19
elif çongur tarafından anlatılan çok güzel bir hikayeyi içinde barındıran federasyon. isteyen kaynağın kendisinden, isteyen de burdan okur; ama muhakkak okuyun, ben çok beğendim ve etkilendim.
https://www.birgun.net/...shu-were-here-305740
"wushu were here"
https://gss.gs/FFE.jpeg
günlerdir okuya okuya bitiremedik türkiye wushu federasyonu’yla ilgili haberleri. şimdi burada uzun uzun tekrarlamak istemiyorum, açar okursunuz. iddialar muhtelif. hem hakem hem sporcu olarak aynı yarışmada bulunmalar, tartışmalı başarılar, akrabaların hakemliğinde derece almalar filan. ne ararsanız var. takibini spor bakanlığı yapacaktır herhalde. soruşturma yapılacak bir usulsüzlük varsa ortaya çıkarılacaktır. öyle olması gerekir.
bugün, günlerdir üzerine konuşulan, yazılan, çizilen iddialara yanıt gelmiş. meseleyi benim gibi karşılamamışlar. “soruşturma açılsın, varsa bir usulsüzlük ortaya çıksın” dememişler. onun yerine; haberi yapan, yayan, üzerine konuşup soran eden kim varsa “hain” ilan etmişler. söz konusu iddiaların sahiplerinin gasp, şantaj, zimmet ve dolandırıcılıktan sicili bulunan, vatan satan, hain örgütün gönüllü militanı, müptezel, farklı siyasi, içtimai cenahların muzurlukta birleştikleri global bir çete olduğunu söylemişler. kimi ve kimleri kastediyorlarsa artık bu şer halayının halay başı olarak da dünya siyonizmi’ni işaret etmişler. üstelik de bu çete seçilmiş iktidarları gayrimeşru yöntemlerle, darbelerle devirmek niyetindeymiş. bu açıklamanın burasıyla ilgili yazmak zulüm gibi geliyor bana. gerçekten. valla. bir yandan akıl almaz, bir yandan son yıllar için çok tanıdık. fikrini beğenmediğine, yaptığın yanlışa karşı çıkana, açığını bulana “terörist, şucucusun, bucucusun” deme geleneğinin son perdesi.
ben esas açıklamanın şu kısmına takıldım. “wushu kung fu bir aile sporudur. bir çok aile, wushu kung fu sporunda, gerek sporcu, gerekse antrenör, hakem ve idareci olarak topyekûn aktif yer almaktadır. wushu kung fu sporunda ülkemizi dünya şampiyonalarında ilk temsil eden en eski sporcu olan abdurrahman akyüz’ün ailesi olarak akyüz ailesi bu ailelerden bir tanesidir. fedakârlıklarıyla, cefakârlıklarıyla, üstün hizmetleri ve başarılarıyla wushu kung fu sporunda, türk ve dünya sporunda akyüz ailesi, dünya çapında öncü, örnek bir ailedir.”
bu açıklamaya izninizle kişisel sporculuk yıllarımdan bir hikâyeyle bakmak istiyorum. aile sporu diye bir şey yoktur. şöyledir o. gerçek bir sporcu yetiştirme politikası olmayan ülkelerde, yeni gelişen sporlar aile desteğiyle yapılır. türkiye’de örneğin, sporcuların aile bireylerinin görev aldığı onlarca federasyon vardır. ana babalar başka kimse olmadığından o federasyonları kurar, yönetir, içinde fiilen çalışır. çocuklarının o sporu yapabilmesi için maddi manevi ne gerekirse yapar. bu, o sporun aile sporu olduğunu göstermez. devletin spor politikasındaki boşluğu gösterir. ben böyle bir boşluktan geliyorum oradan biliyorum.
kendisi milli bir sporcu olan babam, benim onca yoklukta buz pateni yaptığım yıllarda, diğer çoğu sporcu velisi gibi, o zamanki adıyla kayak ve buz sporları federasyonu’nda görev alıyordu. çünkü devletin sporcu yetiştirmek gibi bir derdi yoktu. çünkü bu işleri yapacak kimse yoktu. çünkü çocukları spor yapsın istiyorlardı. o kadar. buz pateni aile sporu filan değildi. çünkü aile sporu diye bir şey yoktur.
herkesin ana babasının federasyonda bir şey olduğu yıllarda türkiye, buz pateninde ilk milli sınavına hazırlanıyordu ve atina’da düzenlenecek akropolis kupası’na katılacak milli takımı belirlemek gerekiyordu. normal koşullarda, böyle durumlarda, fazla büyük bir mevzu olmaması gerekir. dereceler bellidir, teknik heyet toplanır, kafile belirlenir. ancak teknik heyet onun annesi ve bunun babasından müteşekkildi. şimdiye kadar yurtiçi yarışmalarda bir sorun yaşamayan veliler, iş milli takım seçmeye gelince kalakaldılar. federasyon 9 nisan 1990’da toplandı. dereceleri arasında fark olmayan kategorilerin işi çabuk bitti. ama ben elbette “muhakkak belanın bir parçası olmalıyım” fikrinden orada da eksik kalmadım.
sonradan öğrendiğimize göre, bir başka sporcu arkadaşımla benim aramda az bir puan farkı varmış. evirip çevirip işin içinden çıkamayınca “e bu kategori için oylama yapalım bari” demişler. işte benim için mesele burada başlıyor. babam oylamadan iznini istemiş. kızının lehine oy kullanmamak için. eğer o oylamaya girip benim için el kaldırsaydı sanırım hayatta bazı değerleri hiç edinmemiş olacaktım. başarıyı başka bir şey sanacaktım. sporun temiz yanıyla asla böyle bağ kuramayacaktım. spor ahlakı denen şeyi damarlarıma her türlü zerk ettiğin için teşekkürler müdür. wushu were here.
türkiye wushu federasyonu’na yeni filizlenen bir sporun eski bir milli sporcusu olarak naçizane tavsiyem, sağa sola “vatan haini, terörö” filan diye saldırmak yerine efendi efendi soruşturma talep etsinler, spor bakanlığı gereğini yapsın, mesele aydınlansın. ama kendilerini de bizi de aile sporu filan diye kandırmaya kalkmasınlar. yok öyle bir şey.
https://gss.gs/313.jpeg
https://gss.gs/MAT.jpeg
https://gss.gs/4lW.jpeg
https://www.birgun.net/...shu-were-here-305740
"wushu were here"
https://gss.gs/FFE.jpeg
günlerdir okuya okuya bitiremedik türkiye wushu federasyonu’yla ilgili haberleri. şimdi burada uzun uzun tekrarlamak istemiyorum, açar okursunuz. iddialar muhtelif. hem hakem hem sporcu olarak aynı yarışmada bulunmalar, tartışmalı başarılar, akrabaların hakemliğinde derece almalar filan. ne ararsanız var. takibini spor bakanlığı yapacaktır herhalde. soruşturma yapılacak bir usulsüzlük varsa ortaya çıkarılacaktır. öyle olması gerekir.
bugün, günlerdir üzerine konuşulan, yazılan, çizilen iddialara yanıt gelmiş. meseleyi benim gibi karşılamamışlar. “soruşturma açılsın, varsa bir usulsüzlük ortaya çıksın” dememişler. onun yerine; haberi yapan, yayan, üzerine konuşup soran eden kim varsa “hain” ilan etmişler. söz konusu iddiaların sahiplerinin gasp, şantaj, zimmet ve dolandırıcılıktan sicili bulunan, vatan satan, hain örgütün gönüllü militanı, müptezel, farklı siyasi, içtimai cenahların muzurlukta birleştikleri global bir çete olduğunu söylemişler. kimi ve kimleri kastediyorlarsa artık bu şer halayının halay başı olarak da dünya siyonizmi’ni işaret etmişler. üstelik de bu çete seçilmiş iktidarları gayrimeşru yöntemlerle, darbelerle devirmek niyetindeymiş. bu açıklamanın burasıyla ilgili yazmak zulüm gibi geliyor bana. gerçekten. valla. bir yandan akıl almaz, bir yandan son yıllar için çok tanıdık. fikrini beğenmediğine, yaptığın yanlışa karşı çıkana, açığını bulana “terörist, şucucusun, bucucusun” deme geleneğinin son perdesi.
ben esas açıklamanın şu kısmına takıldım. “wushu kung fu bir aile sporudur. bir çok aile, wushu kung fu sporunda, gerek sporcu, gerekse antrenör, hakem ve idareci olarak topyekûn aktif yer almaktadır. wushu kung fu sporunda ülkemizi dünya şampiyonalarında ilk temsil eden en eski sporcu olan abdurrahman akyüz’ün ailesi olarak akyüz ailesi bu ailelerden bir tanesidir. fedakârlıklarıyla, cefakârlıklarıyla, üstün hizmetleri ve başarılarıyla wushu kung fu sporunda, türk ve dünya sporunda akyüz ailesi, dünya çapında öncü, örnek bir ailedir.”
bu açıklamaya izninizle kişisel sporculuk yıllarımdan bir hikâyeyle bakmak istiyorum. aile sporu diye bir şey yoktur. şöyledir o. gerçek bir sporcu yetiştirme politikası olmayan ülkelerde, yeni gelişen sporlar aile desteğiyle yapılır. türkiye’de örneğin, sporcuların aile bireylerinin görev aldığı onlarca federasyon vardır. ana babalar başka kimse olmadığından o federasyonları kurar, yönetir, içinde fiilen çalışır. çocuklarının o sporu yapabilmesi için maddi manevi ne gerekirse yapar. bu, o sporun aile sporu olduğunu göstermez. devletin spor politikasındaki boşluğu gösterir. ben böyle bir boşluktan geliyorum oradan biliyorum.
kendisi milli bir sporcu olan babam, benim onca yoklukta buz pateni yaptığım yıllarda, diğer çoğu sporcu velisi gibi, o zamanki adıyla kayak ve buz sporları federasyonu’nda görev alıyordu. çünkü devletin sporcu yetiştirmek gibi bir derdi yoktu. çünkü bu işleri yapacak kimse yoktu. çünkü çocukları spor yapsın istiyorlardı. o kadar. buz pateni aile sporu filan değildi. çünkü aile sporu diye bir şey yoktur.
herkesin ana babasının federasyonda bir şey olduğu yıllarda türkiye, buz pateninde ilk milli sınavına hazırlanıyordu ve atina’da düzenlenecek akropolis kupası’na katılacak milli takımı belirlemek gerekiyordu. normal koşullarda, böyle durumlarda, fazla büyük bir mevzu olmaması gerekir. dereceler bellidir, teknik heyet toplanır, kafile belirlenir. ancak teknik heyet onun annesi ve bunun babasından müteşekkildi. şimdiye kadar yurtiçi yarışmalarda bir sorun yaşamayan veliler, iş milli takım seçmeye gelince kalakaldılar. federasyon 9 nisan 1990’da toplandı. dereceleri arasında fark olmayan kategorilerin işi çabuk bitti. ama ben elbette “muhakkak belanın bir parçası olmalıyım” fikrinden orada da eksik kalmadım.
sonradan öğrendiğimize göre, bir başka sporcu arkadaşımla benim aramda az bir puan farkı varmış. evirip çevirip işin içinden çıkamayınca “e bu kategori için oylama yapalım bari” demişler. işte benim için mesele burada başlıyor. babam oylamadan iznini istemiş. kızının lehine oy kullanmamak için. eğer o oylamaya girip benim için el kaldırsaydı sanırım hayatta bazı değerleri hiç edinmemiş olacaktım. başarıyı başka bir şey sanacaktım. sporun temiz yanıyla asla böyle bağ kuramayacaktım. spor ahlakı denen şeyi damarlarıma her türlü zerk ettiğin için teşekkürler müdür. wushu were here.
türkiye wushu federasyonu’na yeni filizlenen bir sporun eski bir milli sporcusu olarak naçizane tavsiyem, sağa sola “vatan haini, terörö” filan diye saldırmak yerine efendi efendi soruşturma talep etsinler, spor bakanlığı gereğini yapsın, mesele aydınlansın. ama kendilerini de bizi de aile sporu filan diye kandırmaya kalkmasınlar. yok öyle bir şey.
https://gss.gs/313.jpeg
https://gss.gs/MAT.jpeg
https://gss.gs/4lW.jpeg