmamız gereken üzerine koyup gitmekti, olmadı, olamadı. nedenlerine girmeyeceğim, öyle ya da böyle bu bozuldu.
ama o dönemde de medyanın tutumu aynıydı, bu ülkede bir takımın hakimiyet kurup başarılı olmasına izin verilmiyor. benim en son geldiğim nokta budur. 96-2000 arası bu takım nasıl 4 sene üst üste şampiyon olmuş gerçekten hayretler içerisindeyim, inanın açıklayamıyorum.
serie a'da senelerdir juventus şampiyon, bundesliga'da bayern, ligue1'da psg, ve arkalarında kalan takımlar ve medyanın büyük çoğunluğu sürekli ağlamıyor. evet sürekli kazanan hiç bir yerde çok sevilmez. fakat bizdeki durum farklı. bizde buna izin verilmiyor. siyaset de federasyon de derin galatasaray de ne dersen de. hatırlıyorsunuz değil mi yabancı sınırı sırf bizim önümüzü kesmek için çıktı diye düşünüyorduk? ne kadar absürt şeyler yaşadık o dönemde. az buz işler değil yapılanlar. ve gerçekten açıklayamıyorsun. bu arada demiyorum ki 5 sene boyunca bir takım şampiyon olsun. hayır, gelip bunu geçebilecek varsa gelsin geçsin, ama bu şampiyon olan takım patatese dönüştüğü için değil, arkadan gelen planlı programlı takım artık daha iyi olduğu için olsun. hep birlikte herkes gelişsin. bizim futbolumuzun büyümesinin tek yolu budur.
hal böyle olunca da tam tekrar heyecanlanabileceğimiz(ki görece geçtiğimiz dönemin çok gerisindeyiz) anda insanın aklına bütün bunlar geliyor, hevesi kursağında kalıyor.
aslında çok büyük potansiyeli olan bir ligin ve ülke futbolunun bu kadar kötü yönetilmesi gerçekten çok üzücü. keşke doğru bir spor kültürümüz olsaydı.