• 101
    sercan hamzaoğlu ve ahmet ercanlar ile voltranı oluşturan kişi. 2020 yılı haziran ayında yapılan genişletilmiş fenerbahçe medya konseyi toplantısında altan tanrıkulu ve yağız sabuncuoğlu da katılmıştı bu muhteşem trioya.

    1983 sivas doğumluymuş. aslında a haber'de muhabirlik yaparak mesleğe başlıyor. 15 temmuz 2016 gecesi tankın üzerinden yaptığı yayınla adını duyuruyor. sonra zeytin dalı harekatı sırasında sınırdan yaptığı yayınlarla ön plana çıkıyor. aynı sene milliyetçi hareket partisi'nden "cumhur ittifakı" çerçevesinde 27. dönem milletvekili adayı çıkıyor memleketi sivas'tan. seçilemeyince seçimden birkaç ay sonra a spor'a fenerbahçe muhabiri olarak transfer oluyor.

    19 şubat 2020'de a spor kanalında katıldığı programın moderatörü setenay cankat'a işini öğretmeye çalıştı, altta kalmayan setenay cankat da kibar tabirle programdan kovdu. yaptığı terbiyesizlik sonucu kanaldan kovuldu ama fenerbahçelilerin internette yarattığı gündem sonrası setenay cankat da işinden oldu.

    o tarihten beridir "fenerbahçeli, aktivist, hür gazeteci" sloganıyla(!) twitter ortamında var olmaya çalışıyor. sercan ve ahmet ile birlikte fenerbahçe'nin adı konamaz büyüklüğüne laik bir performans gösteriyorlar desek daha doğru aslında. yaptıkları şeyi tam anlamıyla, hele ki edep sınırları içerisinde tasvir etmek zor.

    ancak ali koç'un büyük "vizyon"unun medya ayağını bu üç arkadaş şekillendiriyor işte. haber sızacaksa bunlar sızdırıyor, algı yapılacaksa bunlar yapıyor, bir konunun eşilmesi gerekiyorsa bunlar eşiyor. arada yaptıkları ve karakterlerinden esintiler barındıran iğrençlikler bir kenara, bu adamların fenerbahçe'nin medya iletişiminde böyle bir rolleri var. ama paralı, ama gönüllü...

    açıkçası setenay cankat ile yaşadığı olay ile varlığından haberdar olmuştum. hem adını duymamış olmama, hem de temiz sıfatına bakıp "heyecanlı yeni yetmenin biri" payesi vermiştim kendimce. önce 2020-2021 sezonu harcama limitleri açıklandıktan sonra tff önünde ceketini yakıp bir gece nezarette kalması, sonrasında attığı iğrenç tweetler ile bu imajı iyice pekiştirmişti gözümde.

    işbu entry vesilesi ile bakıp 37 yaşında olduğunu öğrenmemle ciddi bir şok yaşadım. bu adamın bu title ile bu yaşında yaptığı bayağılıkları ben şahsen 19-20 yaşlarımda bile bu boyutta yapmıyordum. ki o zamanlar dünya sikine minare götüne yaşayan, hayata dair en ufak bir görüşü olmayan, en ufak bir kaygısı da olmayan, bütün ömrünü sözlükte sürterek geçiren vasıfsız bir ergendim.

    ben bile o zamanlarda, tüm şuursuzluğuma rağmen, bu arkadaşın bu yaşında bu ünvanlarla yaptığı şeylerin yanına yaklaşamazdım. ek olarak bu arkadaş ana akım haberciliğin membağında yer almasına, yukarda da anlatılan ve kendisine en az bir 10 sene duayen gözüyle baktıracak iki yayına rağmen tutunamamış. gel bari spor kanalında kal demişler. kanalın marka programlarından birinde moderatöre iş öğretmeye kalkmış, yetmemiş programın şeklini formatını eleştirmiş. oradan da kovulmuş.

    son dört beş aydır da işte isimsiz anonim hesaplarla ya da bu işte marka olmuş "kurumsal" hesaplarla birlikte böyle sağda solda şuursuzluklar yapıyor. bu şuursuzlukları da taraftardan destek buluyor. işin acısı karakola düşünce adamın yardımına cumhurbaşkanının hukuk danışmanlarından biri geliyor. cumhurbaşkanına da bağlamayalım işi, ülkenin en yetkin hukuk insanlarından biri geliyor...

    arda turan için "adam messi'yle takım arkadaşı, onların yediği yemeği yese içtikleri suyu içse yeter" denirdi ya. bu arkadaşın da işte maddi manevi her türlü imkanı varken tutunamamış. şimdilerde kendini deliye vurup "işsiz kalmış bir zavallı" havası yaratmaya çalışsa da aslında durumu hiç de öyle değil. yaptığı tüm aşırılıkları "fenerbahçe uğruna işsiz kalmış kahraman gazeteci" yalanıyla pazarlamaya çalışıyor.

    maddi kısmını bilemem, ilgilenmem de... ama manevi anlamda, tüm bayağılığına rağmen her anlamda destek gören, el üstünde tutulan, tutulmaya devam eden birisi. artık öyle bir noktaya geldi ki gerçekten karakteri bu mu, kendisine gelen direktifler sonucu böyle rezilleşebiliyor ayırmak gerçekten güç.

    ancak daldan dala atlayıp bol kepçe "yürü ya kulum" efektine rağmen bir türlü tutunamamış olması insanı ilk seçeneğe doğru sürüklüyor ister istemez.

    bu arkadaşımızı ve maceralarını görünce burada bir umut klavye takırdatan, twitter'da bir umut diyerek kendini bu sektöre atmaya çalışan; aynı motivasyonla belki biri keşfeder diye podcast, sopcast, youtube videosu falan çeken yüzlerce pırıl pırıl insana acıyorum.

    çünkü kendisi gibi insanlara böyle bir hayatı layık gören sistem hakikaten futbol bilen, spor bilen, kendini ifade edebilen, en azından ortalık yerde ne konuşulacağını bilen insanlara futbol iklimimizde sadece müşteri payesini layık görüyor...
App Store'dan indirin Google Play'den alın