158
benim için buruk bir hikayesi olan maçtır. finalin yaşadığım şehir olan konya'da oynanacağını öğrenince sevinçten havalara uçmuştum. çünkü nihayet galatasaray'ı galatasaray tribününden izleyebilecektim. takım lig için konya deplasmanına geldiğinde biletler satışa bile çıkmıyordu, konyaspor tarafından izlemek için ise insaniyetinizi bir kenara bırakmanız gerekiyordu. (bkz: nalçacılılar)
o yıllarda lisede okuyordum ve böyle ekstra aktiviteler için cebimde para olmuyordu. maç tarihi yaklaşırken peder beye anlattım durumu. kırk yılda bir böyle fırsat geldi, tribünde izlemek istiyorum dedim. o da tehlikeli olur, kavga çıkar vs. bahanelerle izin vermedi. ben ne olursa olsun gitmek kararındaydım ama şimdi ne kadar olduğunu bile hatırlayamadığım bilet parasını çıkartamadım. ama bir yol daha vardı. okulda çok haz etmediğim bir oğlan vardı. babası vali korumasıydı sanırım. ellerine bazen çokça bilet geçiyordu. hatta çocuğun locadan maç izlediği bile oluyordu. gittim onla konuştum elinde fazla bilet varsa dedim düşük fiyattan sat bana. üstünü de haftaya veririm dedim. çocuk kendine bile bilet bulamamış olduğunu söyleyince bu ihtimal de ortadan kalktı.
neyse maç günü geldi. ben bir mucize olur diye sarı kırmızıları çektim üstüme, okula öyle gittim. bu arada okuduğum okulla stad duvarları arasında 50 metrelik mesafe vardı. yani okuldan çıkınca muhtemelen taraftarın ortasında olacaktım.
gün boyu beklediğim mucize olmadı, bütün çabalarım sonuçsuz kaldı. akşamüstü moralsiz bir şekilde okuldan çıktım. okulun sağında kalan balık hali - muhacir pazarı tarafında eskişehir taraftarları, yanlış hatırlamıyorsam anıt - forum yahut gar tarafında da galatasaray taraftarları toplanıyordu. derin bir nefes aldım. eskişehir tarafına doğru yürüdüm. çılgınlık yapacağım ya, boynundaki atkıyı çıkartıp gererek yürüdüm (maksat dayak yiyip babama ders vermek*) adamların resmen ortasına daldım, aralarında galatasaray atkısıyla yürüyorum, hiçbiri bir şey yapmıyor. sonra ortayaşlı bir eses taraftarı geldi "iyi cesaret dostum" dedi gülerek ve sonra elini uzatarak ekledi: "akşamki maçta başarılar" adamın elini sıktım, ben de onlara başarılar diledim. (o andan beridir eskişehir taraftarına karşı ufak bir sempatim var) sonra da zaten atkıyı omzuma indirdim tekrar ve yürüdüm. neşeli bir şekilde galatasaray taraftarlarının stada doğru yürüdüğü yoldan geçip eve gittim. akşam maçı televizyondan izledim, babamın yüzüne somurta somurta...
maçı sıkıcı bir oyunla kazandık. 9 senenin ardından türkiye kupasını kazanmış olduk.
o yıllarda lisede okuyordum ve böyle ekstra aktiviteler için cebimde para olmuyordu. maç tarihi yaklaşırken peder beye anlattım durumu. kırk yılda bir böyle fırsat geldi, tribünde izlemek istiyorum dedim. o da tehlikeli olur, kavga çıkar vs. bahanelerle izin vermedi. ben ne olursa olsun gitmek kararındaydım ama şimdi ne kadar olduğunu bile hatırlayamadığım bilet parasını çıkartamadım. ama bir yol daha vardı. okulda çok haz etmediğim bir oğlan vardı. babası vali korumasıydı sanırım. ellerine bazen çokça bilet geçiyordu. hatta çocuğun locadan maç izlediği bile oluyordu. gittim onla konuştum elinde fazla bilet varsa dedim düşük fiyattan sat bana. üstünü de haftaya veririm dedim. çocuk kendine bile bilet bulamamış olduğunu söyleyince bu ihtimal de ortadan kalktı.
neyse maç günü geldi. ben bir mucize olur diye sarı kırmızıları çektim üstüme, okula öyle gittim. bu arada okuduğum okulla stad duvarları arasında 50 metrelik mesafe vardı. yani okuldan çıkınca muhtemelen taraftarın ortasında olacaktım.
gün boyu beklediğim mucize olmadı, bütün çabalarım sonuçsuz kaldı. akşamüstü moralsiz bir şekilde okuldan çıktım. okulun sağında kalan balık hali - muhacir pazarı tarafında eskişehir taraftarları, yanlış hatırlamıyorsam anıt - forum yahut gar tarafında da galatasaray taraftarları toplanıyordu. derin bir nefes aldım. eskişehir tarafına doğru yürüdüm. çılgınlık yapacağım ya, boynundaki atkıyı çıkartıp gererek yürüdüm (maksat dayak yiyip babama ders vermek*) adamların resmen ortasına daldım, aralarında galatasaray atkısıyla yürüyorum, hiçbiri bir şey yapmıyor. sonra ortayaşlı bir eses taraftarı geldi "iyi cesaret dostum" dedi gülerek ve sonra elini uzatarak ekledi: "akşamki maçta başarılar" adamın elini sıktım, ben de onlara başarılar diledim. (o andan beridir eskişehir taraftarına karşı ufak bir sempatim var) sonra da zaten atkıyı omzuma indirdim tekrar ve yürüdüm. neşeli bir şekilde galatasaray taraftarlarının stada doğru yürüdüğü yoldan geçip eve gittim. akşam maçı televizyondan izledim, babamın yüzüne somurta somurta...
maçı sıkıcı bir oyunla kazandık. 9 senenin ardından türkiye kupasını kazanmış olduk.