• 357
    öncelikle çok bilinen şu iki yanlışı düzeltmek lazım. yüksek döviz kurları eşit değildir kötü ekonomi ya da kriz. bugün döviz kurları yüksek olup iç üretimi sağlayıp iç piyasası düzenli olan, bundan çok etkilenmeyen ekonomiler olduğu gibi kurları düşük olduğu halde enflasyonla boğuşan ve halkın alım gücü düşük olan ekonomiler de var. bununla birlikte, yükselme trendinde olan dövizi sadece finansal enstrümanlarla düşürmenin de yan etkileri, belirli bedelleri var. hiçbir bedeli olmayan bir şey değil yani. bunun da anlaşılması lazım. 2 yıl önce 10 ağustos'ta tavan yapan döviz yükselişi, tl'nin değer kaybında da bunu gördük. krizin başlangıcı dövizlerin yükselişi gibi görünse de, düşürmenin çok daha büyük negatif etkisi oldu ekonomiye. dalgalanmaya bırakılsa o dönemde, belki 10 civarlarına bile çıkabilirdi, o ayrı konu. ancak birdenbire 625 baz puan gibi o dönemde hiçkimsenin beklemediği bir oranda faiz artışıyla beraber, kredi ve mevduat faizleri de benzer oranlarda arttı. dolayısıyla tüm mevduat sahipleri, yatırım sahipleri kısaca parası olan herkes neyi var neyi yok tl faizine yatırdı. (%23-24'leri buldu yıllık mevduat faizi oranı o dönemde.) piyasada dönmesi gereken para, bankada ölü bir şekilde yattı. bu likiditeyi kredi yoluyla da temin edemedi piyasa ve reel sektör, çünkü mevduat faiziyle beraber kredi faizleri de aldı başını gitti. ve bu da doğal olarak krize yol açtı. bu söylediğimi 2019'daki durum da ispatlıyor. 10 ağustos 2018'den sonra dolar kuru 7,10-7,20 seviyelerinden ocak-şubat 2019 gibi 5,15'e kadar gerilemesine rağmen enflasyon aynı paralelde düşmedi. birsürü kobi battı, batmayanı da çok zor durumda kaldı. birikmişi, yatırımı olmayan, devamlı sıcak paraya muhtaç herkesi derinden vurdu kısaca bu durum.

    geçmişte dolar 1,15-1,50 seviyelerinde gelip gidiyorken, görece şimdikine göre likidite bolluğu varken yapılacak olan işte o zaman faizi arttırmaktı. eğer o dönemde faiz arttırılsaydı, düşük kur yüksek faiz politikası uygulansaydı şimdi dolar/tl paritesi bu kadar değişken olmayabilirdi. nasılsa kur düşük, dolar bol diye ucuz kredilerle tüm vatandaş ve kobiler şişirildi şişirildi, ithalata abanıldı piyasa tamamen dövize endekslendi, dolarize edildi şimdi de bunun acısını çekiyoruz. bu durum olurken aynı anda üretim de çok azaldığı için, yeniden üretim ekonomisine geçmek de kolay değil. sorun tam olarak bu. yani üretim kabiliyetimizin düşük ve hala dolarize bir ekonomimizin olması. bununla beraber fırsatçı bir kitle de yok değil. 'kriz var' algısından dolayı herkes dayayabildikçe dayıyor fiyatları. ikinci el fiyatlarının astronomik rakamlara ulaşması daha çok bunla alakalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın